En kısa zamanda terörü bitirmek umuduyla mücadeleyi sürdürüyoruz. Şöyle bir soru var ortada: Terörü kısa vadede bitiremezsek ve pandemi şartları uzun sürerse bu kayıplara, bu zorluklara ülkemizin ekonomisi ve halkın psiko-sosyal durumu ne kadar dayanabilir?

Düşman güçlerin kuşatması sürüyor, hedefleri belli; Türkiye!

Bu nedenle eskisi gibi etkili olmasa da terörün biraz daha süreceği anlaşılıyor. Çünkü yereldeki vekalet savaşçıları veya kendilerini bu ülkenin felaketine adamış güruh, asıl patronları Siyonizm ve Haçlılar adına kan akıtmak, ülke içinde huzursuzluğa müsait ne kadar konu varsa gündeme taşımak için ellerinden geleni yapıyorlar! Bu sebeple terörün uzun sürebilme ihtimaline karşı terörle mücadele için Türkiye’nin önümüzdeki süreçte orman, fabrika yangınları, önemli tesislere saldırı da dahil olmak üzere her türlü ihtimale karşı hazırlıklı olması gerekir.

           Türkiye bu mücadelede maalesef yalnızdır!

           Konunun askeri ve stratejik yönünü bir kenara bırakırsak; sağlık, sosyal ve ekonomik yönü ile ilgili bazı sorulara cevap bulmak, sorunlara da çözüm üretmek gerekir:

           Her şehit acı, ıstırap, göz yaşı, babasız büyüyen çocuklar demektir. Her şehit, bağrı yanık anne-baba demektir. Her şehit, kin ve nefret demektir. Her gazi, yara demektir, kaybedilen vücut parçası demektir, onurunu taşıdığı gaziliğin organ eksikli bedeni demektir…

           Bu gidiş ülke için insan ve işgücü kaybı, gönüller için hüzün, yürekler için acı, sosyal yapımız için sancı, sosyal güvenlik için yük, ekonomi için yorgunluk demektir; kalkınma önündeki engel demektir…

           Düşman kuvvetlerin stratejisi gayet açıktır:

          Türkiye, belini doğrultmasın ama ölüp gitmesin. Yetmiş Cent’e ve İMF’ye muhtaç, zayıf, el açan, yardım isteyen, faizi ve enflasyonu yüksek, gelirleri düşük, giderleri büyük; cari açık nedeniyle yatırım yapamayan, gelişme gösteremeyen, emperyalist ülkelere hizmetkâr, faiz yoluyla ve iş gücüyle sömürge, borç isteyen, emir alan darbeler ülkesi olsun; Nato’da Batı’nın güvenliği için ileri karakol olarak kalsın; ama Türkiye’nin kendine ait milli hedefleri olmasın!

           Bu haliyle Türkiye, Yunanistan, Ermenistan ve İsrail için korkulacak bir etkiye ve güce ulaşmasın. Batı’ya “hayır!” diyebilecek güce, kararlılığa ve cesarete ulaşmasın. Şaşkın kalsın, koalisyonların biri gitsin, biri gelsin ama karar çıkmasın, adım atılmasın.

         Bunu sağlamak için Müslüman Türk Milleti’nin milli ve manevi değerlerini hafife ve alaya alan her türlü yapım ve yayınları, fikir özgürlüğü adı altında yaygınlaştıralım. Çanakkale zaferini, İstanbul’un Fethini, Kurtuluş savaşını, tarihe mal olmuş sembol isimleri; Kanuni’yi, Abdülhamit’i hatta Peygamberi uydurulmuş yalanlarla gurur duyacakları şanlı tarih ve şahsiyet olmaktan çıkartalım. Bunu gerçekleştirmek için içeriden kendimize sadık, Türkiye’ye düşman aydınlar, sivil toplum örgütleri ve sektörler oluşturalım.

          Arapları Türklerden ayıralım, kendimize bağlayalım. Türkiye’ye kaptırmayalım. Türklerin ve Arapların aralarına ayrılık tohumları ekmeye devam edelim. Enerji kaynaklarından Türkleri uzak tutalım. Arap petrol paraları Batı banklarında, aslında Siyonist sermayenin bankalarında blokeli olarak beklesin. Ortadoğu’da yürüttüğümüz savaşın masraflarını yine İslam ülkelerine ödettirelim!

         Hülasa, böyle giderse Türkiye’de engellenemeyen terör, pandemi ve küreselcilerin her alandaki kuşatmaları nedeniyle daha da artan toplumsal boyuttaki sıkıntılar, ekonomik kayıplar, sosyal güvenlik kayıpları, iş gücü kayıpları bir gün sürdürülemez hale gelebilir!

         Bu durum kaygı yaratmaktadır.

        Terörle yaşamaya alışmış olmak, sonuçlarını da kabullenmeyi gerektirir. Ne alışabiliriz, ne de kabullenebiliriz! Acilen terörün kökü kazınmalı; Kandilse Kandil! Sincar ise Sincar… Ondan sonra iç barışı sağlayarak barış, dostluk ve kardeşlik ülkesinde yaşamaya geçiş yapmalıyız. O zaman Türkiye’yi kimse tutamaz!

         Hükümetin terörle mücadelede gösterdiği kararlılık, uyuşturucu baronlarına vurduğu öldürücü darbeler milletimize umut vermektedir. Sahte PEKER gündeminden umut bekleyenler, istediği sonucu alamayınca başka gündemlere yöneleceklerdir.

        Bundan sonra uyku yok; kimse uyumasın!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
BİROL 4 yıl önce

Aklınıza, gönlüne sağlık Müdürüm, çok güzel bir yazı olmuş

Avatar
Sabri DİKİCİ 4 yıl önce

Sayın Hocam, Türkiye üzerine örülmek istenen örümcek ağlarını çok iyi tahlil etmişsiniz.İlgi ile okudum, kutluyorum.

Avatar
Abdullah GÜLAY 4 yıl önce

Teşekkür ediyorum.

Avatar
Abdullah GÜLAY 4 yıl önce

Teşekkür ediyorum.

Avatar
Abdullah GÜLAY 4 yıl önce

Teşekkür ediyorum

Avatar
Malkoç 3 yıl önce

Elinize, fikrinize, kaleminize sağlık hocam. Hislere tercüman oldunuz. Allah bu milleti ve devleti tüm kötülüklerden ve tuzaklardan muhafaza eylesin.



Günebakış Trabzon Haber