”Atalarımızın ne de güzel sözleri vardır değilmi?
Her olayı bastıracak çok fazla söze de gerek kalmayacak güzel klişeleşmiş sözler. Bizlerde bunları zaman, zaman kullanırız. Bunların detaylarına girmeyeceğim.
Ancak günlük gelişen olaylarla örtüştüğü için “EDEP YA HU” deyiminin üzerinde durmaya çalışacağım.
Edep ya hu deyiminin manası ahlaka uygun davranmamak. Yanlışlarından utanmamak. Bir diğer anlamı da Kuldan utanmıyorsan Allah’tan utan bari anlamına gelmektedir.
“Edep ya hu” günümüzde bir uyarı deyimi olarak da kullanılmaktadır.
Bu ülkede özgürlük yok demokrasi yok diyoruz da özgürlük veya demokrasi dediğiniz olgular nereye kadar insan hayatına yön verebilir, bu da tartışılacak ayrı bir konudur.
Acaba bir insanın kimliğine veya yapmış olduğu işine hakarat etmek karşı tarafın özgürlük alanına mı girer veya bu hakareti yapan çok mu demokrat olur bunu da düşünmek lazım.
Şahsım, herkesin özgürlük alanının edebi çerçeve içerisinde sınırsız olduğunun bilincinde olmasından yanadır. Çünkü siz birisinin değer verdiği bir şeye küfreder veya hakaret ederseniz o da sizin değer verdiğiniz bir şeye küfreder veya hakaret eder.
Hepimizin malumu basına yansıyanı kadarı ile Sezen Aksu’nun tüm insanlığın atası olan Hz. Âdem Peygamberimize ve Hz. Havva Annemize yapmış olduğu hakaret dolu sözleri ve bu sözleri şarkı haline getirmesi.
Bu sözleri şarkı haline getirmesi demek daha uzun yıllar sonra da bu sözlerin bir şarkı olarak söyleneceği anlamına gelmektedir. Siz yasaklasanız da o kelimeleri beyinlerden silmeniz mümkün değil.
Güya topluma mal olmuş bir sanatçının böylesine önemli İmani ve İtikadi bir konu da böyle bir yanlışa düşmesi, içindeki kin’i kusma hevesliliğinden gelmektedir. Böylece Sezen Aksu’nun içindeki küçük çocuğu da görmüş olduk.
Bu mu özgürlük? Dünya üzerinde 2 milyara yakın müslüman toplum’un değerlerine küfretmek öylemi?
Her kesimden insanı eleştirebilirsiniz. Ancak Peygamberler istisna. Çünkü Peygamberler Allah tarafından bizlere gönderilmiş özel elçilerdir. Onlar asla yanlış yapmazlar. Yapmamışlardır. Yapmalarına Allah müsaade etmemiştir.
İkinci bir mesele de daha yeni ortaya çıktı gazeteci Sedef Kabaş’ın Sayın Cumhurbaşkan’ımızı hedef alarak söylemiş olduğu sözler. Yani yenilir yutulur cinsten değil. Hadi duymamazlıktan gelelim denecek cinsten değil. Böyle bir zihniyeti anlamak da mümkün değil.
Bu cenahta olan kişiler her fırsatta “seviye” diyorlar. Seviye şu an yerlerde sürünüyor. Siz şimdi böyle söylerseniz, yarın sizin desteklediğiniz kişi o makama çıkarsa bu sefer sizin karşınızda ki size sizin söylediğiniz söylemlerle hakaret eder.
Bu tür söylemler toplumu germektedir. Toplumu taraf olmaya zorlamaktadır. Bunlar çok yanlıştır. Özgürlük bu değildir. Demokrasi hiç değildir.
Her istediğin sözü her istediğin yerde söylemek de özgürlük değildir. Özgürlük dediğiniz olgunun esasında altında “Edep” yatar. Edepsiz söylenen her söz veya yapılan her fiil yanlıştır asla özgürlük veya demokrasi ile bağdaşmaz.
Toplumun önde gelenleri eğer, edebe riayet etselerdi şu an çok farklı bir konumda olunurdu. Şunu öğrenmemiz lazım. Bir şeyi eleştirecek olduğumuz zaman dahi edebi elden bırakmayalım.
Ve son sözüm bu makamlara talip olanlaradır. Eğer sana da aynı hakaretlerin yapılmasını istemiyorsan, şimdiden bu hakaretleri yapanları kınamalısın, uyarmalısın.
“Doğru olmayan bir şey gördüğünüz de veya işittiğinizde insanların heybeti hakkı söylemekten sizi alıkoymasın” Hads-i Şerif