Trabzonspor’un geçtiğimiz hafta Antalyaspor’u 5-0 yendiği müsabakanın ardından,
bu haftada Sivasspor’u mağlup ederek galibiyet serisi elde etmek istemesi ve oynadığı güzel oyunlada bunu başarması taraftarını oldukça mutlu etti.
Büyük takım olmak, büyük takım gibi oynamak, başarısız sonuçlara imza atsanda senden umudunu kesmeyen camia ve futbol severlerin daima takibinde kalmak,
her zaman her yerde taraftarının gücünü , yönetiminin gücünü, isminin ve renginin gücünü görmek, göstermek ve bunu yaşayıp yaşatmak öyle kolay bir unsur değildir.
Trabzonspor’da bu sezon bunu yaşıyor.
Maç kazanamadı, puan cetvelinde gerilerde kaldı da ne oldu?
Bu Trabzonspor, çok büyük bir kulüp ve takımdır!
İki maç alır, akabinde galibiyetler serisi yakalar ve bir bakmışsın hooop ilk dördün içinde ve bir hedefin peşindedir.
Bu anlamda, demek istediğim daha dün 14. sıradayken, iki galibiyet alınca sıralamada 9. sıraya gelmişsin, yarın birgün yada lig sonunda Trabzonspor nerededir ona bakmak lazım.
Sen öyle ağzının vidası gevşemiş, kıskancından kendini yiyip bitiren, ömründe göremediği ve belkide hiç göremeyeceği bir futbol başarısı olmayan çevrendeki ufak takım taraftarının müptezel guruplarına ve onların dengesiz ve mesnetsiz konuşan elemanlarına bakıpta kendini üzme önüne, işine, takımımın başarısına ve takımına vereceğin desteğe bak.
Maça dönecek olursak, maça iyi başlayan ve iyide oynayan Trabzonspor daha 6. be 13. dakikalarda bulduğu iki golle bir anda Sivasspor karşısında 2-0’lık üstünlüğü yakaladı.
Vişça’nın ortasını kafa ile asiste çeviren Ozan, bu asisti gole çevirense şık kafa vuruşuyla Batagov oldu. 1-0
Ve Mendy’nin güzel asistiniyse gole çeviren golcü Banza’da çok şık bir kafa vuruşuyla golü kaydetti. 2-0
Haftalar geçtikçe, maçlar oynandıkça ne yaptığını, neler yapmak istediğini bilen bir Trabzonspor çıkıyor ortaya.
Şenol hocanın sabırla ve azmimle ilmek ilmek işlediği oyun sistemi ve bazı gelişime açık genç oyuncular ve onlara eş tecrübeli oyuncuların ortaya koyduğu olumlu işler, Trabzonspor’un istenen seviyeye gelmesinde büyük rol oynuyor.
Coştuya bir kere Trabzonspor, durur mu hiç fırtınam?
durmaz tabiki.
Dakikalar 31’i gösterdiğinde, tarihi eser gibi yıllar geçtikçe değer kazanan Vişça, ligimizdeki 100. maçına çıktığı bu maçta, 100. asistinide yaparak dalya dedi.
Vişça bu asistini Ozan’a yaparak alda at dedi. Ozan ise tabiki üstadım diyerek, şık bir plaseyle takımını 3-0 öne geçiren golü kaydetti.
Bu golle oldukça rahatlayan Trabzonspor biraz oyun üstünlüğünü elden bıraksada sıkıntı yaşayacak pozisyon vermeden ilk devreyi 3-0 üstünlükle kapattı.
Trabzonspor ikinci yarıya da hızlı başladı. Vişça sağ taraftan ceza sahasına girdi ve faulle durduruldu, hakem bunu penaltı noktasını göstererek değerlendirdi.
Çok güzel harika dedik ancak, olmayacak olan işler oldu o an itibarıyla!
Futbol ciddi bir iştir, basit ego ve isteklerle dalga geçer gibi oyunlar oynayamazsın.
Bu penaltı atışını kaptanımız Uğurcan Çakır kullanmak istedi, yeni doğan bebeği dolayısıyla gol yapıp, golü muhtemelen ona armağan etmek için değişik bir düşünce ve duygu içerisine girdi.
Dolayısıyla ve muhtemelen Şenol hoca buna müsaade etmeyerek Uğurcan’ın bu penaltı atışını kullanmasını istemedi.
Topun başına golcü Banza geçti fakat az önceki, olmaması gereken işler ve davranışlardan dolayı konsantresi bozulan bu oyuncu penaltı atışından faydalanmadı ve bir gol güme gitti.
Bu durum doğal olarak bütün tarafların, maçın başından beri süregelen keyfini kaçırsa da, Trabzonspor topun hakimi olarak oynadığı ikinci devrede uzun süre gol bulmakta da zorlanmasına rağmen maçın 86. dakikasında, Nwakaeme’nin harika asistini Lustram’da müthiş bir vuruşla gole çevirerek skoru 4-0’a getirdi.
Son iki maçta 9 gol atarak ve hiç yemeyerek kazanan Trabzonspor, özlenen ve beklenen uyanışını gerçekleştiriyor diyebiliriz.
Heyecanlı taraftarlar olarak, hemen lig fikstürüne bakıp, sıradaki maçı kiminle yapacağız diye kontrol etmesi bile bir heyecan olan bu durumda,
dev uyandı sıradaki gelsin diyebiliriz.
(2010-11 ŞAMPİYONU TRABZONSPOR)