Rizeli Zalime Boyun Eğmeyen Eşkıya adıyla Sandıkçı Şükrü kitabını yazan Emin Ali Kalcıoğlu kitabının önsüzünde’’ yaşanmış bir öyküden esinlenerek yazdım. Kardeş sevgisi uğruna eşkıyalıkla tanışan bir adamın yiğitliği var. Egede Efe, Ankara’da Seymen, Erzurum’da Dadaş neyse Rize’nin dağlarında da eşkıya odur. Kabadayılık esasında çok uzak illegale zorlanan insanların yaşam tarzıydı eşkıyalık. İkisini birbirinden ayıran en büyük özellik, tarihte örneği görüldüğü üzere, günü ve zamanı geldiğinde eşkıyanın vatanı için, halkı için neler yapabildiğidir.
Rizeli Milis Yüzbaşı İpsiz Recep en belirgin örneğidir. Kimsesizlere baba oldular, kol kanat gerdiler, haksızlığa uğrayanın hakkını aradılar. Ar, namus söz konusu olunca kendi namusları bilip gereğini yaptılar. Ahlak edep, adalet kırmızı çizgileriydi. Sandıkçı Şükrü bu konuda Trabzon Valisinin yakalamak için emir aldığı halde bir eşkıyadan yardım istemeyi göze alacağı kadar güven duyulan, hayran olunan bir kahramanıydı. Sinop mahpushanesi büyük ve korkunç bir kaledir. Onca demir kapısı, dev gibi gardiyanları ve her birinin bıyığından on adam asılır nice azılı mahkûmları vardı. Mahpushaneden kuş bile uçurtmazlarken bir mahkûmun kaçması başlı başına bir efsanenin başlangıcı olmuştu. Sinop cezaevinden kaçmayı başarmış tek mahkûm olarak tarihe damga vuran fakir fukara babasıdır.
Bu yiğit adamın hikayesini başka bir yiğit adam, benim atam benim babam İstiklal Savaşı Gazisi İkizdere Melesli İbrahim çavuştan dinlemiştim ’diye yazdı.
Eylül-2024 de Ankara Vovo yayınlarından çıkan kitap 360 sahife. Editörlüğünü Şenay Köse, kapak tasarımını Metin Tüzün, yönetmenliğini Süleyman Boyraz’ın kaptığı kitapta sayfa tasarımı Vovo grafik tarafından yapılmış.