Süper Lig kaldığı yerden başladı.
Demem o ki,
Hiç bir zihniyet ve çıkar amaçlı operasyon girişimleri değişmemiş.
Başarı için her yol mübahtır düsturu ile yol alan, açıklama yapan, rakibini küçük düşüren ve algı operasyonları ile lobi gücünü daha ilk haftadan devreye sokan kulüp başkanları ve aktörleri sahne almaya başladı bile.
Bu zihniyetteki kulüp yöneticileri ve başkanları, görevlerini öyle bir layıkıyla yapıyorlar ki, bunu gören izleyen bütün TV yorumcuları, gazeteciler, yayıncı kuruluşun çalışanları ve hatta yayıncı kuruluşun canlı yayın ekibi ve başındaki yönetmenleri bile bu durumdan kendilerine vazife çıkarıp elindeki güç ile aklınca operasyon yapıyorlar.
Futbolumuzun içinde, uzaktan yada yakından olsun az biraz görev alan aklı evveller, her zaman güçlüden yana meylederek yaptığı işi kötüye kullanıp, bir çok takım, oyuncu, yönetim, camia ve taraftarın hakkını elinden alıp gasp etmek suretiyle hak yemektedir.
Kimsede çıkıp buna dur demiyor yada diyemiyor!
Konuşanda, kendi çıkarı için elde ettiği haksız kazanımın konuşulmasını, eleştirilmesini engellemek veya gündemi değiştirmek için konuşuyor.
Mesele buradadır.
Sonra popülist açıklamalarla!
“Futbolumuzun marka değeri düştü”
“Futbolumuz Avrupa’nın çok gerisinde kaldı”
“Türk futbolunu izleyen ülke yok”
“Yayıncı kuruluş artık ödemede zorlanıyor”
“Kaliteli yabancı oyuncu Türkiye’ye gelmiyor”
“Kulüplerimiz borç batağında”
Gibi demeçler vererek kamuoyunun aklıyla dalga geçiyorlar.
Dünya lideri, ulu önderimiz ATATÜRK’ün dediği,
“Ben sporcunun zeki çevik ve ahlaklısını severim” sözüne inat, özellikle futbol camiamızda, oyuncusundan teknik heyetine, yönetiminden medyasına bir çok müptezel, ne kadar ahlaksızlık, yalan, dolan, hak yeme işi varsa hepsini yapıyor, yapmayada devam ediyor.
Yeni sezon başladı,
Allah razı olsun Trendyol’dan ki, dünya üzerinde itibarsız bu ligimize sponsor olmuş, marka değerini artırmak için ellerini taşın altına koymuşlar fakat,
Sahada hakem, oyuncu, kenarda teknik heyet, idarede yönetici, medyada gazeteci, köşe yazarı, yayıncı kuruluşta canlı yayın aracındaki yönetmen, TV’lerde canlı yayın programcısı ve konuğu, hep birlikte kendi menfaatleri yada, amaçları doğrultusunda, kaliteden uzak, etik olmayan hal, davranış, açıklama ve kötü niyetli girişimlerde bulunarak Türk futbolunu katletmektedir.
Bunun önüne ne zaman geçilecek, kim buna dur diyecek gerçekten artık çok merak ediyorum.
Aslında işin en başında, spor bakanlığı ve TFF’de hata ile yola çıkıldığı için, bu zamana kadarda hatalarla geldik ve aynı şekilde devam etmekteyiz diye düşünüyorum!
Neden böyle düşünüyorum? Çünkü,
İmrenerek izlediğimiz Avrupa’nın önde gelen ve marka değerleri bizim ancak rüyamızda görebileceğimiz liglerinin nasıl yönetildiği ortadadır. Ufak bir araştırma ile bütün spor branşlarında işi ehline vererek bir çok şeyi aşmışlar.
Biz futbolumuza dönecek olursak!
Yıllarca bakanlık seviyesinde de, TFF seviyesinde de bu makamlara, popülist yada siyasi düşünerek sürekli, Avukat, Doktor, İş insanı, Müteahhit, Armatör, siyasetçi, sanatçı ve vasıfsız insanları getirerek Türk futbolunu yönetmelerini istedik.
Bu ünvanlar kendi branş ve alanlarında çok saygın insanlar olabilecekleri gibi, üstün başarılarda elde edebilirler, fakat kendilerinin ilgisi taraftarlıktan öteye gitmeyen futbol üzerinde yönetici konuma getirilmeleri ve kendilerinden başarı beklenmesi, Türk futbolunada, insanınada, ülkeyede çok zaman ve itibar kaybettirmiştir.
Burada bence Liyakat öne çıkmalı ve işi ehline vermeli!
Bakanlıkta, TFF başkanlığıda, yöneticiliğide yapabilecek futbolumuzun içinden gelen onlarca, yüzlerce başarılı futbol insanımız var! Neden bu alanlarda bu isimler düşünülmez? Ne zaman Türk futbolunun başına futbolun içinden gelen başkan ve yöneticiler gelecek, yada gelebilecek mi? çok merak ediyorum.
Türk futbolunun, taraftarının ve Türkiye’nin artık kaliteyi, başarıyı gururu yeterince hakettiğini düşünerek, bu alanda radikal kararlar alınacağı umudumu hep taşıyorum.
(2010-11 ŞAMPİYONU TRABZONSPOR)