Sıfır
312 ile başlayan
Kod nolu
Sabit telefonla aranmış,
“Alo buyurun” demişim…
“Rahman Ayhan’la görüşecektim”
“Evet benim” deyince,
“Rahman Bey,
Külliyeden arıyoruz,
Sayın Cumhurbaşkanımız
Yarın saat 14.00’te
Sizi kabul edecekler” dedi…
“Gidin yaaaaa,
Benimle dalga geçmeyin,
Sayın Cumhurbaşkanının benimle
Ne işi olur?
Dalga geçecek
Başka birini bulun” dedim…
“Rahman Bey,
Sizinle dalga geçmiyoruz
İsterseniz
Sizi arayan bu numarayı
Sizde arayın,
Dalga geçip, geçmediğimizi,
Öğrenin” deyince,
“Ulan hıyar,
Sizin gibi şarlatanlar
Sürekli
Birilerini arayıp,
Hesabındaki paralara konuyor
Ama
Emekli olduğum için
Benim hesabımda para yok…
Başka birini
Dolandırmaya çalışın,
Benden bir şey kesinlikle çıkmaz…”
“Rahman Bey,
Siz bu numarayı ararsanız,
Doğru söylediğimi anlarsınız” deyince,
O numarayı aramış
Ve
Doğru olduğunu anlayınca
Aldı beni vıy vıylar…
Sayın Cumhurbaşkanını
Bazı makalelerimde eleştirip,
Bazı zaman
Tehdit edildiğim oldu…
Yanına çağırıp,
“Atın bunu içeri mi diyecek?”
Veya
Yanına gittiğimde,
Bu yazılarımdan dolayı
Bana
Bağırıp, çağıracak mı?
“Sen kim oluyorsun da
Beni eleştiriyorsun mu?” diyecek…
Hayır
Onları söylerde
Beni çok kızdırırsa,
Trabzonluluğum kabarır da
“Ne yani yapmadınız mı?” diye,
Ona söyleyebilirim…
Bunları düşünürken
Yarın için
Ankara’ya uçak bileti aldım…
Ertesi gün
Ak Sarayda karşılanarak
Hemen
Bekleme salonuna alındım…
Burada öyle lüks,
Şatafat var ki,
Sarayın harcamaları
Nereye gidiyor, bizzat şahit oldum…
Yaklaşık
Yarım saat sonra
“Rahman Bey
Sayın Cumhurbaşkanı
Sizi ağırlayacak” dediler
Ve
Eski kralların,
Padişahların elçileri kabul ettiği
Koltukları
Altın sırmalı,
Özel bir odaya girdim…
Sayın Cumhurbaşkanı
Masada oturuyordu
Ve
“Hoş geldin” dedi bana,
“Hoş bulduk
Sayın Cumhurbaşkanım” dediğimde,
“Sen
Makalelerinde
Sürekli olumsuz olayları
Gündeme getiriyorsun…
Hâlbuki
Uzaya gitmeye başladık,
Tankımızı,
Uçağımızı yapmaya başladık…
Yollar,
Köprüler,
Tüneller yaparak,
Sürekli hizmete açıyoruz…
Bunları
Niye yazmıyorsun?” dediğinde,
“Sayın Cumhurbaşkanım,
Emeklilerin
Bu durumu nedir?
Aldığı maaş kirasına bile yetmiyor…
Asgari ücretliyi,
Açlığa mahkûm etmediniz mi?
Hani
Yokluğu bitirecek,
Yoksulu sevindirecektiniz…
Hak, haklıya verilecek, 
Hukuk, herkese eşit olacak,
Adaletin terazisi
Gram şaşmayacaktı…
Makamlara ise
Hak edenler atanacak,
Bizdendir diye,
Kimseye ayrımcılık yapılmayacaktı…
Sizin 
Vadettiğiniz Türkiye ile
Şimdiki Türkiye arasında dağlar var…
Doğru
Uzaya gidiyoruz
Ama
Millet aç” diye,
Sayın Cumhurbaşkanına söyledim…
Tam o esnada
İçeriye giren hizmetli
“Efendim ne içersiniz?” diye sorunca,
Sayın Cumhurbaşkanı
“Bana her zamankinden” dedi,
Ben ise
“Bana bir çay” diye mırıldandım…
Sayın Cumhurbaşkanı
“Rahman Bey’e de
Benim 
İçeceğimden getirin” deyince,
Boynumu bükerek kafa salladım…
Biraz sonra
Ayrana benzeyen
Bir içecek gelince,
Yudum yudum içmiştim onu…
Tekrardan 
Sayın Cumhurbaşkanı 
Bana dönerek,
“Heeee,
En son millet aç mı diyordun?” deyince,
“ Eeeee,
Şeyyyyyyyyy
Millet aç derken,
Almanları kastediyorum,
Almanlar bizi kıskanıyor…
Hatta
Tek Almanlar değil
Bütün dünya bizi kıskanıyor…
Türkiye’de
Yasaklar ve yoksulluk
Geride kaldı…
Uzaya gidiyoruz,
Yerli araba TOGG’ u da yapınca,
Her şeyi üretir olduk…
Gabar’ da petrol çıkarıyor,
Karadeniz’de
Her kayadan doğalgaz fışkırmakta…
Türk Halkı
Halinden çok memnun
Rahat geçiniyor,
Yediği önünde, yemediği arkasında…
Mülteciler
İyi ki
Bizim ülkemize gelerek,
Bize misafir olmuşlar…
Bizim ülkemize
Ayrıcalık ve
Renk katıyorlar”
Daha da anlatıyordum ki
Sayın Cumhurbaşkanı
“Aferin,
İşte bana böyle gel…
Bundan sonra
Makalelerinde bunları yazarsın” dedi 
Ve 
Bir hizmetli
Beni dışarıya çıkarmıştı…

Benim aklımdan geçenler ne idi,
Ben ne demiştim,
Tam çıkarken
İçecek getiren hizmetliye
“Ulan
Bana ne içirdin,
Onun içinde ne vardı?”
“Efendim,
Manda yoğurdu,
At sütü ve
Başka bir sürü karışımdan olan
Ömrü 50 yıl uzatan
Tek bizim bildiğimiz sırlı
Bir içecektir o…
Onu içen
Çok az kişiden birisiniz” deyince,
Ancak anladım ki,
O sırlı içeceği içince
Oradan
Burası öyle görünüyor…
“Biraz ondan ver de,
Arada
Bende içip,
Dünyaya tozpembe bakayım” deyince,
“olmaz”,
“Nasıl olmaz, azıcık”
“Olmazzzzzzzz”
“Ver lan ver diyrim sanaaaaa”
“Ula ula kalk
Gene kâbuslar görmeye başladın” diye,
Hanım beni uyandırıyordu…
Meğer
Yine rüya görüyormuşum…
Neyse
Cevat Hocaya gidip
Teferruatlı
Okunmam gerekiyor…
Bu arada
Cevat Hocanın büyük kızı
06 Eylül Cuma günü
Akşam saat 20.00’de
Trabzon Üniversitesinin arkasındaki
Remzi Garden 
Düğün salonunda evleniyor…
Cevat Hoca ve 
El verdiği yardımcıları,
Düğüne gelen 
Herkesi,
Bedava okuyacakmış,
Herkese ben duyurayım…

02.09.2024
Rahman AYHAN
Gazeteci-Araştırmacı Yazar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber