RİZE-Memleket Partisi Rize İl Başkanı Muhittin Bayrak atanmış Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in Camiler Ahır yapıldı açıklamasına sert tepki gösterdi." Camileri ahıra çevirdiler demek kuyruklu bir yalandır "
Milli Eğitim Bakanı Tekin'in, Cumhuriyet değerleri ve laikliği hedef alan konuşması ardından bir tepkide Memleket Partisi Rize İl Başkan Muhittin Bayrak’tan geldi. 1940'lı yıllarda camilerin ahıra çevrildiğini, Kuran öğreniminin yasaklandığını iddia eden Yusuf Tekin'e "camileri ahıra çevirdiler demek kuyruklu bir yalandır" açıklamasıyla tepki gösterdi.
"Camileri ahıra çevirdiler demek kuyruklu bir yalandır."
Bayrak’’ Bakın tarihi şöyle yalan anlatıyorlar. 1939'da İkinci Dünya Savaşı başlamış. Alman orduları Avrupa'yı kasıp kavuruyor. Yunanistan'a girmişler. Rusya'ya saldırmışlar. İsmet Paşa diyor ki bunlar Türkiye'ye saldırırsa ne yaparım? Trakya'yı insandan boşaltıyorlar. Trakya'da camilere saman dolduruyorlar, doğru ama Almanlar saldırırsa memleketi savunmak için o samanların içine de silah saklıyorlar. Yanlış bir şey var mı bunda?
"Kuran öğrenimi yasaklandı yalanı"
İsmet Paşa diyor ki Bu Alman orduları Trakya'ya saldırırsa, İstanbul’u işgal ederlerse, İstanbul'da Topkapı Sarayı'nda kutsal emanetler var' diyor. Bunlar zarar görmesin diye bir trene dolduruyor, Adana'ya gönderiyor. Adana'dan da Niğde'ye gönderiyor. Niğde'de bir caminin içine de bu kutsal emanetleri koyuyor ve 4 köşesine de jandarmayı dikip 'Bu caminin içine kimse girmeyecek' diyor. Ben olsam aynısı yaparım.'' Çünkü burada amaç kutsal emanetleri korumak. Atanmış Bakan Yusuf Tekin, 1940’lı yıllarda camilerin kapatıldığı, hatta bazı camilerin ahır olarak kullanıldığı gibi iddialarda bulunarak bu dönemi laiklik eleştirisinin temel taşı yapıyor. Bu anlatımlar gerçek dışıdır. Cumhuriyet’in erken döneminde Yapılan şey dinin kamusal alan üzerindeki etkisinin sınırlandırılması, modernleşme ve çağdaş bir toplum inşa etme çabasıydı.
Örneğin, ezanın Türkçe okunması gibi uygulamalar, laiklik ilkesi ile ilişkilendirilmiş olabilir. Ancak bu uygulamalar, din özgürlüğünün tamamen ortadan kaldırılması değil, dini yapılar ile devletin ayrımını sağlamaya yönelik adımlardı.
Özellikle Tekin’in başörtüsü yasağı ve "ikna odaları" gibi olayları laiklik karşıtı argüman olarak öne sürmesi, bu dönemde laiklik uygulamalarının
sosyal çatışmalar yarattığı gerçeğini yansıtsa da, tüm laiklik uygulamalarını bu örneklerle eleştirmek eksik ve hatalı bir değerlendirmedir.
1940’lı yıllara dair münferit olayların genelleştirilmesi, o dönemin laiklik uygulamalarını tamamen olumsuz göstermek için kullanılmış gibi görünüyor. Ancak laiklik, sadece bu tür olaylarla sınırlı bir tarihsel süreç değildir. Popülist Söylemler: Tekin'in, laiklik karşıtlarını geçmişteki sert uygulamalarla ilişkilendirerek dini hassasiyetleri öne çıkarması, laiklik tartışmalarını ideolojik bir zemine çekme riski taşıyor.