Trabzonspor Evinde küme düşmüş İstanbulspor‘u konuk etti.
İstanbulspor bir İstanbul takımı olmasına rağmen, Trabzonlu iş insanı Ecmel Faik Sarıalioğlu’nun sahibi olduğu bir kulüp olarak bilinmektedir.
İstanbul’da oynanan Ligin ilk müsabakasında, İstanbulspor hakem hatalarını gerekçe göstererek kulüp başkanı Ecmel başkan tarafından sahadan çekilmişti.
O dönem başkanın kendince haklı sebepleri olsa da, bu eylemin yapılmasının Trabzonspor maçına tesadüf etmesi, Trabzonspor ve Trabzon kanadında oldukça eleştirilere neden olmuştu.
O gün İstanbul’da nasıl ilginç bir marş yaşadıysak, bugün de trabzon’da daha farklı ve ilginç bir maç yaşıyoruz.
Bugünkü maçın farkı, ilk evvela türbinlerin taraftarsız olması,
sonra İstanbulspor’un küme düşmesinin matematiksel olarak da kesinleşmiş olması, bunun akabinde ise Trabzonspor’un kupada finale çıkması, ayrıca matematiksel olmasa da ligdeki üçüncülüğü garantilediğine kesin gözüyle bakılması nedeniyle, bu maça gerektiği kadar motive olamadığını gösteriyor.
Skora bakıldığında, nasıl motive olamadı motive olamadıysa bu skor ne bu golleri nasıl attı diyebilirsiniz. Haklısınız da.
Maçı izlemeyenler için diyorum, goller sizi aldatmasın kesinlikle sahada idman havasında geçen bir maç vardı. Tribünlerde taraftarın olmayışı ve rakibin çok zayıf olması maçı bu ruhaliteye itti diye düşünüyorum.
Maçın başlamasıyla ilk 10 dakika içerisinde Trabzonspor’u baskılı gördük, zaten bu dakikalar içerisinde altıncı ve yedinci dakikalari içinde bulunduran 1 dakikalık süre içerisinde iki gol birden buldu Trabzonspor.
Bu iki golünde asistini Edin Vişça yaptı, golleri ise dev santraforumuz, daha önce de dediğim gibi kelebek gibi uçup arı gibi sokarak kaydetti.
Bir anda 2-0’lık üstünlüğe gelen Trabzonspor, zaten rolantide ve kötü giden oyunda, iyicene rehavete kapıldı. Bu sıkıcı görünüm içerisinde ilk devre Trabzonspor’un üstünlüğü ile sona erdi.
İkinci devrenin hemen başında 49. dakikada sağ bek Meunier hucüma verdiği katkıyla, yine Vişça’nın asistiyle bulduğu pozisyonda çok düzgün vurarak Trabzonspor’un 3. gölünü kaydeti.
Bu golden sonra, İstanbulspor‘un uzun bir süre baskılı oynadığını gördük. Bu baskının İstanbulspor’un oyun gücüyle ya da oyuncu kalitesiyle alakalı olmadığını, Trabzonspor’un tamamen oyunu yavaşlattığından olduğunu söylemeliyiz.
Trabzonspor’un gelecek yıl şampiyonluk için yaptığı planlama içerisinde, kadro mühendisliğinin çok önemli olduğunu söylememize gerek yok.
Bu minvalde mevcut kadroda elimizde tutulması gereken oyuncular var.
Mutlak kalması gereken
oyuncular,
Mendy
Denswil
Meunier
Vişça
Trezeguet ve
Onuachu
Olmalı, olmazsa olmaz diyorum.
Bu oyuncuların yanına, direk katkı verecek ilk 11 oyuncu alınmalı.
2 stoper
1 sağ bek
2 orta saha
1 santrafor
Elimizdeki oyunculardan,
Onuralp
Eren
Berat
Bardhi
U.Güneş
E.Destan
Gibi isimlerde kadroda tutulmalıdır.
Teknik direktör Abdullah Avcı’nın nasıl bir planlama yaptığını kestirmek zor tabii ki ancak, bu maçta Beratat’ın yokluğunda Pepe’ye orta alanda görev vermesi, kafalarda soru işareti bıraktı.
Gelecek yılın kadro yapılanmasında Pepe‘nin olmayacağı düşünülürken, hocanın böyle bir hamlesi, acaba gelecek yıl kadroda Pepe’yi düşünüyor mu? sorusunu getirdi.
Genel olarak maç yazılarımı maçın oynandığı an ve 90 dakikalık süre içerisinde hazırlayıp yazdığım ve maçın bitiş düdügü ile yayınlanmak üzere gazeteye yolladığım için, maçta idman havasında tatsız tuzsuz olunca değişik konulara kaydım, maça dönecek olursam,
Yukarıda da dediğin gibi skoru aldatmasın, maçın büyük bir bölümü Trabzonsporlu oyuncular tarafından bitse de gitsek havasında oynandı. Bu nedenle maç ve oyuncu performanslarıyla alakalı bir şeyler yazmak pek de kolay değil.
Maçın başladığı ilk 10 dakika içerisindeki Trabzonspor, aynı istek arzu ve oyun mantalitesiyle 90 dakikayı çıkarabilse ki bu Türk futbolunda pek mümkün olan bir durum değil, herhalde bu İstanbulspor’a ilk maçta da sahadan çekildikleri için acımaksızın 15 gol atardı.
Tabi benim bu dediğim, Avrupa’nın beş büyük ligi, La Liga, Premier League, lig 1, Bundesliga ve
Serie A‘da ancak mümkün olabilir. Bu nedenle o ligler bugün, Türk futbolunun ulaşamayacağı seviyedeler.
Türk futbolunun, bu gibi durumları örnek alarak acilen, ahbap çavuş ilişkilerinden, acıma duygusundan, ayıp olur aman ne me lazımcılık düşüncesinden, sahte centilmenlik gösterilerinden ve emocılık işlerinden kurtularak, profesyonel düşünce ve profesyonel yapılanma içerisine girmelidir.
Çok şükür maçın bitiş düdügü çaldı ve bir enteresan maçı daha geride bıraktık. Bu ruh hali ve manyalite umarım önümüzdeki maçlara ve dolayısıyla kupa finaline sirayet etmez, eğer böyle bir durum söz konusu olursa, iki kupayla sezonu kapatma umudunu sıfır kupaya düşürürüz ki, bu Trabzonspor adına handikap olur.
(2010-11 ŞAMPİYONU TRABZONSPOR)