Deprem bölgesi olan
Kahramanmaraş,
Hatay ve
İskenderun’a giderken,
Yolda geçenleri,
Dün
Sizlere anlatmaya çalıştım…
İnsanların
Acı ve
Korkuyu gözlerinde görmüştüm…
Çocuklar,
Bu travma ile
Ömür boyu yaşayarak,
Hayatını idame ettirecekler…
Eğer
Hayatta kalmışsa
Ebeveynleri,
Psikiyatri doktorlarında
Onları tedavi ettirmeye çalışacaklar…
Ömür boyu unutamayacakları
Anıları,
Her zaman hatırlayacaklar…
Okulundaki arkadaşının
Anne, baba
Ve
Bütün akrabalarının cesetlerinin
Nasıl çıkarıldığına,
Tanıklık etmiş olacak…
Canından
Çok sevdiği öğretmeninin,
Bir daha onu,
Görmeye gelmeyeceğini
Anlamaya çalışacak…
Sürekli
Beraber oyun oynadığı abisinin
“Nereye gittiğini”
Annesine sorduğunda,
Annesinin gözlerinden yaş gelerek,
“Cennete” demesine,
Bir anlam vermeye çalışacak…
Annesine,
“Anneciğim,
Bizde abimin yanına
Cennete gidelim mi?” diye, soracak…
…
Türk Milleti
Böyle bir acı yaşarken,
Tek yumruk ve
Bir olmamız gerekirken,
Siyasi
Çıkar peşinde olanlar var…
Siyasetin
Çirkin ve
Ayrılıkçı dilini konuşanlar var…
Birbirine
Düşme vakti değil,
Birbirimizi kucaklama vaktidir…
Sönen ocakların
Hepsi bizim…
Hatay ve
İskenderun’a getirdiğimiz
Yardım kolilerini,
Saat 22.00 gibi boşaltabildiğimiz için,
Yorgun ve
Bitap düşmüş şoförlerin
Geri dönüş için
Dinlenmeleri gerekiyordu…
İskenderun’daki Fen Bil okulunda
Depremzedeler yiyip içip,
Yatarak dinleniyorlardı…
Müdüre Hanım
Leyla Dal Hocanın başkanlığında
Bütün ekip,
Depremzedelere
Hizmet etmeye çalışmaktalar…
Aynı odada
20-30 kişi birlikte yatmakta…
Bu okulda yüzlerce insan
Zengin, fakir,
Makam sahibi, sıradan,
Sosyetik
Ve
Köylü olmasına aldırmadan
Aynı yerde
Beraber yiyip, içip, yatmaktalar…
Yerlere serilen
Sünger yataklarda,
Üzerine alınan battaniyeyi örtüp,
Yatıp dinlenmekteler…
Un çorbası
Ve
Makarnadan oluşan menüyü
Yiyenler,
Bir yere kıvrılıp yatmakta…
Bir ara
Türk Milletinin evlatlarının
Çanakkale’de,
Şekersiz hoşaf
Ve
Peksimetten oluşan menüsü
Aklıma geldiğinde,
Halimize
Şükretmemiz gerektiğini düşündüm…
Yemek yerken
Bir anda sarsılmaya başladık…
Öyle korktum ki,
Anlatmaya çalışsam, anlamazsınız…
İki şoför ve ben,
Hızlıca dışarıya doğru koşmuşuz…
Bizim yabancı olduğumuzu bilen herkes,
“Telaşlanmamamızı,
Bunun
Artçı bir deprem olduğunu”
Bize, söylüyorlardı…
O zaman anladım ki,
“Coğrafya kaderdir” sözü, ne kadar doğru…
Bizim çok korkmamızı,
Onlar
Normal karşılıyorlardı…
İki şoför ve
Ben,
Bizim için serilen yatak
Ve
Yorganları üzerimize çekip uykuya daldık…
Gece yarısı
Aslan kükremesi ile uyandım…
İki metre ilerde birinin
Horlamasını,
Meğer
Aslan kükremesi sanmışım…
Başka birinin
Sesli bir şekilde
Gaz çıkarmasını duyduğumda
“Normal” diye düşünmüşüm…
Gece yarısı olduğu halde
Hiç olmadığı kadar
Çocukların bir arada olduğu burada,
Sesli bir şekilde
Oyun oynamalarından
Uyunmadığını,
Çocuklara diyemiyorsunuz…
Bir tarafta
Bebeğini emziren anneler,
Diğer tarafta
Uykusunda konuşanlar, vardı…
Burası
Anaokulu olduğu için
Alafranga tuvaletler,
Onlara göre yapılmış, normalden çok küçüktüler…
110 kiloluk biri olarak
Bu tuvaletlerde yaparken,
Bir gülme krizine tutulmuş oldum…
Kendi halime
Kahkahalarla gülüyordum…
Bu duygularla
Deprem günlüğüme yarın devam edeceğim…
11.02.2023
Rahman AYHAN
Gazeteci-Araştırmacı Yazar