Millet Olmak, Milleti yönetmek.Dünya İnsanlık tarihi “Millet Olma” hususunda çok büyük mücadeleler vermiş.

Her Milletin kendisine göre şanlı bir tarihi vardır.

Tabii Millet olma veya bir Milliyet oluşturma kolay değil.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bir Millet olma yolunda gerçekten çok büyük mücadeleler vermiş, bir Millettir.

Kökeni Osmanlı olan bir Milletten yeni bir Millet oluşturmak o kadarda kolay değildi.

Taban mozaiği çok geniş tebaalara mensup halklardan oluşan bu Millet, netice itibarı ile bu yıllara kadar geldi şükürler olsun.

Bir kitapta okumuştum hatırladığım kadarı ile şahsın kendisi Avusturya doğumlu daha sonra Amerika’ya gidiyor.

Amerika’da başarılı bir hayatı oluyor. Çok iyi makamlara geliyor.

Bir toplantı da kendisini tanınırken. Şöyle diyor.

Avusturya kökenliyim ama Amerikan vatandaşıyım. Amerika için çalışırım. Tüm enerjimi Amerika’nın yükselişi için harcarım.

Bu kelimeyi bizim ülkemizdeki etnik gruplara uyarlamaya kalksak, bizim de şöyle dememiz lazım.

Kürt’üm, Çerkez’im, Abaza’yım, Çepni’yim ama Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşıyım Türkiye için çalışılırım. Bence birlik ve beraberliğin esas teması bu kelimenin altında yatmaktadır.

Ülkemizde aşırı derecede geçmişine küfreden sahip çıkmayan 600yıl tüm dünyaya adaletle hükmeden bir neslin mirasçıları olarak sınıfta kaldığımız bir gerçek.

Hiç de atalarımıza yakışır işler yaptığımız söylenemez. Bugün sözüm ona sanatçısından tutunda aydın kişiliklere kadar Osmanlıyı barbar diye nitelendiren azımsanmayacak kadar bir kesim var.

Bunu örneklendirebiliriz. İşi çok dallandırmaya da gerek yok. Alt seviyelere inmeye gerek yok. Çünkü alttakilerde üstekileri örnek alıyorlar.

Her kesimin tanıdığı öyle veya böyle ilintili olduğu bir şahsiyet.

Sayın İmamoğlu’nun en son yapmış olduğu hareket.

Sayın İmamoğlu aslında soyadı ile hiç de barışık bir insan değil.

Eğer imamlar (İmam =Önder) senin gibi yapsalardı vay halimize.

İstanbul’u fetheden bir Padişahın kabrini ziyarete gederken yapmış olduğu hareket ve umursamaz tavır bu Milletin hafızasından silinmeyecektir.

İnanıyorum ki uzun yıllarda bu mevzu konuşulacaktır. Elleri “kıçının” üstünde, sağa sola lakayt bir şekilde bakarak, kabir ziyaretine gidiyor.

Bu tavrı tabii ki birçok kişi gibi bende kınıyorum.

Fatih Sultan Mehmet Han Hazireleri saygı duyulacak bir şahsiyettir.

Çağ açmış. Çağ kapatmış. İktidarında ülkemizin bir adım daha ileri gidebilmesi hususunda o günkü dünya aydınlarını sanatçılarını bizzat İstanbul’a gelmelerini sağlamış hatta bazıları görmüş oldukları yönetim ve Adalet’te hayran kalmışlar ve bir daha memleketlerine dönmemesilerdir.

Kendisi Osmanlıcanın yanında 3 ayrı dili ana dili gibi konuşabiliyordu. Ayrıca matematik ve cebir de de hünerli ve zeki bir insandı.

Bir defa edep İmamoğlu sen bu şehri fethedip sana hediye eden bir zatın yanına gidiyorsun. Kaldı ki, Belediye başkanı olur olmaz ilk ziyaret edecek olduğun şahsiyet Fatih Sultan Mehmet’in kabri idi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Valisine yaptığın hakareti bu Millet unutmadı. Bunu da unutmayacak. (Sandık)

İkincisi. İzmir Belediye Başkanının söylemiş olduğu sözler.

Tam Devleti bölmeye ve parçalamaya yönelik sözler.

Yok, İzmir’in bayrağı farklı olsun.

Yok, paramız ayrı olsun.

Yok, Avrupa birliği sadece İzmir kabul edilsin.

Yahu sen kimsin.

Devlet içinde başka bir devlet varda biz mi bilmiyoruz. Veya İzmir Türkiye Cumhuriyeti topraklarına dâhil değil mi, sen nerenin Belediye Başkanısın.

Biz Yunanlıları buradan denize dökmedik mi?

Aslında hakkında soruşturma başlatılması gereken bir durum.

Üçüncüsü, Yine Balıkesir’de olan olay Türkiye Cumhuriyetinin şerefli, askerine yapılan hakaret dolu sözler.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

Bu şahısların bunları söylemelerinde ki yegâne sebep.

Karşılarındaki insanların aynı görüşe sahip olmadıklarının dışında kendilerini insanüstü görmelerinden kaynaklanmaktadır. (Kibir=Allah’ın hiç sevmediği şey)

Oysaki Millet olma yolunda çok yol almış bir Türkiye’de böyle şeylerin olmaması lazım.

Bizler Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak, etnik kimliğimiz neyse onu ön plana çıkarmadan Türkiye için çalışmalıyız.

Eğer Türkiye güçlü olursa bizlerde güçlü oluruz. Bunu son zamanlardaki gelişmeler göstermektedir.

Merhum Oktay Sinanoğlu’nun kitabında okumuştum.

Fransa’nın bir şehrinde vatandaşın biri Belediyeye bir dilekçe veriyor. Belediye dilekçeyi kabul etmiyor.

Sebep.

Dilekçede yabancı menşeli kelimelerin olması.

Fransa’da veya dünyanın başka bir ülkesinde o ülkeye ait bir şehir ’in bayrağının ayrı olması veya para biriminin ayrı olması bırakın konuşulmasını bunu ima etmeninde çok büyük tehlikeli, sonuçlar oluşturacağı bilinmektedir.

Şimdi, diyorum ki nerede bu devlet benim vatanımın bir parçasını ayırıp neredeyse parselleyip satmaya kadar yeltenenler, o şehrin ayrı bir bayrağı olmasını isteyenlere neden müdahale edilmiyor.

Ayrıca nerede Sivil Tolum Kuruluşları.

Neden İstanbullun Fatihine bu kadar hakaret eden bir şahıs hakkında dava açmıyorlar.

Neden hala bu zatın toplantılarına katılıyorlar.

Suçluya haddini bildirmesen sonun da suçlu sen olursusun.

Millet olma yolunda üç örnekte de sınıfta kaldık. Demek ki daha yiyecek çok ekmeğimiz var bu konuda mücadeleye devam.

Bildiğim ve anladığım bir şey var. Bu Milleti bu Milletten olanlar yönetebilir.

Bazılarına şans tanınır bu şansı iyi kullanmak gerekir. Her şeyin en iyisini sandık söyleyecektir.

Aklımızı başımıza alalım sonra sandığa suç bulmayalım.

Selam ve Dua ile Allaha emanet olun.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber