banner240

Nasrettin Hoca,
Bir davete icabet eder…
Bu davete,
Gündelik elbisesi ile giden
Hoca,
Hiç kimse tarafından
Rağbet görmez…
Hatta
Horlandığını hisseder…
Bunun üzerine
Evine dönen Hoca,
Üzerine,
Samur kürkünü giyerek
Aynı davete gider…
Ancak
Bu sefer Hoca’ya
Öyle fazla rağbet vardır ki
Onu,
Oturtacak yer bulamazlar…
Davet sahipleri,
Hocanın etrafında
Fır dönerler…
Özel şilteye oturan
Hocanın,
Önüne türlü türlü
Yiyecek ve içecekler gelmişti…
Önüne gelen yiyeceklerden
Samur kürküne 
Yedirmeye çalışması,
Hocanın “Aklını kaçırdığına”
İşaret ediyordu…
Hoca,
“Bu rağbet bana değil,
Sanadır” diyerek,
Kendine değil,
Samur kürküne
Verilen değer için
Bizlere ders veriyordu…

Birçok defa gittiğim
Bir milletin
İki devletinden biri olan
Azerbaycan’ın başkenti
Bakü’de ki,
Nerimanov parkında
Otururken,
3 bayanın gülerek,
Bana doğru geldiğini gördüm…
Allah cc, Allah cc,
Yanlış mı görüyorum diye,
Gözlerimi silerek,
Etrafımı 
Şöyle bir gözden geçirip, baktım…
Hayır,
Gerçekten bana gülüyorlardı…
Tabi
Bu çok normaldi,
Etrafımda
Benden yakışıklısını, 
Görememiştim…
En sonunda
Değerimi bilen birilerine
Rastlamıştım…
Azerbaycan Türk’ü de olsalar
Onlarda,
Adamın hasını bilmişlerdi…
Türkiye’de
Boşuna harcandığımı anlamıştım…
Onlar,
Bana doğru gelirlerken,
Bende onlara,
Gülücükler dağıtıyordum…
Yanıma gelerek,
“Merhaba” dediler…
Bende,
Karşılık vererek,
“Merhaba dedim, onlara…
Onlar
Bana gülüyor,
Bende,
28 dişimi göstererek,
Onlara gülüyordum…
(Gençliğimde 4 dişimi çektirmiştim)
“Ne marka” dediler,
Bende,
“Çok kaliteli marka,
Türk markasıyam” dedim…
“Çok güzel” diye söylediklerinde,
“Evet,
Dünyanın
En yakışıklı adamıyım,
Size
Helal olsun yakışıklı 
Ve 
Adamın hasını anladınız” diye,
Cevap vermiştim…
Kızlardan biri,
“Tutabilir miyim?” deyince,
Bir anda heyecanlanmış,
Elimi 
Ona doğru uzatmıştım…
“Tabi, tutabilirsin
Bende,
Sizinkiler gibi pamuk elleri hep
Tutmak istemiştim”
“Nikon mu?”
“Yok ya,
Ben Ermeni değilim
Türkoğlu Türk’üm…
Ve 
Adım Niko değil, Rahman…”
“O zaman Canon”
“Eeeee, şey, 
Şeyyyyyyyy
Neyi soruyorsunuz?
Ben anlamadım ”
“Biz fotoğrafçıyız,
Fotoğraf makineni soruyoruz…”
“Fotoğraf 
Makinesi mi?
Siz,
Beni sormuyor musunuz?
Şeyyyy,
Beni soruyorsunuz sanmıştım”
Kıkır kıkır gülen
Azerbaycanlı kızların karşısında,
Mahcup olmuş,
Şekerim,
Tansiyonum fırlamıştı…

Kahve içmeye
Davet ettiğim bayanların
Yanında,
Şaşkın gözler altında,
Kahveyi
Fotoğraf makineme içirmeye çalışıyordum…
Benim ağzım
Fotoğraf makinem kadar
Kahve içmeyi hak etmiyor…
Benden
Çok daha fazla
Ona
İlgi var…
Rahmetli,
Nasrettin Hocanın Samuru gibi,
Benim
Fotoğraf makinemde,
Kahveyi, 
Benden daha fazla,
Hak ediyor…

03.09.2024
Rahman AYHAN
Gazeteci-Araştırmacı Yazar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber