Çoğu zaman düşünürüm.
Acaba Türkiye gibi etnik kökenleri aynı olan insanlardan oluşan ülkelerde de bizim buradaki gibi ortak paydamız olan önemli konularda ayırımcılık oluyor mu?
Doğrusu;
Cevabını bulamadığım bir sorudur.
Ülkemiz insanının %90’ının Müslüman olmasına rağmen Din üzerinden hep tartışmalar olmuştur.
BU tartışmalar gençlik yıllarımızda da vardı. İllaki de bitaraf olmalıydın.
Siyasette bitaraf olmalıydın. (sağcı veya Solcu)
Din de bitaraf olmalıydın. (Dinine bağlı dini vecibelerini yerine getirmede ihmalkârlık yapmayan.
Veya ortada yolu izleyen dini vecibelerine yerine getirmesinde olur cinsinden.
Veya dinle alakası olmayan.
Bunlar, bizim kuşağın karşılaştığı en önemli sorunlardandı.
Aslında Merhum Atatürk 29 Ekim 1923 de Cumhuriyeti ilan ederek tüm Türk Milletinin siyasi çizgisini belirlemiş oldu.
Bunun yanında 3. Mart 1924 de Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuştur.
O günden bugüne kadar da Diyanet İşleri başkanlığı kendi içinde birçok değişime uğramış ama bütün samimiyetimle söylüyorum.
Bu Milleti ilgilendiren konularda dik duran bir görüntü sergilemekten hep kaçınmıştır.
Her nedense bu cesareti kendinde bulamamıştır.
Bunu rahatlıkla söyleyebilirim.
En basit örnek.
Ortalık türban meselesinde darma, dumanken bile insanlara doyurucu bir açıklama yapmamış işi hep cemaatlere bırakmıştır.
İçki, kumar, fuhuş veya diğer kebahir günahların Allah tarafından haram kılındığı sadece camilerde söylenmiş. Yapılan vaazların etkisi olmamıştır.
Son zamanlarda artık Diyanet camilerden dışarı çıkmış ve dışarda farklı bir hayat olduğunun farkına varmıştır.
Diyanet İşleri Başkanlığının yapmış olduğu çalışmaları takip ediyorum. Özellikle Toplumu ilgilendiren Toplumsal konularda Kur’an ne diyor. Peygamberimiz SAV bu konuda ne diyorsa bunu söylemekten kaçınmıyor.
İşte bizim de tam aradığımız bu.
En son İBB. Sinin Mevlana Şeb-i Aruz gecesinde yaşanan skandal olay.
Bunu hiçbir Müslümanın kabullenmesi mümkün değilken, böylesine cahilane bir tiyatroyu bizim önümüze sürmesi çok yanlıştır.
Hal böyleyken, bazı siyasetçilerinde buna sahip çıkmaları bir o kadar daha yanlıştır.
Peki, bunun yanlış olduğunu biz kendimiz kendi kafamızdan uydurmayacağız.
Bilirkişiler, Kurumlar (Diyanet) Bunun yanlış olduğunu söylerse o zaman karşılık bulur.
Diyanet İşleri Başkanlığının bu konuda vermiş olduğu bilgiyi önemsiyor ve sizle paylaşıyorum.
Herkesin bu bilgiye itibar etmesi özür dilemesi gereken varsa da özür dilemesi lazım.
İfade aynen şöyle.
Kur'an-Kerim'in Arapça olarak indirildiğini, hem lafzı hem manası ile Kur'an-ı Kerim olduğunun vurgulandığı açıklamada, indirildiği lafızların dışında, Arapça bile olsa, başka sözlerle ifade edilen mananın Cenab-ı Hakk'ın kelamı değil, mütercimin (Çevirmen )
Ondan anladığı mana olduğuna değinildi.” (Demek ki Kuran sadece Arapça okunur. Başka bir dilde okunduğunda (Almanca, İngilizce, Türkçe) onu farklı dille ifade etmeye kalkarsınız ki o zaman mana değişir.
Yine ezanla ilgili yapılan açıklama da,
“Sözleri bizzat Hz. Peygamber'in sünneti ile sabit olan ezanın İslam dininin şiarı ve Müslüman varlığının, kimliğinin bir göstergesi olduğu aktarılan açıklamada, "İslam inancının temel esaslarını içeren ve İslam toplumunun ortak değeri olan ezan, aynı zamanda İslam birliğinin ve tevhidin sembolüdür. Bu itibarla ezanın asli şekli dışında başka bir dille okunması caiz değildir" denildi.”
Bu ifadelere göre bunlara itiraz etmek Müslümanlıkla bağdaşmaz.
*******
İzmir Belediyesinin düzenlemiş olduğu Uluslararası Mizah Festivaline. Peygamberimiz Hz. Muhammed SAV ‘e hakaret eden soytarıyı da davet etmiş. Daha önce de bu şehrin Belediye Başkanı olan Tunç Soyer’in eşi de Peygamberimize hakaret eden bu zibidi ile yan yana resim çektirerek kendisine destek vermişti.
Allahtan Sayın Vali Yavuz Selim Köşker programı iptal etti.
Ya bunlarınkisi “Müslüman Mahallesinde Salyangoz satmaya benziyor”
Allah aşkına demeyeceğim ama bunlar CHP ye mensup belediyeler veya kurumlar tarafından yapılıyor.
Bırakın bu insanların değerleriyle oynamayı. Buradan size ekmek çıkmaz.
Biz de modaya uyalım ve her yazımızın sonunda “Günün Sözünü” yazalım.
“Kıtlık Zamanında İnsanları Açlık değil alışmış odlukları “TOK” luk öldürür.
İbn-i Haldun
Kalın sağlıcakla