İzmir'de altı nokta altı şiddetinde deprem meydana geldi. Rabb'im beterinden korusun. Devletimiz tüm imkanlarını kullanarak depremin yaralarını sarmaya çalışmakta.
Öncelikle deprem öldürmez. Hatalı binalar öldürmekten. Bakınız Japonya deprem bölgesi. Adamlar her an en az yedi şiddetinde sallanmaktalar. Ölenleri sorar gibisiniz. O şiddetinde sallanirlar ölenler bir ikiyi geçmez. Niye?! Çünkü sağlam binalar yapmaktalar. Allah'ın izniyle o yüzden ölmüyorlar.
Bizde ise durum biraz farklı. Bizlerde inşaat malzemeleri çalınmakta. Mutaahhitlerimiz biraz hırsızlık yapmaktalar. Daha fazla kâr yapayım diye ya kumdan ya çimentodan yada demirden çalmaktadır. Yani sizlerin anlayacağınız biraz para kazanmak için bizlerin canlarıyla oynamaktalar.
Marmara depreminde de aynısı oldu. Oradada binlerce insanımız eksik malzemeden dolayı vefat etti.
Öncelikle bu kafanın değişmesi gerektiğini ifade etmek isterim.
Her şeyin para olmadığını bu adamlara hatırlatmak gerekir.
Mutlaka bu inşaat işlerine bir ayar verilmelidir. Yapılan inşaatlar devletin mühendisleri tarafından kontrol edilmelidir. Bakınız durum o kadar vahim ki o kadar eskiye gitmek gerekli değil bir örnek vereyim İzmir depreminde iki bin on altı yılında yapılmış bir binanın yıkılmış olması bunu zorunlu kılmaktadır.
Olayın birde başka boyutu var. İnternette bazı geri zekalılar bu depremin azap olduğunu belirtmektedir. Bu tam anlamıyla geri zekalılık. Bu azap değil bir imtihan. Böyle imtihanlar da müslümanlar öldüğünde şehit olduğunu bildiren bir dinin müntesipleriyiz biz.
Allah beterinden korusun...