Türkiye Ak Parti dönemlerinde yirmi yılı aşkın bir süredir bazı zikzaklar çizerek de olsa önemli gelişmeler kat etmiştir. Bu asla inkâr edilemez.
Ekonomik alanda, sosyal alanda, bürokratik alanda, Hukuk alanında, dış politikada, sanayi alanında v.s
Bu başlıkların içeriklerini ayrı ayrı ele alıp incelersek, yapılmış olan yanlışlardan bir kitap çıkarsa, doğrulardan yüzlerce kitap çıkar.
Denilebilir ki, elbette öyle olacak bu halk kendilerini iş yapsınlar diye iktidar etmiştir. Bütün bu yapılanlar iktidarın asli görevi idi. Asıl olan yanlışları yapmamalıydı.
Hiç yanlış yapmadan bir devleti yönetme iddiası olan ve bunu başarabilecek varsa onun alnından öperim. Bu siyaset biliminin doğasına aykırıdır.
Hepimiz bireysel hayatımızda da ileride pişman olduğumuz pek çok hatalar yapmıyor muyuz?
Şimdi gelelim bugünkü iktidarın en temel hatalarına
Gelir dağılımı konusunda çok başarısız. Yalandan ihdas edilen üst düzey devlet kadrolarına yerleştirilen kimi üst düzey bürokratlara yüksek maaşlar verilirken alt kademelerde canla başla çalışan sıradan memur veya işçilerin aybaşlarını nasıl getirdiklerini hepimiz çok iyi biliyoruz.
Gene çoğu liyakatsiz insanların adalet ilkelerine dahi uyulmadan atanmış olmaları.
Ne yazık ki, bunların hepsi bu günlerde fazlasıyla yaşanmaktadır. Aynı zamanda bu durumu devleti yönetenler görmemekte ve görememektedir.
Devletin ekonomisini yönetmek en başta dirayet ve kararlılık ister. Ekonomiyi yönetenlerin popülizme kaçmamaları oy kaybından korkarak kararlar almamaları çok büyük önem taşır.
Süslü püslü sözlerle halkın oyunu alabilirsiniz fakat bu güzel sözler halkın karnını doyurmaz. Bunların hesabı çok iyi yapılmalıdır.
Geçmiş yönetim alışkanlıklarından kalmış vurdumduymazlıklar insanları çok incitmektedir.
Sayın C.Başkanı Erdoğan’ın seçimler öncesi, her ilde milletvekili büroları olacak ve milletvekilleri zaman zaman oralarda gidip halkın talep ve şikâyetlerini dinleyecekler şeklindeki söz ve vaatleri bir yana dursun, oy verdiğimiz milletvekillerinin telefonlarına bile ulaşamaz olduk.
Milletvekillerimiz ballı maaşlarla ve yüksek bir ayrıcalıkla yaşamak için can atan insanlar olarak algılanmaktadır. Canla başla çalışanlar varsa ki ben pek göremiyorum. Onları tenzih ediyorum.
Bir de aldıkları o yüksek maaşlarla geçinemediklerini ifade edenlere de çok rastladım. Asıl enteresan olan bu vekillerimizin aldıkları paraların yüksek olduğuna muhalefet edene hiç rastlamıyoruz. Kendi maaşlarına zam gelirken hiç birinin gıkı bile çıkmıyor.
Değerli okuyucularım, inanın ki hiç milletvekili olmasa da bu ülke bu kadar yönetilir. Yaptıkları işe bakalım aldıkları paraya bakalım. Yazıktır günahtır.
Makamlar yükseliyor iş azalıyor para artıyor. Makamlar düşüyor iş artıyor para azalıyor. Adalet bunun neresinde bilen varsa söylesin.
Bazı çok özel yetenekler gerektiren statü veya makamlar için bu söylediklerim geçerli değildir. Oralarda hem iş yükü ağır hem mesuliyet ve hem de nitelik gereklidir.
Bunlara örnek olarak, yargı mensuplarını ve sağlık mensuplarını gösterebilirim. Ne var ki, benim sözünü ettiklerim mesela, bir Genel Müdür, bir doktorun iki katı maaş alıyor. Veya bir Milletvekili bir hâkimin iki katı belki daha fazla maaş alıyor. Bunları ne gören var ne de haberi olan var.
Lafı fazla uzatınca okunması zor oluyor. Bu nedenle sözlerimi fazla uzatmak istemiyorum.
Her kademedeki sorumlu ki, en büyük sorumlu da bizleriz aklını başına toplamalıdır. Artık halkımız uyanıyor veya çoğu uyanmıştır.
Duymayanlara ilanen duyurulur.
20.03.2023 M.Sadullah SAĞLAM