Bütün Müslümanların bildiği gibi; HAK yolunda, Allah’ın emirleri gereğince kesilen ve Allah’a yakınlaşmaya vesile olan, üçte bir oranında fakirlere, yakınlara ve kesenin ailesine olmak üzere üçe taksim edilen, sadece Hak rızası için yerine getirilen, nisaba ( sınıra, ölçüye, miktara ) malik ( sahip ) herkese VACİP kılınan ibadete KURBAN denmektedir.
Ve bir kurbana, KURBAN BAYRAMINA daha girdik. İslam Aleminin; tarihin en kanlı ve kara günlerini yaşadığı, işgal, savaş, katliam, taciz, tecavüz, işkence, fevç fevç ölüm, açlık, sefalet, göç ve zulmün her çeşidine maruz kaldığı bir zamanda ve böyle acı bir tablo ile bayrama girdik ve bayram edeceğiz. Emperyalist ve Ziyonist eşkiyaların, eşkıya ve azgın katillerin, insan akıl ve vicdanını yok eden vahşetleriyle ve KAN AĞLADIĞIMIZ bir zamanda. Tabi ki bayram edebilirsek!Bütün zulüm ve mağduriyet altında bayramı bayram yapabilirsek!
Böyle bir zamanda, AÇLIĞIN VE YOKSULLUĞUN tavan yaptığı bir zamanda Zekat, Fitre ve Sadaka yanında, Kurbanın da fevkalade ehemmiyeti ortaya çıkmakta, daha bir anlam, önem ve muhteva kazanmaktadır. Evet. Bayrama girmiş olduğumuz şu günlerde, dünyanın, insanlığın ve hususen MÜSLÜMAN KARDEŞLERİMİZİN ve bütün bir mağdur insanlığın bu acıklı durumuna yeniden bakmak, ama, bakmakla kalmayıp, GÖRMEK durumundayız. Kurban kesmeye ve et yemeye hazırlandığımız bu mübarek günlerde, en yakın çevremizden başlayarak, dalga dalga Anadolu’ya, oradan da TÜRK ve tüm İSLAM COĞRAFYASINA; Arakan’a, Afganistan’a, Pakistan’a, Hindistan’a, Keşmir’e, Doğu Türkistan’a, mağdur Uzak Doğu Asya Müslümanlarına, Irak’a, Kerkük’e, Filistin’e, Suriye’ye, Libya’ya, Yemen’e, Mali’ye, Sudan’a, Uganda’ya, Kenya’ya, Somali’ye, tüm Afrika ülkelerine, Kafkaslara ve Balkanlara bakmak, onları hatırlamak ve ona göre kurbanımızı değerlendirmek, gözden geçirmek zorundayız. Kurban kesmeye malik olanlar, kestikleri kurban etinden yerken; bırakınız et yemeyi, bir lokma ekmeğe, bir bardak çaya ve suya, bir tas çorbaya bile muhtaç halde olanları, ASGARİ ÜCRETLİLERİ ve altında geliri olanları, muhacirleri, Sadece açlık ve muhtaçlık değil, bunlarla birlikte bomba ve kurşun altında, can ve vatan derdinde, sıcak, soğuk, hastalık ve barınak mağduriyetinde olanları, sığınmacı ve göçmenleri, yollara düşmüş, başka ülkelere sığınmış, dağlara, yaylalara ve sınırlara çadır kurmuş kardeşlerimizi, işgal ve savaş mağdurlarını düşünmek ve ona göre et yemek durumundayız. Daha doğrusu, bu durumda et yiyip yiyemeyeceğimize karar vermeliyiz! Ben; İslam millet ve ümmetinin bu fotoğrafı karşısında, bunca mağdur ve mazlumun varlığında, karınlarını çöplükten doyurmaya çalışanların, evsiz, sahipsiz ve kimsesizlerin, asgari ücret ve altında açlığa mahkum edilenlerin var olduğu, hem de milyonlarla ifade edildiği bir zamanda, kurbanımdan bir gıram bile yeme hakkımın olmadığına