EĞİTİM-SEN ŞUBE BAŞKANI ENGİN NUR'UN MESAJI

Yeni eğitim öğretim yılı aynı zamanda yeni bir bakanla açılmaktadır. Her ne kadar Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, göreve geldiği günlerdeki açıklamalarıyla toplumun farklı kesimlerinin dikkatini çekmişse de, eğitim alanında yıllardır izlenen politikalarda köklü bir değişikliğe gidilmeyeceği artık açıkça görülüyor. 

Kamuda ve eğitimde siyasi ve idari kararlarla hayata geçirilen hukuksuzluklar, açığa almalar, sendikal faaliyetler nedeniyle yaşanan sürgünler, bilime meydan okuyan yeni müfredat, öğrencilerin yarış atı gibi sınavdan sınava koşturması, öğretmenlerin mülakat sınavı ile sözleşmeli istihdam edilerek güvencesiz çalışmaya mahkûm edilmesi gibi sorunlar, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleşmesini beraberinde getiriyor. Eğitim emekçilerinin haklarını geliştirebilmenin, çocuklarımızın ve öğrencilerimizin nitelikli bir eğitime ulaşabilmesini sağlamanın yolu bugüne kadar izlenen eğitim politikalarından ciddi bir kopuşu gerektirmektedir. Kaygımız, bu karanlık tablonun daha da derinleşeceğidir. Eğitim sisteminin içine itildiği karanlıktan çıkmasının tek yolu, eğitimde ve toplumsal yaşamda demokratik bir siyasi iklimin sağlanması ve eğitimin kamusal, parasız, bilimsel, laik, nitelikli hale getirilmesinden geçmektedir. Bizler eğitim ve bilim emekçileri olarak, ne öğrencilerimizin ne velilerimizin ne de eğitim emekçilerinin bu karanlık tabloya mahkum olmadığının bilinmesini istiyoruz. Bu eğitim öğretim yılında da emeğimiz, haklarımız ve öğrencilerimiz için tüm örgütlü gücümüzle sorunlarımızı ve taleplerimizi gür sesle dile getireceğimizin bilinmesini istiyoruz. Bu ağır tablonun yükünü sırtlamayı değil, öğrencilerimiz ve velilerimizle birlikte haklarımız için mücadele edeceğimizi, asla ama asla bu tablonun altında ezilmemek için kararlı olduğumuzu belirtiyoruz. Çünkü bir öğretmenin dünyayı değiştirebileceğini çok iyi biliyoruz!

Eğitim sisteminde yıllardır yaşanan ve katlanarak artan sorunlar, MEB’in yayımladığı örgün eğitim istatistiklerine çeşitli yönleriyle yansımış bulunmaktadır. Açıklanan resmi veriler, eğitimin içler acısı durumunu gözler önüne sermekte, MEB’in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir amacının olmadığı görülmektedir. 

Okulların eğitim kurumu olmaktan adım adım uzaklaştırıldığı, öğrencilerin yarış atı gibi sınavdan sınava koşturulduğu, öğretmenlerin mülakat sınavı ile sözleşmeli istihdam edilerek esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı, siyasal kadrolaşmanın arttığı, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleştiği bir eğitim sisteminin ülkemize ve çocuklarımıza olumlu bir katkı yapması mümkün değildir. 

Eğitimde siyasal kadrolaşma uygulamalarının yukarıdan aşağıya doğru organize bir şekilde gerçekleştirilmesi, okullarda yaşanan şiddetin artması, eğitim emekçilerine yönelik çeşitli saldırı ve tehditlerin sürmesi gibi uygulamalar, tıpkı ülke genelinde olduğu gibi, okullarımızın ve üniversitelerin fiilen kışla haline getirilmesine neden olmuştur. 

Okul öncesi eğitimden başlayarak eğitim yatırımlarına, ders kitaplarının hazırlanmasından eğitim yöneticilerinin belirlenmesine, sınıf mevcutlarından eğitimin laik, bilimsel ilkeler doğrultusunda verilmesine kadar her alanda eğitimin demokratik ve kamusal yönünün geliştirilmesine özen gösterilmelidir. Derslik, okul, öğretmen açıklarından eğitimin genel bütçe içindeki payına kadar, eğitimin hemen her alanında köklü bir değişime gereksinim vardır. 
Kamusal, parasız, demokratik, nitelikli, bilimsel eğitimin önündeki engellerin kaldırılması için somut adımlar atılmalı, eğitimde ticarileştirmesi-paralı hale gelmesi ve eğitimi dinselleştirme adımlarına derhal son verilmelidir. Her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, okul öncesinden üniversiteye kadar bilimin değil, dini inanç sömürüsünün referans alındığı bir eğitim sisteminde eğitim ve bilim emekçilerinin, öğrenci ve velilerle birlikte kamusal, bilimsel, demokratik, laik eğitim hakkı için mücadelemizi arttırarak sürdüreceğimiz bilinmelidir. 

Son olarak, Milli Eğitim Bakanlığı kurum açma, kapatma ve ad verme yönetmeliğinde 10 Eylül 2018 tarihinde yaptığı değişiklikle çok programlı Anadolu Liseleri, mesleki teknik eğitim merkezleri ve mesleki eğitim merkezlerinde karma eğitim yapılır bölümü çıkarılarak milli eğitim temel kanununa aykırı olarak karma eğitimin kaldırılmasına yönelik adım atmıştır. Anayasanın 42.maddesine açıkça aykırı olan bu girişimi kabul edilmesi mümkün değildir. Karma eğitim ile ilgili tartışmalar planlı bir şekilde sürdürülmekte ve karma eğitimin zararlı olduğuna dair akıl ve bilim dışı düşünceler yaygınlaştırılmaktadır. Yaşamın kendi doğallığı, toplumsal iş bölümü ve evrensel çocuk hakları ile eğitim bilimi dikkate alındığında karma eğitimden vazgeçmek akıl dışıdır. Bu girişimi asla kabul etmiyoruz.

Yukarıdaki taleplerimizin acil olarak gerçekleşmesini istiyoruz. Aksi halde Sayın Mili Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un dediği gibi "Başka bir bilim ve teknoloji var dünyada. Bizim kıyameti koparmamız lazım eğitimde. "Bir şey yapmak lazım"ın ötesinde kıyameti koparmamız lazım" sözünün Eğitim-sen olarak  gereğini yapacağımızı bütün ülke kamuoyuna duyuruyoruz.
Bu düşüncelerimiz doğrultusunda 2018-2019 Eğitim Öğretim yılını tüm eğitim emekçilerine ,öğrencilerimize ,velilerimize ve tüm ülkemize başarılar getirmesini diliyoruz.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber