Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlıyor insan... Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretiyor;sevmenin nasıl bir bayram olduğunu yalnızlık... Sızlamayan her organ,elden ayaktan düşmemek, mihnetsiz bir yaşam, değil namerde merde bile muhtaç olmamak, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "çok şükür bugünü de gördük" diyebilmek, yoğun bakımda sancılı gecenin doğumunda güneşe kavuşabilmek, kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek ; acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek; bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne, yaşın kaç olursa olsun gölgesine sığındığın baba, "ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü, hiç aldatmamış, aldanmamış olmak, yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller, evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan bir çocuk sesi, alnı açık başı dik yaşlanmak, ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayramdır..
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur.
Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.
Her gününüz bayram olsun..!
Muhammed Rıdvan SADIKOĞLU