Şahsım, Diyanet İşleri Başkanının da seçimle göreve gelmesinden yanayım. Seçim derken siyasi değil. Bu kurumun kendi arasında yapacak olduğu bir seçimden bahsediyorum.
O zaman korku ve kaygı olmaz. Doğruları (Ayet ve Hadisleri) Dosdoğru olarak söyleriz.
Ne başkanlar geldi geçti korku ve kaygı yüzünden doğruları söyleyemedi.
Yukarıdaki Ayet-i Celile’nin Peygamberimiz SAV ‘i ihtiyarlattığına dair birçok Hadisi Şerif bulunmaktadır.
Bu yönden Ayetin önemi büyük.
Bütün ayetlerin çok önemlidir. Ama konumuzla ilgili olduğundan bu ayet üzerinden bazı değerlendirmeler yapacağız.
Yıllardan beri Camilere gideriz, akşam namazlarından sonra veya öğlen namazlarından önce özellikle Cuma günleri vaizler vaaz yapar bizlerde dinleriz.
Özellikle de toplumun eksikleri anlatılır.
Ancak vaizleri dinlerken hep merak ederdim. Hoca efendi ne diyor;
İçki haramdır, zina haramdır yaklaşmayın, faiz haramdır, kumar haramdır, milli piyango haramdır buna benzer daha birçok şeyi sıralar. Cemaate bunları yapmamaları
Hususunda uyarılarda bulunurlar.
Bendenizde şöyle düşünürdüm.
Ya, bu dedikleriniz güzelde bu camiye gelen bunları zaten yapmıyordur.
Esasta bu vaazlarınızı toplumun birçoğunu esir almış TV’lerde söylenmesi hususunda bir çalışma yapın.
Sabah kalkıyorsunuz her kanalda bir hoca.
Yanlarında sarışın bir bayan. İzleyicilerin hepsi bayan, bir de yemek tarif eden bir kişi. (Bu konsepte olmayanları tenzih ederiz.)
Yaptıkları İslami bir program. İslam’la alakası yok.
Orada Allah’ın emirleri anlatılsa bir mesaj verilse, amenna.
Böyle bir mesaj yok. Dolayısı ile programlardan alınacak bir ders de yok.
İşte 24.04.2020 tarihinde Allah’a şükürler olsun ki bir İnsan evladı çıktı. Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Prf. Dr. Ali Erbaş Hoca Efendi tüm dünyaya Allah İndinde tek dinin İslam olduğunu haykırdı. Allah Razı olsun.
Hem de öyle haykırdı ki. Toprağın altına gizlenmiş solucanların kulakları açıldı.
Dedeler ki ne oluyor yahu.
Yeni bir din mi geldi.
Evet, Dinini yaşamasan bindörtyüzyıl önce gelen dininin gereklerini yapmasan, böyle şoke olursun.
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” her şeyde ölçüde, tartıda, adaletli, olmada, komşuluk ilişkilerinde, zekâtta, vergi vermede, vatandaşlık görevlerinde, eş olmada, baba olmada,daha birçok şeyde birde vazife almış olduğun işte de dosdoğru ol.
Sayın Başkan bunu yapmış ve doğruları söylemiştir.
Tepki almıştır. Nereden ve kimlerden tepki aldığı da bellidir.
Diyanet İşleri Başkanının doğruyu söylediğinin teyidi tepkiyi verenlerin hangi kesimi temsil ettiğine bakıldığında anlaşılır.
Evet; sigara çağımızın hastalığı, bu konuya nokta kondu “sigara haramdır”.
Arkadaşlar bırakalı, bırakalım, bırakalım. Bunu yapabiliriz.
En önemlisi ise devleti yönetenlere verilen mesaj.
Sayın Erbaş Konuşmasında devleti yönetenlere de mesaj verdi.
“Zira ırkı, dini, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun insanın koruma altında tutulması zaruri olan beş hakkı vardır: İlmihal kitaplarında buna zarûrât-i hamse denir: Canını korumak, aklını korumak, dinini korumak, malını korumak, neslini korumak.”
“İnsanın bu beş hakkını korumak farz, bunlara zarar veren her şey de haram kılınmıştır.”
“İslam neyi haram kıldıysa onda kötülük ve insana zarar, helal kıldığı şeylerde de temizlik ve insana fayda vardır.”
“Ey insanlar! İslam sarhoşluk verici ve uyuşturucu maddelerin içilmesini haram kılıyor. Çünkü her yıl yüzbinlerce insan bu yüzden hastalanıp, ölüyor. Yüzbinlerce insanın aklı zarar görerek sarhoşluk halinde ve uyuşturucu aldığı esnada, cinayetler işliyor, kazalar yapıyor. Geliniz sarhoşluk verici ve uyuşturucu maddelerle topyekûn mücadele edelim,
Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği, Eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti. Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir, bunun hikmeti. Yılda yüzbinlerce insan gayri meşru ve nikahsız hayatın islamî literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu Hiv virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim.”
Allah’ın haram kıldığını, kendini toplumun önüne koyarak aydın olduklarını iddia edenlerden bazıları bu hutbeyi bakın nasıl yorumladı.
“İnsanlığın bir kesimini nefretle aşağılayıp, kitlelere hedef gösterdiği, konuşmayı şaşkınlıkla izledik”
Aslında bu cümleyi sarf edenlerin İslam’a ne kadar uzak olduklarının bir ifadesidir.
Ha! Şu denilse idi daha uygun olurdu. Bunlar birer hastalıktır. Bunlarla mücadele etmemiz gerekir. Toplumda ıslah metodu vardır. İnsanları ıslah etmek de devletin bir görevidir.
Hani dedik ya. “Aklın korunması, neslin korunması”. Olaylara bu malum kişiler hiç çözüm açısından bakmamaktadırlar.
Bundan dolayı Sayın Diyanet İşleri Başkanımızı imzalanan “İstanbul Sözleşmesi” ne rağmen böyle bir tebliği yaptığından dolayı kutluyor ve devamının gelmesini bekliyorum.
Allah yar ve yardımcımız olsun.