TBMM’de 2019 yılı merkezi yönetim bütçe kanun teklifi 13. Madde görüşmelerinde konuşma yapan AK Parti Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu, "LGS Türkiye sıralamasında birinci olan şehrim Trabzon’un kıymetli eğitimci, veli öğrencilerini tebrik ediyor ve bu gururu sizlerle paylaşmak istiyorum" dedi.
Konuşmasında son yıllarda Türkiye'nin esaslı bir saldırı altında kaldığını vurgulayan Ayvazoğlu "Ülkemizin geleceği ile oynanmaya çalışıldı, Terör örgütlerini üstümüze salıp şehirlerimizin orta yerlerine bombalar koydular, havalimanlarımıza saldırdılar, sınırlarımız zorlandı. İç savaş denilen şey Suriye üzerinden ülkemize geçirilmeye çalışıldı. Diplomatik terör, Ekonomik ablukalar. Yetmedi. Darbeye kalkıştılar. Zor bir dönemden geçtik. Canımızı çok yaktılar. Bu vesileyle, vatan uğrunda şehit düşen, hayatlarını kaybeden tüm şehitlerimizi saygıyla yadediyorum, Trabzonumuzun yiğit evladı, 15 yaşını vahşilik ve barbarlık karşısında vatanından yana mülkün sahibine teslim eden Eren Bülbül’ü de bu kürsüden minnet ve şükranla anıyorum” diye konuştu.
“DEAŞ`ı PKK’yı içeride beklemekten vazgeçip önümüze katıp kovaladık”
Terörle mücadelede 40 yıl sonra gerçek anlamda bir zafer elde edildiğini kaydeden Ayvazoğlu "DEAŞ`ı PKK’yı içeride beklemekten vazgeçip önümüze katıp kovaladık. Dünya siyaset tarihinde kaç tane 15 TEMMUZ var ? Yarınlarda bu ülkenin tarihini yazacaklar. Askeri vesayet rejiminin bitişi gibi devlet içerisinde devlet olmuş derin ve paralel yapıların devletten sökülüp atıldığı zaman diye de bu günleri yazacaklar, unutmayın. Gelişmeler ışığında bakıldığında müslüman alemin, bütün mazlum coğrafyanın Türkiye ekseninde konsolide olma ihtimali bir tez olmaktan çıkıp realiteye dönüştü. Hala içeride birilerinin farketmemiş olması bir şeyi değiştirmiyor, gelişmeler bize yeni bir kutbun işaretlerini veriyor. Artık Dünya, küresel güçlerin ‘güçlerinden’ çok sorunlarına tanıklık ediyor. Buna karşılık, Gazze`den Halep`e, Batı Trakya`dan Kudüs`e, Somali, Etiopya, Arakan`a kadar bütün kanayan, problemli coğrafyalarda insanlar kulaklarını Türkiye’den gelecek açıklamalara dikip, gözünüzün içine bakıyorlarsa ; Türkiye artık Türkiye’den çok daha fazlasıdır. Dünyanın bütün 'ötekiler"i Türkiye’nin hamiliğini kabule hazır, onların da adına kurulu Dünya düzenine yüksek sesle itiraz eden tek ülkeyiz. Türkiye aldı başını gidiyor, Yürümüyor koşuyor, Kapı kapı borç dilenen ülkeden borç veren ve yaptığı insanı yardımlarla üç yıl üst üste 'dünyanın en cömert ülkesi' olan, uydunun biri gitmeden diğerinin inşaasına başlayan ve de terörden kurtulmak için kaynağına gidecek kadar gözü kara bir ülkeye geldik artık. Yürümüyor, koşuyoruz. Tam da bu noktada, böyle bir zamanda günlük gündemlere takılı kalıp, ucuz söylemlerle bu yeniden dirilişe fren olmanın vebalini taşımamalı hiç kimse. Çünkü kaygılandığınız durum, iradenizin kılığındaki disiplini resmeder. Başkaldırı da böyledir. Eyleminizin ruhuna biçilen elbise, yönelik olduğu konuya göre özenli bir şıklık ya da maksatlı bir rüküşlük ihtiva eder. Yani siz milletinizin orta değerleri için kaygılanmıyor, ve yine aynı amaç için başkaldırmıyorsanız ideolojik bilincinizin rüküşlük hali meclis kürsüsünden şık bir biçimde teşhir edilmeyi hak eder” diye konuştu.
“Türkiye artık siyasi ve ekonomik anlamda gerçek bir dünya devletidir”
"Yeniden diriliş sürecinde insan gücümüzü, kaynaklarımızı doğru kullanmak, krizlerden ders çıkarmak, daha çok çalışıp, sistemli bir şekilde gelişmek durumundayız" diyen Ayvazoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Geleneksel yöntemleri terketmek, bakış açımızı değiştirmek, zamanı ve imkanları çok özenli kullanmak durumundayız. Türkiye artık siyasi ve ekonomik anlamda gerçek bir dünya devletidir. Ülkenize inanmaya ve yanında durmaya devam edin. En büyük gücümüz birlik ve beraberligimiz olmalı. Kurucu akıl geri döndü. Recep Tayyip Erdoğan devrimini izlemeye devam edin. Artık Türkiye hem içeride hem dışarıda kendi yol haritasını kendisi yazıyor. Hiçbir örgüt ya da ülke, Türkiye’nin bölgeye müdahalesine de direnemiyor. DAEŞ’ten sonra PKK ve PYD’nin de bu kuşaktan tamamen temizlenmesi bütün bölge için zorunluluktur ve Fırat’ın doğusuna müdahale ülkemizin egemenlik hakları ve geleceğiyle doğrudan ilgilidir. Suriye sorunu, Suriye halklarının geleceği ve Türkiye’nin güvenliği adına olumlu bir şekilde çözülmek zorundadır. O halde siz, memlekette terörün belini kırmış, jeopolitik ve jeokültürel dengeleri çarpıştırmadan da DAĞ’dan gelip BAĞ’dakini artık kovamayanların felaketi olmuş bir irade ile aynı kaygıda birleşemezseniz ya dönemin modern masallarına kapılıp gidersiniz, ya da yeni dünya düzeninde adaleti ve ataleti tesis ederek dünya tarihine sahici bir not düşen Recep Tayyip Erdoğan’ı sadece izlersiniz. Korkuları olan ve insani değerleri şeytani kurgularla takas edebilecek zayıflıkta iseniz, değil makamla ölümle dahi korkutamayacağınız bir liderin karşısında en hafif tabirle itibarsızlaşırsınız. Sizin mecaliniz dışarılardan medet ararken tükenir, O’nun gücü ise milletine duyduğu sevda ile bileylenir. Elbette, devlet ve milletlerin çetin günleri vardır ve aslolan da o ki; tam da öyle zamanlarda devlet ve milletin yanında olasınız. Vatan ortak paydasında birleşebilesiniz, en üst değer Vatan diyebilesiniz.”