inananlardanım. Hele hele, zulmün arş-ı alaya çıktığı, vahşetin en alçağının Müslümanlara yaşatıldığı, vahşi kapitalizmin ve ziyonizmin azgın kobralarının ( kobra bile bunların yanında masum kalır ) saldırılarına maruz kalındığı, murdar çizmeleri altında ezildiği, dini, ırzı, namusu, vatanı ve canı için mücadele eden MÜCAHİTLERİN çok olduğu bir zamanda, yani günümüzde, kurban etinin TAMAMININ VERİLMESİ kanaatindeyim. Konunun uzmanlarının fetvası nedir bilmem amma, benim bana fetvam budur ve buna gönülden inanmaktayım. İman ve vicdan terazim bana bunu emretmektedir. Hatta, böyle zor bir zamanda, Hac’ca ve Umreye bile birkaç defadan fazla gitmenin bile gözden geçirilmesi gerektiğini düşünmekteyim. Böyle bir zamanda, ‘’AÇ İNSANLARI DOYURMANIN, MAZLUMU, ZALİM VE ZULMÜNDEN KURTARMANIN, BİRİNCİL İBADET OLDUĞU’’ inancındayım.Namaz kılarken, ölüm tehlikesi ile karşı karşıya kalan yanımızdaki birini, namazı terkedip, onu kurtarma farziyetimizde olduğu gibi.
Evet. Ben Kurban eti yemem, yiyemem! Yediklerimin onda birini yiyemeyenlerin, rahatımın yüzde birine sahip olmayanların var olduğu bir dünyada, yemeye hakkımın olmadığına, ÜÇTE BİRİNİN DEĞİL, TAMAMININ FAKİRLERE VERİLMESİ KONUSUNDA kanaat ve inancım vardır. Dahil de ve hariçte, birçok yardım kuruluşu bu vazifeyi yapıyor ve mağdurlara kurbanı ulaştırıyor. İçlerinden en dürüst ve güvenilir olanları seçip, kurbanın tamamının buralara verilmesinden yanayım. Dahil de tüm muhtaçlara, hariçte ise, küresel eşkıyalara, emperyalist ve ziyonistlere karşı savaşanlara, en azından savaşanların yanında yer alanlara ve fiili yada gönül birliği olanlara verilmelidir diye düşünüyor ve buna dikkat edilmelidir diyorum. Sen ne yapıyorsun, yapsana diyenlere ve soranlara ise; Riya’ dan Hak’ka sığınarak, sadece kal ehli olma ihtimalinden uzaklaşarak ve hal ehli olmak gerektiğini düşünerek, 99 ‘dan beri bu yolu izlediğimi söylemek durumundayım.İnanmadığını ve yapmadığını asla yazmayan bir insan olarak.
Yıl boyu kuzu eti lüpleyip, Kurban yaklaştığında, ‘’ hayvan dostu’’ kesilenlere de “yediğiniz etler bir hayvana ait değil midir” diye sorarak, Kurbanda hayvanlara zulmetmeden kesmeye, çevreye zerre kadar kirlilik vermemeye dikkat ederek ve dikkat çekerek bu ibadetin yerine getirilmesi gerektiğini de hususen not ediyorum. Evet. Ümmetin bunca zulüm altında inlediği bir dönemde GERÇEK BAYRAM EDEMEM ve bunca yoksulun bulunduğu bir zamanda ben kurban eti yemem, yiyemem! Sizleri bilmem, bilemem! Herkes inanç, ibadet ve düşünce de hürdür. Hiç şüphesiz‘’ KURBAN’’da da.Bu vesileyle Kurban Bayramınızı tebrik eder, uyanış, titreyiş, kendimize geliş, adalet, ahlak, paylaşma, bölüşme, kardeşlik ve kim olursa olsun haksızlık karşısında susmama, zulme karşı direnme iradesi kazanmamıza ve mutlak kurtuluşumuza vesile olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ederiz.