Bu gece çok uzun oldu;
uyku tutmadı gözlerim.
Çünkü yarın demokrasinin idam günü!
Nasıl uyurum nasıl?
Sen darağacındasın!
Demokrasimiz ölüm döşeğinde
Ülkemiz işgal altında!
Salim Başol,
Cehennem nasıl yakacak seni:
Cayır cayır...!
Köpek maması
Kadın iç çamaşırı
İdam gerekçesi olur mu?
Bunun neresi vatana ihanet? Sen gel de ihanet gör...
"Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor!"
Diyerek
Nasıl yazdın o zırvayı, nasıl?
Gecenin karanlığında
Yolladın idama
Menderes, Zorlu ve Polatkanı...
Böyle saçmalık olur mu?
İhanet görmek istiyorsan
Gel de bak, ne idamlıklar var!
O gün darbeye zemin hazırlayıp
İdama çanak tutan iç mihraklar hiç değişmedi,
bugün de aynı,
bugün de hazır...
Sana telefonla;
"Bu iş çok uzadı" diye emir verenler bu gün de hazır...
Darbeye giden süreçte meclis kürsüsünden;
"Sizi ben bile kurtaramayacağım!"
Diyerek suç ortaklığı eden ve hedefin idam olduğunu önceden bilenlerin torunları bugün de aynı...
İdam edilmesin kampanyası başlayınca kampanya tutar, idam edilmez korkusu ile, "Başladığınız işi bitirin!" Diyen zihniyet hiç değişmedi; bugün de gözü darağacında...
En çok da kanıma dokunan,
Anadolu evlatlarından müteşekkil Türk Ordusu'na;
darbe, yargılama ve idam sürecinde gösterdikleri
yaranma,
terfi etme umutları nedeniyle gösterdikleri üstün gayret nedeniyle Amerika tarafından;
"Bizim çocuklar görevini başarı ile yerine getirmiştir!"
Denilerek taltif edilmesidir!
Resme dikkatli bakınız soldaki kişi nasıl da sırıtıyor? Ya sağdakinin lâkayd duruşu? Ne acı...
Evet, ne acı değil mi? Düşmanın "aferin" demesinden mutlu olma bedbahtlığı...
Bugün de denilmiyor mu;
"Avrupa bize aferin diyecek!"
Durum aynı, sadece kişiler farklı...
Onun son sözlerine bakalım:
“Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda devletim ve milletime ebedi saadetler dilerim. Bu anda karımı ve çocuklarımı şefkatle anıyorum..."
Eşi ve çocuklarına da hayatın zehir edileceğini bilmem bilmiş midir?
Biz de seni anıyoruz, mekânın Cennet olsun.
Abdullah Gülay