Hiç biri
Öldüğünde emekliliğini
Yaşayamamış,
Çocuklarıyla,
Torunlarıyla zamanını geçirememiş,
Bir türlü
Rahat edememişlerdi…
Hemen birileri,
“Onlar kendilerini,
Devletine,
Milletine adamıştı” safsatasını
Ortaya atabilir…
Ancak
Ben buna inanmıyorum…
Öyle olsa
Her türlü imkâna sahip bu millet,
Fakru zaruriyet içinde değil,
Bolluk içinde yaşar,
Dünyanın sayılı ülkelerinden
Biri olurduk…
Peki
Kimden bahsediyorum?
Elbette
Siyasetçilerden…
Benim bildiğim ve tanıdığım
Türkeş
Kalp krizi sonucu öldüğünde,
79 yaşında ve
Hülya Avşar’ın verdiği
Bir konserden geri dönmüş
Ve
Partisinin başında
Genel başkan olarak görev yapıordu…
Bülent Ecevit öldüğünde
81 yaşında
Ve
Çok kısa bir süre önce
Başbakanlık görevindeydi…
Emekli olamamış
Bir kır evinde dinlenip,
Balık tutamamış,
Çocuğu olmadığı için
Torun sevemeden ölüp gitmişti…
Bir yıl kadar Başbakanlık yapmış,
Birçok hükümette görev almış
Necmettin Erbakan,
85 yaşında ölmüş,
Fakat
Hasta ve yorgun olduğu halde
Siyasetin tam içinde
Ve
Ülkenin gidişatına yön veriyordu…
En son ölen
Süleyman Demirel
Birçok defa
Başbakanlık yapmış
Ve
Son olarak ta
Cumhurbaşkanlığı makamına oturmuştu…
91 yaşında öldüğünde
Yine
İktidara gelmek için çalışıyor,
Ölmeyi hiç düşünmüyordu…
Peki
Benim çocukluğum,
Gençliğim
Ve
Orta yaşımın siyasetçileri olan
Bunlar öyleydiler de
Şu andakilerde
Durum daha farklı mı?
Eskilerden verdiğim
Bu örnekler,
Ne yazık ki gelişmiş ülkeleri değil,
Ortadoğu’da ki
Ve
Geri kalmış ülkelerdeki
Durumu gösteriyor…
Gücünün zirvesinde
Siyaseti bırakan
Almanya’yı çok ileriye götüren
Merkel gibi,
Bizde
Bir siyasetçi bile var mı?
Rahmetli Demirel’in
Bu durumla alakalı
Şu sözü çok manidardır,
“Mabat (göt),
O koltuğu gördükten sonra
Binaaleyn
O koltuktan bir daha kalkamazsın…”
Bir Hint Atasözü de
Şunu söyler,
“Eğer biri
Oturduğu koltuktan kalkamıyorsa,
Mutlaka
Altına pislemiştir…”
…
Sayın Bahçeli,
Seçim yenilgisinden sonra
İstifa ettiğinde
O kadar sevinmiştim ki anlatamam…
Hayır
İstifa etti diye değil,
Bizde de
Gelişmiş ülkeler gibi
İstifa mercii işliyor diye sevindim…
Ancak
Çok geçmeden
Hayal kırıklığına uğramıştım…
Görüyorsunuz,
Yürümekte güçlük çekiyor,
Düşüp,
O tarafını, bu tarafını kırıyor,
Hatta
Oturmakta bile zorlanıyor
Ama
Bırakmayı
Kesinlikle düşünmüyor…
O bakımdan
Biraz daha demokrat olan
CHP’de bile,
Kurultayı kaybeden Kılıçdaroğlu
Tekrar dönmek için
Her yolu
Denemekte yeis görmüyor…
Cumhuriyet tarihinde
Hiç kimseye nasip olmayan şekilde
Sayın Cumhurbaşkanı,
Belediye başkanlığından sonra
Başbakan olmuş
Ve
Bir, iki, üç kere
Cumhurbaşkanı olmuştu…
Yine
Görevi bırakmamak
Ve
Anayasayı değişip
Tekrar aday olmak için
Her yolu deniyor…
Peki
Sağlığı ona elverişli mi?
Hayır
Kesinlikle hayır…
Yürüme şekli değişmiş,
Etrafındakilere
Donuk gözlerle bakmakta…
Koruması ona su verdiğinde
İçmiyor,
Kim verirse güvenmiyor…
Yalnızca
Oğlu Bilal Erdoğan
Ve
Yanındaki 1-2 kişiye güveniyor…
Bu şekilde
Yaşamak çok zordur…
Bakın
O kadar unutkan oldu ki,
KTÜ ve
Diğer 3 üniversiteye
Rektör atamayı unuttu…
Koltuğu işgal eden
Görev süreleri dolan ve
Geçen rektörler,
Hukuksal olarak yetkileri olmadığı halde
Geçersiz,
Antlaşmalar yapıyor ve
Makamlara,
Liyakatsiz kişileri atamaya
Devam ediyorlar…
Onun için
Devlet memurluğunda geçerli olan
65 yaş sınırı,
Siyasetçilere de konulmalı
Ve
65 yaşına gelmiş herkes,
Emekli olup,
Emekliliğin tadını çıkarmalı…
Tabi
Emeklilerin ne çektiğini
O zaman görür
Ve
Onları anlaması da sağlanmış olur…
Bu duygularla,
Hoş kalın, hoşça kalın…
14.09.2024
Rahman AYHAN
Gazeteci-Araştırmacı Yazar