Değerli Okurlarım;
Türkiye’miz öylesine “Renkli” bir ülke ki gün geçmesin sabahtan bir “Şok” la uyanmayalım.
Tabi dir ki bu durum insanımızın yapısından kaynaklanmaktadır. İnsanımız, heyecanlı, girişken, yeni oluşumlara açık, yapıcı, mazlumun yanında olan, garibi, gurebayı gözetleyen merhamet dolu, Vatan ve Bayrak sevdalısı bir yapıya sahip şükürler olsun.
Bu yapısını da her platformda ön plana çıkarır. Yani nerde bir mazlum varsa biz oradayız. Biz Dün Kore’de idik. Bugün Filistin’deyiz, Arakandayız, Afganistan’dayız. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Hepinizin malumu bir seçim yaşadık. Bu Seçim’in sonuçları Vatana, Millete hayırlı olsun.
Seçimde siyasiler farklı diller kullanır. Kullanılan bu dilleri tasvip etmemekteyiz.
Seçim bitince artık eski barışçıl duruma dönmek lazım.
Bunu en güzel Örneklendirende Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan oldu.
- Artık Seçim bitmiştir. Tüm söylemleri bir tarafa bırakıp. “TÜRKİYE İTTİFAKINI” oluşturmalıyız. Dedi.
Bu aslında çok önemli bir adımdır.
Buna karşılıkta yine Ana Muhalefet partisi Lideri Sayın Kılıçtaroğlu da.
- Türkiye Milli Konularda ittifak yapmak zorundadır. Dedi.
İşte vatandaşın da duymak istediği tam da buydu ki;
Ve hemen ardından şunu ekledi.
“ittifakın önünü tıkayanların kendileri olmadığını söyledi. "İttifak arayışında olanlar yönetenlerdir. Erdoğan gerilimsiz Türkiye istiyor. Gerilimi yaratan kendisidir, sonlandıracak olan da kendisidir" ifadesini kullandı.
Bundan şunu anlıyoruz ki; Hizipçiliğe bir çağrı vardır. Barıştan yana olmadıklarını kendilerine uzanan barışçıl eli kabul etmedikleri ortaya çıkmıştır. Muhalefet bu durumda hiçbir yere varamaz.
Oysaki artık birlik zamanıdır. Bu fırsatı kaçırmamak lazım.
Dün Ankara’nın Çubuk ilçesinde yaşanan olay bazı şeyleri yeniden canlanmasına vesile oldu.
Bu olayda suçlu, suçsuz aramanın yerine yanlış nerde yapıldı. Bu yanlışı nasıl düzeltebiliriz ’in sorusuna cevap bulmak lazım.
Anlaşılan o ki;
Bu Milletin Hassasiyetleri vardır. Bunlara dokunmamak lazım.
Yani bu siyasilerin yanlarında bulunan Danışmanlar ne yapar ben anlamıyorum.
Bir danışman. Partisi nerde ne kadar oy aldı Genel Başkanını burada seveni varımdır? Yokumdur? bunları sorgulamalı ve Başkanını ona göre yönlendirmelidir.
Hiç Şehit Cenazesine gitme. Tam seçim arifesi kalk Ankara Çubuk’ta daha önce 1994 yılın dada yeğenlerini şehit veren bir ailenin şehit cenazesine katıl.
Hem de seçimde Terörün arka bahçesi haline gelmiş HDP işle iş birliği yaptığınızı kendi Milletvekilleriniz göğüslerini gere gere anlatırken (Mehmet Bekaroğlu) Bu durum biraz analize ihtiyacı varmış gibi geliyor.
Acaba burada provokatörler mi vardı. Yoksa Şehit cenazesi başkaları tarafından mı provoke edilmek istendi. Veyahut esas provokatörü kendi içlerinde mi aramamız lazım bunlar hep soru işareti.
Bildiğim bir şey var İç Anadolu’nun insanı yiğittir, merttir yapacak olduğu şeyi haklı ise aleni yapar. Öyle provoke işlerle işi olmaz.
Hani Atalarımızın bir sözü var. “Bir musibet Bin Nasihatten iyidir” CHP’isine o kadar HDP ile kol kola seçime girme dendi dinlemedi. Artık HDP, CHP yi bu tür işlerde kullanacaktır. Bunun en açık örneği bu Çubuk’ta yaşanan olaydır. Uyanık olmamız lazım.
Her ne olursa olsun bu tür eylemleri tasvip etmediğimizi, bir kez daha buradan yazalım.
Türkiye İnsanının bütünlüğe, birliğe ihtiyacı vardır.
Bizim düsturumuz şu olmalıdır. Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Millet, Tek Devlet.
Biz hep birlikte Türkiye olmalıyız. Etnik Kimliğin bir anlamı yoktur.
Nasıl ki Amerika’da yaşayan birisi. Şunu diyebiliyorsa “Ben İtalyan kökenliyim ama Amerikan vatandaşıyım Amerika için çalışırım” .
Bizimde aynı şeyi söyleyebilmemiz lazım.
Ben Kürt’üm, Ben Laz’ım, Ben Çerkez’iz, Ben Gürcü’yüm, Ben şuyum, Ben buyum. Ama her şeyden önce Türkiye vatandaşıyım ve Türkiye için çalışırım. Diyebilmemiz lazım.
Kalın Sağlıcakla, Allaha emanet olun.
Cemal Yıldız