Bugün sizlerle önemli ve bir o kadar da sorumluluk gerektiren bir mevzuda konuşmak istiyorum. Konumuz camiler.

Yazıma başlamadan önce birkaç gün önce yaşadığım bir olayla konuma giriş yapmak isterim. Namazdan sonra arkadaşlarla güzel bir sohbet etme fırsatı buldum. Televizyonda Diriliş Ertuğrul'un bir sahnesi vardı. Ertuğrul doğan oğlunun kulağına bir tarafa ezan diğer tarafa da kamet okudu. Arkadaşlardan biri Nizamettin Hocam ezanı biliyoruz da kamet de nedir dedi. Arkadaşımız kametin ne olduğunu bilmiyordu. Kimseyi kınamam. Bu sistemde ancak bu kadar oluyor.

Peygamberimize bakalım. Peygamberimiz Medine'de inşa ettiği Mescidi nebiye namazlardan yarım saat önce gelir cübbesini sarığını giyer ve öylece arkadaşlarına dersler verirdi. Asrı saadet toplumu puta tapan toplumdan bu dersler sayesinde çıkarılmıştır. Peygamberimiz zamanında cami sadece namaz kılıp çıkılan yer değildi. Peygamberimiz camiyi aynı zaman da bir okul olarak kullanmıştır. Bu mescit faaliyetlerinden Musab bin umeyr, Sa'd bin vaskaslar ve Hz. Aişeler yetişmiştir.

Fakat ne hikmetse bugün camilerde sadece seksen ve daha fazla yaşlı insanlarımız onlarda üç beş kişi namaz kılıp çıkmaktadır. Gençlerin adını arada bul!

Bakın ne hikmetse bir türlü anlamadığım bir konu var. Bunu cami görevlilerine de sorduğum halde bugüne kadar bir türlü cevabını alamadım. Cami görevlileri yıllardır bu ülkede ezanla camiye girer  namazdan sonra da çıkıp giderler. Bunu nasıl zamanlıyorlar?! Hepsi aynı tavır sergiliyorlar. Camiye biraz erken geleyim cübbemi ve sarığımı takıp mihraba geçip gelen cemaata bir ayet bir hadis veya bir fıkhı konuyu anlatayım niyeti yok. Ondan olacak cemaatleri İslami konulardan en kolayı olan kameti bile bilmiyor. Gerisini siz düşünün. Konuma devam edeceğim. Büyük şehirlerde bir anket yapıldı. Sorulardan biride peygamberimizin adı nedir diye diğeri boy abdesti nedir diye. Sorulara yüzde yetmiş gibi yanlış cevaplar verilmiş. Gersini sizler düşünün. Şimdi sormadan edemeyeceğim bu camiler ne işe yarar?! Burada acizane cami görevlilerini suçlar bir tavır içerisinde olmayacağım. Benim derdim bağcıyı dövmek değil üzüm yapmak. 

Riyadan Allah'a sığınırım. Mahallemin camilerinde arkadaşlar benden namaz kıldırma mı istediklerinde camiye bir yarım saat önce gelir cübbe ve sarığı takar mihraba geçerimde bakınız camiye gelen insanlarımız bana ne derler?! Nizamettin hocamız bu işi hiçbir cami görevlisi yapmaz.

Şimdi sormadan edemeyeceğim. Niye cami görevlileri camiye ezanla gelir ve namazdan sonra giderler?! Bu cemaat daha nasıl yetişecek?!. Ondan olacak cemaati bu kadar İslami olarak cahil kalmış.

Bir de işin başka bir boyutu var. Diyanet İşleri Kuran kurslarında sadece ezbere önem veriyor. Yani Kuranın ve hadislerin manası ve yaşantısı yok. Bu durum zannımca camilere ve kurslara da sirayet ediyor.

Çözüm şu olmalı. Diyanet İşleri Başkanlığımız devam etmeli. Fakat burada sorunu kökünden çözebilmemiz için camilerde sevgi dersleri koydurması lazım gelmektedir.  Camiye bir yarım saat erken gelmeli ve cemaatini ezana kadar yetiştirmeye çalışması lazım gelmektedir. Bu iş ek bir görev değil aksine asli görevleri arasındadır. Birde derslerini verirken Kuran ve sünnet eksenli olması lazım geldiğini de önemle hatırlatmak isterim.

Eğer bu durum böyle devam ederse korkum odur ki yakın bir gelecekte cami kültürü diye bir şey kalmayacak.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber