Ülkemizin 10 ilinde yaşanan Depremin yankıları, etkileri, kurtarma ve yardım mücadelesi tüm ülke genelinde duyarlı ve güzel yürekli insanımızın azmi ve devletimizin olağanüstü gayreti ile sürmektedir.
Ben şahsen, duyarlı ve yardım sever insanların katkılarını, deprem zedelere ulaştırmak için Depremin merkez üstü olan Kahramanmaraş’a gidip, anı, duyguyu, acıyı ve verilen insan üstü mücadeleyi yerinde görüp yaşadım.
Pek tabiki sıkıntılar, organizasyon bozuklukları var ve olacaktırda, neden? takdir edersiniz ki, depremin etki alanı oldukça büyük, yıkılan yapı adedi çok fazla ve etkilenen kişi sayısı 13,5 milyon kişi olarak bilinmektedir.
Şahsen ben, getirdiğim kuru gıdadan oluşan yardım malzemelerini, devletin organize ettiği, Kahramanmaraş Kavaklı Organize Sanayi Bölgesi 7. Cadde adresindeki, MATESA deposunda koordinasyon masasına uğrayarak, teslim ettim.
Bu organizasyonun başında bulunan şahıs ilçe kaymakamıydı ve diğer yardımcıları, daire başkan yardımcısı, belediye başkan yardımcısı, müdür, müdür yardımcıları, çeşitli bölgelerden gelen korucular, askerler, Afad ve kızılay yetkilileri, kısaca kimse makamına ve mevkisine bakmaksızın var gücü ile çalışıyor.
Teslimatımı yaptıktan sonra, şehir merkezine geçerek burada gördüklerimden elde ettiğim izlenimlerimi dilim döndüğünce sizlere aktarmaya çalışacağım.
Merkeze doğru ilerlerken merkez dışında kalan binalarda, çok hasar olmadığını, oranlarsak, on binadan birinin enkaz, birinin etkilenmiş, diğerlerininse sağlam olduğunu gözlemledim.
Şehir merkezine vardığımdaysa durum değişti örneğin, Trabzon Bulvarı, Azerbaycan Bulvarı ve benzeri cadde ve alanlarda bu kez 10 binadan beşi enkaz, üçü etkilenmiş ve ikisinin sağlam olduğunu gözlemledim. Kısaca Kahramanmaraş şehir merkezini, çok acı bir halde, yok olmuş gördüm.
Belliki mağdur olmuş insanların senin gözüne, eline bakması daha acı bir durum ortaya çıkarmaktadır. Belki bu insanların büyük bir çoğunluğunun hiç bir şeye ihtiyacı yoktu fakat, bu durum karşısında maalesef her şeye muhtaç durumundalar.
Yaşlı bir kadının, gözümün içine bakarak su su su diye üç kez tekrarlaması, benim için gerçekten dayanılacak bir durum değildi, çok şükür ki aracımda su vardı, bu kadın o kadarda mütevazi ki, kedisine fazla miktarda su verdiğim halde, yok tamam, bunlar bana yeter, başkalarınada lazım demesi başka bir iç acıtan durumdu benim için.
Enkazların başında, o soğuklarda bıkmadan usanmadan, bir umut diye bekleyen insanlardan, çektikleri çileli anlardan, ortamlardan bahsetmeyeceğim size, bu ve benzeri görüntüleri fazlasıyla TV lerde görüyor ve izliyoruz.
Çok az sayıda açık olan fırınların önünde ekmek kuyruğu oluşturan ve market önlerinde alış veriş için sıra bekleyen yüzlerce insanı görmek, gerçekten yürek burkan bir durum, üstelik istediklerini olabildiklerini kesinlikle zannetmiyorum, alabilseler bile, dilediklerini diledikleri kadar alabildiklerini hiç zannetmiyorum.
Bazı insan üstü durumlardan da bahsetmek istiyorum. Bölgeye gelen araç yoğunluğu izdiham şeklinde trafik oluşturmaktadır ancak, bu araç yoğunluğunu büyük oranda insani yardım araçları oluşturuyor, yani tabiri caizse, bin araçtan dokuzyüz doksanı yardım aracı diyebilirim, bu organizasyonu normal şartlarda sağlamak için insan üstü bir güce sahip olmak gerek diye düşündüm.
Bölgeye has mevsim şartları nedeniyle, deprem bölgesine ulaşımda, kar, tipi, ayaz, soğuk ve buzlanma nedenleriyle, yollarda kayıp yoldan çıkan, kaza yapan treylerler, otomobiller olsun çok büyük sıkıntılar, kuyruklar ve maddi manevi durumlar ortaya çıkarmaktadır.
Ayrıca, benim uğradım Kordinasyon masasında sayabildiğim sadece 30 çalışan gördüm ancak, o masaya bağlı 500 çalışan olduğu bilgisini, masa sorumlusu kaymakam beyden öğrendim ve uykusuz, yorgun ama inançla olağanüstü gayret sarfettiklerini öğrendim.
Halkında artık deprem çadırlarına sığındığını konuştuğum deprem zedelerden öğrendim. Bu alanlara devlet elinin artık güçlü uzandığını, her taraftan buraya yağan yardımların, mağdurlara ihtiyaçlarına ve taleplerine göre dağıtılmaya başlandığını deprem zedelerden öğrendim.
Fakat, olumlu durumlara rağmen, olumsuz durumlarda yok değil, kadın, çoluk çocuk, yaşlı genç demeden araç içlerinde yatan yabancı uyruklu ve yerli insanlarında hayli fazla olduğunu gözlemledim. Bu insanların, beslenme, temizlenme ve tuvalet ihtiyaçlarını insan üstü gayretlerle gidermeye çalıştıklarını gördüm.
