Gündelik hayatımız da çokça kullanmadığımız fakat önemli bir işlevi olan sağduyu kavramı hayatın dengesini, düzeni ve sağlığı için çok gereklidir. Doğru, akla uygun yargı yeteneği, aklıselim, doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü veya günlük yaşamda iyi yargılama gücüne sağduyu diyebiliriz. Sağduyunun ortaya koyduğu fikir, düşünce ve ya tez her zaman doğru olamaya bilir. Her toplumun kendine has sağduyu noktaları olmakla birlikte, sağduyu refleksleri ve tepkileri yöreden yöreye veya kültürden kültüre göre değişim göstermektedir.
Sağduyu; kişilerin salt kendi fikirlerine uygun düşüncelere olumlu yaklaşması değil, yanı sıra kendilerine zıt görüşleri de dikkate alıp her iki yönden de olaylara bakabilme özelliğidir. Zira bir şeyden nefret etmek için o şeyi bilmek gerekir. Sağduyu; başkalarının fikirlerine saygı gösterebilme, başkalarını dinleyebilme becerisidir. İyiyi daha iyiyi yapmak sağduyu gerektirdiği gibi çok kötüden biraz daha az zararla geçiştirme, hasarı, tehlikeyi ve tahribatı azaltabilmek için de sağduyu gerekir. ‘Sağduyulu biri’ dendiğinde de, akla uygun yargılarda bulunup doğru kararlar verme yeteneği olan biri kastedilir. Açıkça görüldüğü gibi sağduyu, düşünme yeteneğimizi kullanmayı gerektirir. Bazı insanlar kendileri adına başkalarının düşünmesini ister. Ne yapıp yapmayacaklarına medyanın, yaşıtlarının veya popüler düşünce akımlarının karar vermesine izin verirler. Tanıyan anlar, anlayanın doğru karar verme olasılığı daha fazla olur. Sağduyu tevekküle birleşince yüksek metanet kişiliğe hakim olur. İnsanlar ve toplumlar arası ilişkiler, sağduyu ey sağgörü ile düzene girer. Uzlaşma ve dayanışma kapıları bu anlamayışıyla açılır. İçinde bulunduğumuz toplumun ve evrenin için de bulunduğu sorunların çözümüdür sağduyu.
Sağduyu bu günün ilimizde ve bölgemizde o kadar az görülen bir nitelik ki, başta kan davaları, boşanmalar, ortaklıkların ayrılması, arazı kavgaları ve ticari janlaşmazlıklar olmak üzere siyasi çekişmeler sağduyunun yokluğu ve azlığından meydana gelmektedir. Sağduyu; gözlem, eğitim ve deneyim yoluyla geliştirilebilir. Zamanla işleri daha iyi yapmayı öğrenebiliriz. Ancak hatalarımızdan ders almak alçak gönüllü ve yumuşak başlı olmayı gerektirir. Bu son zamanlarda insanların böbürlenen, kibirli ve dik başlı tutumu sağduyu yansıtmıyor. Sağduyu niteliğini kazanmak için birlikte olduğumuz insanlar, akıllıca ve sağduyulu şekilde hareket etmemize yardım edebilir de bunu engelleyebilir de. Burada dinimizin ‘Kişi Arkadaşının dini üzeredir’ düsturunu unutmamak gerek.
“Hikmetlilerle yürüyen adam hikmetli olur; fakat akılsızların arkadaşı zarar görür”.Sağduyulu toplum, sağduyulu çevreyle hayatı kolaylaştırır, zorlukları kolaylaştır, sorunların büyümeden, toplumu rahatsız ve meşgul etmeden önüne geçmeyi sağlar. Sağduyu kangren olmuş parmağın daha kötüye gidişini önlemek ve vücudun tümünü kurtarmak için parmağın feda edilmesidir. Toplumun için de bulunan sorunlu, müptela, bağımlı ve kangren olmuş kişilerin toplumdan ayıklanması ve rehabilite edilmesi bir sağduyu örneğidir. Sağduyu, çoğu zaman düşüncesizce hareket etmekten kaynaklanan hayal kırıklığını da azaltabilir. Sağlam yargılarda bulunamayan insanlar kendi hayatlarını zorlaştırır. Böyle kimseler bitmek bilmez çabalar harcayıp kendilerini yorabilirler; fakat neredeyse zahmete değer hiçbir şey yapmamış olurlar. Dinimiz yoksullukla nasıl başa çıkılabileceği, temizlik, iletişim, çalışkanlık, dürüstlük, paylaşma ve hayatın diğer alanlarıyla ilgili bol bol pratik öğütler. Sağduyu bir dizi detaylı bilgiyi veya kuralı uygulamaktan daha fazlasını yapmamızı sağlar. Sorumluluklarımızı yerine getirmemize yardım eder.
Sonuç olarak sağduyu bize savaşın yerine barışı, mağlubiyetin yerine, zaferi, anlaşmazlığın yerine sulhu, kaybetmenin yerine kazanmayı, kargaşanın yerine düzeni, gözyaşının yerine gülücükleri ve toplumsal huzuru getirecek önemli bir kavramdır.
Daha sağduyulu bir toplum olma dileklerimle; kalın sağlıcakla vesselam.
Kemal Özdemir