Ben,
Ben,
Hep ben…
Ne yazık ki bu tabir,
İnsanımızın
Son geldiği noktayı gösteriyor…
“Benden sonra
Kıyamet kopsun” düşüncesi,
İnsanımızın çoğunun
Anlayışı olmuş…
Makama
Liyakatli veya
Liyakatsiz olduğuma bakılmadan,
Ben atanayım…
Bir yerde para varsa,
Hepsi benim olsun…
Kadının,
En güzelini ben kapayım…
Ev,
Yat, kat,
Hep benim olsun…
Havuzlu villada yüzerken
Komşular kıskansın…
Milyonluk arabalarla gezerken
Bir sevgilim sağımda,
Biri solumda olsun…
Ve
Sonuçta
Ne varsa benim olsun,
Başkasının
Kesinlikle olmasın” anlayışı
Ülkemizin çoğu ferdinin
Genel kanısı…
Biz duygusundan,
Ben duygusuna geçiş yapınca,
Böyle düşünceler doğmuş oldu…
Yaptığı iyiliği
İnsanın tam gözüne, gözüne sokan
Hadsizler ortaya çıktı…
Sağ eliyle verdiğini
Sol elin bilmemesi gerektiğini
Anlatan,
Bir dinin mensubuyuz…
Bir zamanlar,
Sadaka taşlarına bırakılan
Sadakaları,
İhtiyacı kadar alan ihtiyaçlılar, vardı…
Şimdiki gibi,
Hep bana, hep bana,
Kimse demiyordu…
…
Biz ne idik, ne olduk?
Eskiden,
Kara önlüklerle,
Kara lastiklerle, okullara giderdik…
Ancak,
Saygıyı, sevgiyi,
Hoşgörü,
Ahlakı öğrenirdik…
Karşımızdakine
Müsamaha gösterip, birbirimizi severdik…
Şimdi,
Tablet, bilgisayar,
Akıllı Telefon,
Gibi teknolojileri takip ederek,
Saygı, sevgi,
Hoşgörüyü unuttuk…
Toplu ulaşım araçlarında
17 yaşındaki otururken,
71 yaşındaki ayakta seyahat ediyor…
Trafikte,
Araçların yayaya,
Trafikte seyreden araç sürücülerinin
Birbirine saygısı yok,
Kimse kimseyi takmıyor…
Köyde yaşar gibi,
Gürültülü,
Sesli şekilde,
Apartman hayatı yaşamaya başladık…
Yüksek sesle dinlenen müzik
Komşuyu rahatsız ettiğini umursamıyoruz…
İnsanlar,
Ortak yaşam alanlarında
Rahat hareket etmekte…
Başkasını rahatsız ettiğini,
Tenkit edileceğini bildiği halde
Hiçbir şeyi umursamamakta…
Hatta
Ahlaksızlık öyle arttı ki
Asansör içinde işeyenler bile var…
…
Ancak
Yine anlatacak olduğum konu
Başka yöne kaydı…
Sokak röportajı yapılıyor,
Muhabir
Karşısındaki emekliye soruyor,
“Emekli maaşınız yetiyor mu?”
“Şükür” diyor, emekli…
“Herhalde
Yüksek maaş alanlardansınız?”
“Yooook
12.500 alanlardanım,
Ama şükür”
“O zaman başka gelirleriniz var,
Eviniz,
Arabanız var ve
Emekli maaşınızı çerez niyetine
Kullanıyor olmanız lazım?”
“Yooooo
Ama şükür idare ediyoruz…”
“O zaman siz
Bu dünyadaki Meleksiniz,
Yemiyor, içmiyor,
Bir yere harcama yapmıyorsunuz?”
“Yoooo”
“Söyler misiniz?
Bu olayı nasıl başarıyorsunuz?”
“Benim çocuklarım
Yurt dışında çalışıyorlar,
Hepsi
Biraz döviz gönderiyor,
Burada rahat yaşıyorum, şükür…”
İşte
İnsanımız,
Ne yazık ki bu durumda…
Kendine yollanan dövizle
Rahat yaşarken,
Milyonların evine yılda
Bir defa bile et girmediğini görmez,
Görmek istemezler…
İnsanlar
Askıda ekmekten almak için
Birbiriyle kavga ettiklerini,
İdrak edemezler…
Kendi aç değil ya,
Milyonlarca insanın aç yattığını bilmez,
Bilmek istemez...
Huzursuzluklar arttı,
Boşanmalar çoğaldı,
Adam öldürme
Sıradan olaylar içine girdi…
Bir millet
Cinnet geçirmekte…
Ancak
Tuzu kuru olan bazıları
“Şükür” diyor…
Bakın
Cem Yılmaz adlı komedyen
43 Bin TL’ye
Bir tane lamba alıyor…
Hani
İktidar partisinin ambleminden olan
Lambalardan biri…
Fakat
Lamba bozuk çıkıyor…
Geri veremeyince
Sosyal medyasından bunu duyuruyor…
O lambaya verilen para ile
İki asgari ücretli aile,
Tam
Bir ay yaşamaya çalışıyor…
3 emekli aile
Bir lamba bile etmiyor…
…
Haaaaaaaa
Emekli adam ne diyordu…
“Şükür,
Çok şükür,
Bunu da bulamayan var,
Şükürler olsun…”
Bu duygularla,
Hoş kalın, hoşça kalın…
11.01.2025
Rahman AYHAN
Gazeteci-Araştırmacı Yazar