Yıllara göre hesaplanan iklim raporları, son 150 yıl içerisinde dünyanın sıcaklık derecesinin her geçen gün daha fazla arttığını gösteriyor. Ortalama sıcaklık farkının 1,5 dereceyi geçmesi tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de oldukça etkiliyor. Uzmanlar, önlem alınmadığı takdirde 1,5 derecelik artışın hava olaylarının yanı sıra, kuraklığı da beraberinde getireceği, şuanda Suriye topraklarında yaşanan kuraklığın ise Türkiye’ye ulaşmasının beklendiğini öngürüyor. Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Enerji Sistemleri Mühendisiliği Öğr. Üyesi Canan Acar, önlem alınmadığı takdirde son 10 yıl içinde kuraklığın daha da fazlalaşacağını ve Türkiye’de nadir ya da hiç görülmeyen iklim olaylarının sayısının artacağını belirtiyor.
“SEL RİSKİNDE YÜZDE 100 ARTIŞ OLABİLİR”
Geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki sıcaklık değerlerinin hesaplanarak ortalamanın elde edilğini söyleyen Öğr. Üyesi Dr. Canan Acar, şuanki ortalamanın 0,5 olduğunu ve önleyici çözümler bulunmaması halinde bu rakamın 1,5 olacağını söyledi.
Acar şöyle devam etti:
“1850 ile 1900 yılları arasındaki ortalama sıcaklık farkı ile şimdiki fark kesinlikle eşit değil. Eğer bu ortalamalar arasındaki fark 1,5 dereceyi geçerse belli sorunlar olacak. Hatta farkın 2 dereceyi geçmesi de öngörülüyor. Bu ortalamalar arasındaki farkın 1.5 dereceyi geçmesi ile 2 dereceyi geçmesi durumunda oluşacak sorunlar farklı. Bu bağlamda 1.5 veya 2 derecelik fark, 2030 ile 2052 yılları arasında gerçeklecek eğer hiçbir şey yapılmazsa. Eğer fosil yakıt tüketmeye ve nüfus artışına devam edersek 2030 yılında kadar yakalanacağımız bazı durumlar olacak. Ekstrem hava olayları ve havanın hangi çeşitlerde etkileneceği gibi örnek gösterilebilir. Su, okyanuslar, kutuplar, deniz seviyesinin yükselmesi, dünya nufüsunun bunlarla birlikte etkilenmesi de bu karşılaştırmalara örnek verilebilir. Örneğin, şuanki sel riski yüzde 100 artar. Büyük sel riskleri iki katına çıkar. Eğer 2 derecelik farkı yaklarasak yüzde 170’lik bir artış olur.”
ISI DEĞİŞİMİ TÜRKİYE’YE DOĞRU İLERLİYOR
Acar Türkiye’nin ısı değişiminin etkilenmesi hakkında ise şu ifadelere yer verdi:
“Güney Avrupa ve Türkiye’yi de içine alacak olan bir gerçeklik bu. Güney bölgelerden Suriye gibi ısı değişimleri oldukça göze çarpıyor ve bu değişiklik, Türkiye’ye doğru ilerliyor. Böylece ülkemizi ele alırsak tarım çok ciddi şekilde etkilenecek bu ısınmadan. Pamuk ve buğday gibi gıdalar özellikle. Mesela, pamukta da sel riski çok fazla. Bitkilerin de insanlar gibi belirli alışkanlıkları var, havalar biraz erken ısındığında ağaçlar çicek açar ama tekrar kar yağdığında telef olur. Dolayısıyla tarımsal ürünlerde buna neden oluyor. Bu ürünlerin içinde çay, fındık, zeytin de var. Örneğin, hortum bile görülmeye başlandı Türkiye’de. Türkiye’de hortum gerçekleşen bir şey değildi ki. Çok kuvvetli bir hava akımı olduğunu düşünün, bu hortum olarak da karşımıza çıkabiliyor. O kadar açık sularda olmadığımız için Türkiye’ye dokunma gibi bir ihtimali olmuyordu fakat artık oluyor. Sıcaklık farkı karayla okyanus arasında oluyor. Okyanusun ortasında sıcaklık çok farklı, karada çok farklı olabiliyor. Ama biz bunu yaşamıyorduk.”
“BAZI BÖLGELERİN TAMAMEN TARIMSAL ALAN OLMAKTAN ÇIKMASI SÖZ KONUSU”
Artık kış aylarının ılık geçtiğini yaz aylarında ise şiddetli yağışların görüldüğünün altını çizen Acar, “Bu yaz da oldu. Eminönü’nde insanlar su altında kaldı. Maalesef önlem alınmazsa bu gibi durumların sayısı artacak. İklimdeki bu ekstrem değişikliklerde tarım alanları ciddi bir şekilde etkilenecek. Bazı bölgelerin tamamen tarımsal alan olmaktan çıkması durumu söz konusu. Yani önlem alamazsak Türkiye 10 yıl içinde tarım tarım yapamayacak bir ülke haline gelecek. Bu 10 yıl içeresinde gerçekleşebilir. Yani hiçbir şey yapılmama durumundan bahsediyoruz. Kömür santralleri oluşturulur, karbondioksit emisyonları için önlem alınmaz ve kontrolsüz orman yangınları olmaya devam ederse karşılaşacağımız durum bu” şeklinde konuştu.