Yazılarınızı ne kadar anlamlı ve etkili yazarsanız yazın. Öyle kolay kolay kimse zaman ayırıp sizi okumaz. Bunu çok iyi biliyorum.
Bir yazıyı okumak için önce yazar hakkında olumlu veya olumsuz ciddi bir bilginizin olması gerekir. Sağcı mı, solcu mu, milliyetçi mi veya dindar mı vesaire.
Bilimsel içerikli yazıları bu tahlilimin dışında tutmak isterdim ama maalesef onlar da aynı kategoride bulunmaktadırlar.
Bendeniz genel olarak siyasi ve sosyal içerikli kısa makaleler yazmaktayım. Kısa zaman aralıkları ile yayınladığım bu makalelerimin herkes tarafından okunmadığını bildiğimi anlatmak için bu girişi yaptım.
Öyle büyük tanınmış yazarlar gibi okunmasak da tarihe bir not düşmek bakımından gene de yararlı olacağı kanaatindeyim.
Şimdi gelelim konuya, hepimizin malumu olduğu üzere 31 Mart 2019 Pazar günü ülkemizde bir yerel seçim yapılmıştır. Her seçimde olduğu gibi bu seçimlerde de yer yer seçim sonuçlarına ilgili ve yetkili şahıslar veya siyasi partilerce itirazlar yapılmıştır.
Yapılan bu itirazlar, YSK tarafından titizlikle inceleniyor. Karara bağlanan incelemeler kamuoyuna açıklanıyor.
Ne var ki, İstanbul ilimizde yapılan itirazlar sonucu görüldü ki, burada sistemli bir şekilde bir çok sandıkta sahtekarlıkların yapıldığı, CHP adayını kazandırmak için her türlü hileye başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Normal olarak CHP adayının veya yönetiminin de bu sahtekarlıkları görür görmez derhal incelenmesi ve yapanlar hakkında yasal işlem yapılması talebi olmalıydı. Biz bunu beklerdik. Bir belediye başkanının şaibelerden uzak seçenlerin vicdanında tereddüt bırakmayacak şekilde temizlik ve saflıkta olması gerekmez mi?
Görünen o ki, CHP ve onun adayı Ekrem İmamoğlu, sel önünden kütük kaparcasına bir tavır içinde demeçler vermekte ve hatta Anıtkabir’i İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı sıfatı ile ziyaret ederek çelenk koyup özel defteri imzalamaktadır.
Bu doğrudan bir skandaldır. Kim ne derse desin. Ne yazık ki, sonradan bir hata ettik deme yerine bu yanlışı tüm CHP camiası savunmuştur. Ama olsun işte bu tarihe geçmiştir.
Bir vatandaş olarak söylemeliyim ki, seçilen kim ise Allah hayırlı eylesin. Başarılar diler kendisini yürekten tebrik ederim. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Her medeni insanın da asgari aynı tavır içinde olması bir lütuf değildir.
Şimdi gelelim, Ak Partinin bu süreçteki sorumluluklarına. Be kardeşim siz iktidarda bulunan bir partisiniz. Devletin bütün imkân ve fırsatları sizin elinizde. Bu seçim sürecinde siz ne iş yapıyordunuz?
Çıkıp kamuoyuna bunu da bir anlatın. Sandık başlarındaki müşahitleriniz kimlerdi? Onları nasıl belirlediniz?
Şimdi YSK günlerce çalışıp bu işin içinden nasıl çıkacak? YSK netice itibari ile vereceği kararlar kamuoyunu ne kadar tatmin edebilecek? Zira, zaman baskısı var.
Sonuç olarak, devletimizin yetkili kurum ve kuruluşlarına ve onların yasalar çerçevesinde verdikleri kararlara iktidar ve muhalefet birlikte uyarsak iç barışımız ve kardeşlik hukukumuz güçlenir. Aksi halde birbirimize düşmemizi bekleyen düşmanlarımızın ekmeğine yağ sürmüş oluruz.
10.04.2014 M.Sadullah SAĞLAM