Diyanet İşleri bizlere rahmetli Atatürk’ten yadigar. Bugün sizlerle nasıl olmalı onun üzerinde beyin fırtınası yapacağım. Konuma bir hadise başlamak isterim. Peygamber Efendimiz bir gün Mescidi Nebiye uğrar. Mescide girdikten sonra mescitte iki sınıf grupla karşılaşır. Bunlardan birincisi kuran okumaktadır. Diğeri ise temel İslami ilimlerle meşgul olmaktadır. Peygamberimiz birinci gruba yaklaşır ve güzel bir ibadet ediyorsunuz der. Devama dikkat fakat ben muallim olarak gönderildim diyerek ikinci sınıf gruba dahil olur.” Buradan anlıyoruz ki en önemli ibadetlerin başında kuran ilimlerini öğrenmek , onları yaşamak ve onları tatlı bir şekilde anlatmak gelmektedir. Konuma bir soruyla devam etmek isterim. Diyanetin halkımız üzerinde hatırı sayılır bir önemi var mıdır?! Yada şöyle sorayım Diyanet halkımız üzerinde ne kadar tesirlidir?! Cevap olarak şunu söyleyeyim Diyanet halkımız üzerinde öyle hatırı sayılır bir etkisi yok gibi. Nereden çıkarıyorsun derseniz halkımız Müslüman kimliğiyle her türlü toplumsal hastalığı yaşamakta da ondan. Halkımız içerinde zina var hırsızlık var insan öldürme var faiz alıp verme var vb. gibi. Var oğlu var. Daha net yazayım ülkem geneli hapishanelerin tıka basa dolu olması buna en güzel delildir. Eğer bu ülkede İslam yaşanmış olsaydı bu kadar toplumsal suç işlenir miydi?! El cevap işlenmezdi. Diyanetimiz tek ezber üzerinde durmaktadır. Bizlerde Kuran Kursunda ve camilerimizde sadece Kuran okuması öğretilmeye çalışmaktadır. Evet doğrudur on binlerce hafızımız var ama şimdi sizlere soruyorum bu hafızların halkımız üzerinde bir etkisi var mı?! Hiçbir etkisi yoktur. Ezberleme o kadar. Allah bu ayetlerde ne diyor bizlerden nasıl bir hayat yaşamamız lazım gelmekte diyen hiçbir Diyanet görevlisi yoktur. Burada gayretli olan Diyanet görevlilerinin birkaç tanede var olması demek ki bu oluyor derim başkada bir şey demem. Diyanet başımızın tacıdır. Bu ülke de genel itibariyle cemaat anlayışıyla din öğrenilmeye çalışmaktadır. Ülkem geneli cemaatlerin hemen hepsinde sıkıntı vardır. Hiçbiri adam gibi bu topluma dini öğretmedi. Sadece cemaat içerisinde bir şeyler öğrenildi . O kadar . Cemaatimizden olmayan bizden değildir dediler. Hatta konu o kadar vahimdir ki bir cemaat eri bir başka cemaat erini kafirlikle itham etmesi doğal işlerdendir ülkemde. Demek ki Diyanet kalmalı. Ama bir revize edilmesi kaçınılmazdır. Diyanet İşleri camileri vakit geçirmeden hayatın içerisine katmalıdır. Camiler sadece namaz kılınıp çıkılan yer olmaktan kurtarılmalıdır. Cami görevlileri ezanla camiye gelir ve namaz bittikten sonra hop camiden çıkmaktalar. Camiye bir yarım saat önce gelsin cübbesini giyinsin mihraba geçsin ve cemaatinle hasbihal yapsın. Güzel şehrim Trabzon’da bir iki camide bu yapılmakta. Diğer camiler sadece Cuma ve bayram namazlarında dolarken diğer vakit namazlarda bir iki saf ya olur ya da olmaz bu iki üç camide günlük namazlarda da dolup taşmakta. Demek ki neymiş bu oluyor. Cenabı hak sayılarını artırsın. Diyanet İşleri Başkanlığımız vakit geçirmeden sosyologların Allah muhafaza dikkatimizi çektiği bir sosyal patlama olmadan camileri hayatın içine katmalıdır…
DİYANET MANAYA DÖNMELİ
Paylaş