Burada bekleşen insanlar ve çalışan görevliler, hava şartlarına karşıda olağanüstü direnç ve gayret sarfetmektedirler, çünkü Gece saat 03:30’da varmış olduğum Kahramanmaraş Şehir merkezinde hava sıcaklığının -5° olduğunu gördüm ve böyle bir soğuğa aldırmadan, çalışan ve bir umut diye bekleyen insanların bu olağanüstü inanç ve direnme mücadeleleri, normal şartlarda bir insanın dayanabileceği bir durum değildi.
Yukarıda anlattıklarım sadece bir şehrimize yani Kahramanmaraş’a ait gözlemlerimi içermektedir.
Şöyle bir düşündüğümüzde, Kahramanmaraş gibi dokuz tane daha ilimiz var, yani benim incelemeye çalıştığım alanın aynısından ülkemizde dokuz tane daha var ve bu bilanço ve acıyı benimseyip, idrak edip buna üzülmemek elde değil.
Allah cc göçük altında kalan vatandaşlarımıza dayanma gücü versin, Rabbim onları kurtarmak için canla başla çalışan görevlilere güç kuvvet versin, Rabbim ölenlere gani gani rahmet eylesin, Rabbim yaralılara Şafi ismiyle şifa versin inşallah. Allah’ım sen milletimize ve deprem zedelere dayanma gücü ver. Amin.
Hep merak ettiğim ve görmek bu haliyle yani, depremle yerle bir olmuş haliyle nasip olan, Trabzon bulvarı’nda enkaz halindeki molozların, binaların bir çoğunun başında insan yok, bazlarının başında ise bekleyen insanlar yaktıkları ateşte ısınan gruplar görmek mümkün, bu insanların enkaz altındaki akraba, eş dost ve tanıdıklarını beklediğini anlamak çok zor olmasa gerek.
Başında insan olmayan bir enkazın yanında bir görevliye, burada bekleyen kimse yok, umarım enkazın altında kimse yok! ondandır diye umut ederek sordum fakat, görevli, bu enkazdan ses alınamadığı için burada kimse yok, ses alınan enkazlara yoğunlaşılıyor ki, canlı insan kurtarabilelim! yoksa bu enkazın altında cenazeler var diye cevap vermesi, insanın kanını donduracak cinstendi.
Artık Maraş’tan ayrılma vaktim gelmişti ve en azından imkanı olanların enkaz durumunda olan şehirlerinden, daha insani ve daha sağlıklı ortamlara kavuşmak için, başka şehirlere gitmek üzere ayrılmak durumunda olduklarını biliyordum.
Bu durumdaki iki aile ile irtibata geçerek, toplam 11 deprem mağduru yolcuyla, onlar adına bir umutla, Trabzon’a doğru gitmek üzere Maraş’tan ayrıldım.
Normal şartlarda bu sayıdaki yolcunun en az 10 valizi olmasına alışık olan biri olarak, bir ufak valiz, ufak tefek üç, beş poşet ile harekete hazır olunca, bu insanların gerçekten her şeylerini enkaz altında bıraktıklarını bir kez daha anımsayıp üzülerek yola çıktım.
Aracımdaki yeni evli bir çifttin bebek beklediklerini, baba adayından on gün içerisinde eşinin doğum yapacağını öğrendim ve bir kız bebek bekledikleri, Maraş’ta şu anda bu bebeğin sağlıklı bir şekilde doğumunu gerçekleştirebilecekleri bir hastahane ortamı olmadığı için, Trabzon’a asker arkadaşına misafir olarak gittiklerini ve bebeklerini Trabzon’da dünyaya getireceklerini öğrendim.
Onlar adına sevindiğimi, yeni doğacak bebeklerinin analı babalı ve sağlı yaşaması dileklerimi kendilerine sunarken, fırsatı kaçırmadan anne baba adayı bu genç çiftimizden başka bir söz alarak kendi adıma çok mutlu oldum.
Trabzon’da dünyaya gelecek olan bebeklerinin nüfus kaydını Trabzon’da yapmalarını, eğer bunu yaparlarsa bebeklerinin doğum yeri Trabzon olacağından, çok mutlu olacağımı kendilerine söyledim ve bu durumun kendi adlarınada, yeni doğacak kızlarının ileriki yaşlarında ve hayatındada ayrı bir anı, hatıra ve önemi olacağını kendilerine söyleyerek meramımı kendilerine ilettim.
Bu deprem mağduru genç çiftimiz, bu konuda beni anladıklarını, anlayışla karşıladıklarını ve dediğim gibi yaparak, yeni doğacak kızlarının nüfus kaydını Trabzon’a yapacaklarını söyleyerek bana söz verdiler.
Bende kızımızın inşallah iyide bir Trabzonspor’lu olacağına inancımı kendilerine ileterek, bu durumdan çok memnun kaldığımı kendilerine belirtip teşekkür ettim.
Ülkemizi derin üzüntüye ve yasa boğan depremin merkez üstü Kahramanmaraş’tan kısaca enkazdan uzakta, Trabzon’da dünyaya merhaba demeye gelmiş minik kızımıza şimdiden hoş geldin diyerek, bu uzun ama çok dersler çıkarmamız gereken, durum analizi ve dramatik yazıma nokta koyuyorum.
(TÜRK MİLLETİ YÜREĞİNİ ORTAYA KOYDU)