Gün geçmesin ki deniz kıyıları ile ilgili bir tahribat yapılmasın...Ülkemizde, Deniz kıyıları doğal haliyle bırakılmak yerine sürekli tahribata uğruyor. Bu tahribatların şimdiki yeni adı da “Yatırım.!?” oldu. Trabzon’da; Yatırım, düzenleme adı altında tüm kıyılarımız perişan oldu. Önce bozuyorlar, sonrada çok tepki alınca yeni düzenleme yaparak, bakın biz düzelttik diye övünüyorlar. İyi de zaten önceden sizler bozmuştunuz. Doğal haliyle bırakın kimse boş yere yorulmasın.
Tüm Turizm beldelerinde, Ege-Akdeniz sahillerinde Mayıs ayından itibaren inşaatlar durdurulur. Yaz sezonu boyunca tatilcilerin vatandaşların dinlenebilmesi, Deniz ve kumdan faydalanıp, rahat edebilmesi için kesinlikle bir çivi bile çakılamaz. Sonbaharda, Tatil sezonu bitiminden itibaren tekrar inşaat, düzenleme ve yapım çalışmalarına başlanır.
Ama Karadenizde, özellikle Trabzon’da bunun tam tersi yapılıyor. Aslında Bölge olarak Kuzeyde olmamıza rağmen, Karadeniz kıyılarında Ilıman iklim hakimdir. Buna rağmen nedense kış boyunca kıyıda genelde çalışma yapılmaz. Ama şu anda Trabzonda kıyı ilçelerde olduğu gibi; tam yaz tatili başlayınca hummalı bir kıyı düzenleme çalışması başlar.
Burası yağışlı bir bölge, insanlar güneşi çok az görebiliyor. Yaz mevsiminde, bırakında insanlar “zaten sayısı az kalmış olan plajlarda.!” doya doya Güneşten, denizden faydalanıp, kumsallarda dinlenip vakit geçirsinler. Zaten Trabzon şehri ve kıyı ilçeler denizden yeterince koparıldı. En azından az sayıda kalmış olan plajlardan Vatandaşları koparmayın. Denize plaja karşı olanlarda kendileri bir zahmet buralara gitmesinler ama saçma sapan proje adı altında yapılan tahribatlarla başkalarına da engel olmasınlar. Trabzon işte bu yüzden Turizmden yoksun ve nasibini alamıyor. Bir yerde Turizimin gelişebilmesi için önce yöneticilerin düşüncelerini değiştirmesi ve geliştirmesi, Turizme yatkın olması gerekiyor. “Ayrıca yazın yapılan ve zamanlaması yanlış olan bu kıyı çalışmalarına hiçbir İdare de müdahale etmiyor.” Vatandaş istediği kadar yapılanın yada uygulamanın yanlış olduğunu söylesin, bu konuda uyarsın, yönetenler bildiğini okuyor. Yani kısacası konu “Vizyon” meselesi... Biz biliriz, biz yaptık, biz öyle olmasını istedik öyle oldu, mantığıyla yapılan işler kötü sonuçlanınca da suçlu aramaya başlıyorlar. Herkes suçu birbirini atmaya çalışıyor. Örnek; Boztepe tünelleri ve şu anda nasıl kamufle edipte görüntüyü tekrar güzelleştirebiliriz diye düşündükleri devasa, korkunç viyadük ayakları...Ama ne yazık ki bu kadim şehre ve şehrin silüetine yazık oluyor. Gün geçtikçe şehrin silüeti ve tarihi yok oluyor. Bunlar hep, makam-mevki, koltuk koruma kaygısıyla enine boyuna düşünmeden, proje adı altında yapılan planlama hatalarından kaynaklanıyor. Halbuki önceden iyi düşünerek, doğaya zarar vermeyecek şekilde tasarlayıp, projelendirerek, kamuoyuna sunulup, tartışılıp ondan sonra bu projeler ve düzenlemeler yapılsa, hiç böyle sonuçlanmaz. Yapılan yanlış uygulamalarla; Hem milli servet kayboluyor, hem zaman kaybı oluyor, hem de şehrin Silüeti ne yaparsanız yapın düzeltilemeyecek bir şekilde değişime uğruyor. Bu sonuçlarda tabiki vatandaşın moralini bozuyor.
Yatırım ve proje yapmak için; Belediyelere, Hazineye, Milli Emlağa ait başka yerler varken, maalesef deniz kıyılarına doğal plajlara dokunmadan, kıyıları bozmadan yapamıyorlar. Çünkü yatırım-proje deyince tek akıllarına gelen yer; deniz kıyısını doldurmak, dolgu üzerine birşeyler yapmak, sahili, kıyıları, plajları tahrip etmek, birilerine işletecekleri tesis yapmak...vs. Tepki gösteren, yapılanın yanlış olduğunu söyleyen oluncada, Yatırıma karşı diye suçlamaya kalkıyorlar.
İnsanların bedava kullanabildikleri vakit geçirebildikleri tek yerler oralar, onu da ellerinden almayın. Halbuki plajları, kıyıları doğal haliyle bıraksanız, o kadar güzeller ki...Gerçekten, “Kıyılara Artık Dokunmayın.” Bizler geldik gidiyoruz; bu şehir, Deniz kıyıları, doğa, bu vatan çocuklarımızın bize emaneti... Dünyamızın oluşumundan bugüne kadar, doğa sürekli kendini yenilemekte...Deniz kıyılarıda kendini yenilerken, doğa kendini yenilerken, maalesef insanoğlu deniz kıyılarını bozmak ve Doğayı tahrip etmekle meşgul. Allahın yarattığı güzellikleri mucizeleri bozmakta, yok etmekte, insanoğlunun üstüne yaratılmış başka bir varlık yok. Herkese, kendi kendine düşünüp, yaşantısının ve yaptıklarının muhasebesini yapabileceği hayırlı günler dilerim.