İran’ın
Tebriz kentine giderek,
Örf, adet
Ve
Geleneklerini inceleyip,
Yaşamlarını
Elimden geldiğince
İncelemeye çalışmıştım…
Oradan
Türkiye’ye girip,
Iğdır ve
Şimdiye kadar
Gitme fırsatı yakalayamadığım,
Kars’a giderek
Oraları da inceledim…
Tebriz’den
Doğubayazıt’ a gelmiş
Orada da durmayarak,
Bir minibüsle
Iğdır’a gitmiştim…
Gece saatlerinde geldiğim Iğdır’da
Yemek yemiş,
Aç karnımı doyurmuştum…
Yorgunlukla
Gözlerimi açamıyor,
Neredeyse kapanmak üzereydi…
Oteller çok pahalı olduğu için
Misafirhane arıyordum…
Iğdır
Öğretmen evinde
Bundan yaklaşık 15 yıl önce
Bir gece kalmıştım…
Yine
Sorarak öğretmenevini bulmuş,
Oraya gitmiştim…
Görevli,
Bana ısrarla
“Efendim, odanızı görün
Odayı öyle vereyim size…
Parayı aldıktan sonra
Odayı beğenmeyip çıksanız bile
Kesinlikle
Geriye ödemiyoruz” demişti…
Fakat
Bavullarımı taşımaktan
Ve
Yorgunluktan,
Tamamen bitmiş gibiydim…
Birde
4. katta verdiği odaya
Asansör olmadığı için
Yürüme merdivenleri çıkacaktım…
“Bir öğretmenevi
Ne kadar
Kötü olabilir ki?” diye düşünerek,
Parayı ödemiş
Odayı tutuvermiştim…
Odaya çıkmış,
Üzerimdeki fazlalıkları,
Odaya bırakıvermiştim…
O yorgunlukla
Yatağa uzanınca gözlerim kapanmıştı…
Biraz sonra
Tuvalete girince ve
Orayı görünce “Aman Allah(cc)’ım” diye,
Çığlık atmışım…
Lavabo ve alafranga tuvalet
Pas ve kir içindeydi…
Banyo yapılacak duşa kabinin içerisi
Kirden görünmüyordu…
Duş başlığı kırık
Ve
Kullanmak istediğinizde,
Elinizde tutmak zorundaydınız…
Tam
Yöneticilere
Kızmak üzereyken,
Aklıma gelince bir anda sustum…
Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgesinde kalan
Iğdır’da,
Bir terör olayı olur
Ve
Öğretmen evi baskına uğrarsa,
Hemen
Duşa kabinin arkasına geçip,
Kir ve pislikten
Görünmez oluveriyorsun…
Böyle baskın yapan teröristler,
Seni görmeden,
Oradan çekip gidiyorlar…
Bu aklıma gelince
Yöneticilerin,
Üstün zekâlarına hayran kalarak,
Yatağıma yatıp uyumuşum…
O yorgunlukla
Deliksiz uyku uyurken
Bir anda üzerimde dolaşan bir şeyler hissettim…
Uyanıp lambayı yakınca
Onları görmüş oldum…
Yüzlerce,
Hatta belki de binlerce
Sinekten çok küçük bir hayvancık tarafından
Kuşatılmıştım…
Zıplayıp giden bu hayvancıklar için
“Bu nedir, bu nedir?” diye
Düşünürken,
Bir anda
Aklıma gelince,
Iğdır
Öğretmen evi yetkililerine
Bir kere daha hayran kalmıştım…
Zıplayan bu hayvancıkları görünce
Herhalde,
Öğretmen evinde
Dünyada yalnızca
Avustralya’ya özgü olan
Kanguru yetiştirip,
Tek
Avustralya’nın değil,
Iğdır’ın da sembolü yapmak istiyorlar…
Bu kadar küçükken,
Büyüyünce,
Bütün dünya onları
Iğdır’da görmeye gelecek, sanırım…
Bu duygularla
Tekrar uykuya dalmıştım…
Sabah kalktığımda
Bol bol kaşınıyordum
Ama
Kanguru yetiştirmek için
Iğdır’a
Benimde bir katkım olsun diye,
Aldığım poğaçayı
Yesinler diye, orada bırakmıştım…
…
Bir şehri tanıtmak için
Gayret gösteren
Sayın Iğdır Valisine,
Iğdır Milli Eğitim Müdürü
Ve
Iğdır
Öğretmen Evi Müdürüne,
Böyle
Ulvi bir amaç için
Bir araya geldiklerinden,
Minnettar olduğumu söyleyebilirim…
Bu duygularla
Hoş kalın, hoşça kalın…
01.08.2023
Rahman AYHAN
Gazeteci-Araştırmacı Yazar