Millete, değerlerine, seçtiklerine...
meclis kürsüsünde, sokakta, törende... 
hakaret ettir, etsinler; sonra hakaret edenleri kanadının altına, korumaya al. Her gün buna yenilerini ekle.

Bu bir taktik! 
Toplumu kamplaştırma, sinir uçları ile oynama, sabrı tükettirme ve çatışma ortamı oluşturma taktiği...

Arkasından da; 
"Bunlar bize saldırıyor!"
diye çığlık atarak mağduru oynama taktiği...

Öyle anlaşılıyor ki plana göre bu hakaret ve tahrikler daha da artacaktır...

Bir yandan da gerçekten uzak uzlaşmacı görüntüsü verilmeye devam edilecektir.  
Ne âlâ...

Bu hakaretçilere ne yapılabilir? 
Normal olanı dava açılabilir. 
Çünkü diğer yollar şiddeti çağırır...

Dava açılırsa bu kez de; "Yargı baskı altında!"
 diye feryat et....

Bir yandan da; 
"Bu kadar dava olur mu? Toplumu yargı ile baskı altına alıyorlar!"
diye propaganda yap.

Sonuçta yapılan hakareti haklı gör, dava açanı da haksız...!

Bunlar şeytanca işlerdir, olacak işler değildir, iyi hareketler değildir. Planlı, programılı, provakatif bir çalışmadır. Amacı toplumun sinir uçları ile oynamak, ortamı germek ve çatışmaya sürüklemektir. 

Olsun, ne güzel beceriyorlar, çatışma iyidir kim der? 
Bimem...
Ülkeyi, milleti sevenler çatışma iyidir demez, dememeli...

Bu hareketler erken seçime gerekçe hazırlamak, bu görüntü altında ekonominin düzelmesine fırsat vermeden seçim avantajı sağlamaktır.

Seçime gidilmeyecek olursa da "seçimden kaçıyorlar!" diye ülke gündemini meşgul etmektir.

Yatırımmış, kalkınmaymış, ülke güvenliğimiş, huzur ve barış ortamıymış kimin umurunda?

Birinci mevzi kardeşliğimizdir. O mevziyi kaybedersek bütün alanları kaybederiz. 
Yapmayın...
  Abdullah GÜLAY

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber