Devlet, bürokratlar eliyle işlerini yürütür. Siyasetçiler de atadıkları bürokratların aldıkları kararların siyasi sonuçlarına katlanırlar.
Bizim siyasetçilerimizin emeklilik ile ilgili atadığı bürokratlar, ya matematik bilmiyorlar ya da adalet duyguları yok olmuş kişilerden oluşmaktadır.
Neden bunu söylüyorum, çünkü bakın bunların yaptıkları hesaplarda eğitimin zerre kadar önemi var mı? Lisans eğitimi olan ile ön lisans eğitimi olanların hiç farkları yok. Her ikisi de aynı maaşı alıyor.
Hepsi bu kadar mı, elbette değil, bir Genel Müdür ile Genel Müdür yardımcıları arasında kabul edilebilir bir maaş farkı varken Bölge Müdürü ile yardımcıları arasındaki fark uçmuş gitmiş.
Bölge Müdür yardımcıları ile Şube Müdürleri veya Müdür yardımcıları arasında hiçbir fark yok. Hatta Yurt Müdürleri ile yardımcıları arasında da hiçbir fark yok. Dahası var Bölge Müdür yardımcıları ile Yurt Müdür Yardımcıları arasında hiçbir maaş farkı yok. Oysa basamak olarak iki üst basamakta görev yapıyorlar. Daha büyük sorumluluklar üstlenmişler. Kimin umurunda. Kendileri ballı maaşlarını her ay alıyorlar.
Böyle saçmalık olur mu? Bu düzenlemeleri yapanlara bürokrat denir mi? Bunlara çarpım tablosunu sorun bilmezler. Hani liyakat bu işlerin neresinde? Tabii biliyorlarsa iş daha da vahim. O zaman işin içinde kasıt var demektir.
Bir İmam-Hatip, yaptığı iş hiçbir risk içermez, ama bir İlçe Emniyet amiri kadar emekli maaşı alıyor.
Şimdilerde herkese Profesör unvanı verildi ya neyse bir Profesör bilim adamı demek, bunlar üniversitelerimizde çeşitli branşlarda ders
veriyor öğrenci yetiştiriyorlar. Bir bürokrat bir profesörden daha çok emekli maaşı alıyor.
Bütün bu anormallikleri görüp dile getirmesi gereken muhalefet partileri uykuda. Onların da tuzu kuru. Sürekli klasik eleştirileri yaparlar. Malum fakir fukara edebiyatı de denir buna. Tam anlamıyla kısır çekişmeler.
Sayın Cumhurbaşkanımız, bütün ipleri elinde bulundurduğuna göre bu çelişkileri üreten bürokratları hiç mi göremiyor?
Sadece sorun bu saydıklarımdan ibaret değil, emeklilik sistemi tam anlamıyla çürümüş ve çökmüş. Ne yazık ki, bu çürümüşlüğün içinde yüzenler de emekliler. Takatarı kesilmiş güçten düşmüş üretimden dışlanmış bu kesime reva görülen bu muamele tam anlamıyla bir yüz karasıdır. Bir ihanet örgüsüdür.
Beklentimiz o dur ki, 2025 yılı bu çarpıklıkların giderildiği ve herkesin adil bulabileceği bir yeni emeklilik sistemi getirilir de sisteme yöneltilen bu haklı eleştiriler ortadan kalkar.
27.12.2024 M.Sadullah SAĞLAM