Bir seneyi de geride bıraktık. Bazı günler güldük bazı günler ise ağladık. Ama genel kanaat ağladığımız günler biraz fazla gibi.
Hz. Ömer yaşam anlayışı itibariyle “Bugün Allah için ne yaptım?! “ düşüncesine sahipti. Bundan dolayı olacak Müslümanlığından ölünceye kadar adaletten ayrılmamaya çalışmıştır. Bakınız konu o kadar önemlidir ki vefat ettiği gün bu durumu kimse bilmezken koyun çobanlardan biri Ömer öldü diye sokaklarda dolaşmaktaydı. Kendisine ya kardeşim Ömer’in ölmesi söz konusu değil. Biz bilmiyoruz da sen nereden biliyorsun dediklerinde bu çoban “ Bugün kurt koyunumu kaptı! Bu olaydan Ömer’in öldüğünü anladım” demiştir. Konu araştırıldığında gerçekten Hz. Ömer’in şehit edildiği haberi ortaya çıkmıştır.
Hz. Ömer’i neden örnek verdim derseniz şundan dolayı verdim ; Hz. Ömer nefsine yaptırmadığı bir şeyi başkasından da istememeye çalışmıştır. Aynen inandığı Peygamberi yaptığı gibi Hz. Ömer ‘de nefsine yaptırmadığı şeyleri başkasına anlatmamaya çalışmıştır.
Eğer bu ülkede huzur istersek en önce kendimiz tarafından yapmadığımız şeyleri anlatmaktan vaz geçmemiz lazım gelmektedir. Böyle yapmadığımızdan dolayı toplumsal huzur kalmadı dersek doğru olacaktır. Eğer bugün hapishaneler ağzına kadar doluysa yenileri yapılması için çalışmalar yapılmaktaysa bir yerlerde sorun olduğu ortaya çıkmaktadır. Bir şeyler yolunda gitmemekte.
Bu ülkenin yüzde doksan dokuzu Müslüman diyoruz da ne hikmetse bir türlü Müslümanca hayat yaşadığımız görülmemekte. Durum o kadar vahim ki Müslüman kadın ve erkeklerimiz tuhaf bir inanç yaşmaktalar. Erkeklerimiz tuhaf yaşıyor kadınlarımız tuhaf yaşıyor. Durum o yukarılarda ki Hristiyanların ruhani lideri Papa ülkemizde ki Hristiyan kadınlarına hitaben şöyle bir yazı yolladı : “ Ey Hristiyan kadınlar! Sizlerle Müslüman kadınların giyimleri arasında bir fark kalmadı. Hiç vakit geçirmeden haç takarak inancınızı ortaya koyunuz. Müslüman kadınlardan kendisini ayırt ediniz.” Görüyorsunuz değil mi?! Konu nerelere gitmekte!
Erkeklerimiz ise daha bir tuhaf. Müslüman kimliği taşımaktayız da ne hikmetse bir türlü İslam’ca yaşayamayız. İyilerini istisna ederim. Fakat erkeklerimizde bir dünya hayatı yaşama anlayışları var. Dünya nimetlerinden faydalanalım yaşlandığımızda döneriz derler. Ben burada doğrudur yanlıştır böyle bir düşünce ortaya koymak istemem. Herkesin hayatı kendisine diyeceğim. Fakat her koyun kendi bacağından asılacak deriz de kokan koyun daha sonraları artık başkalarına zarar vermeye başlamaktadır. Aile reisi erkektir. Fakat artık aile yıkılmaya başladı. Komşuluk bağları kopmaya başladı.
Sizlerin anlayacağınız bir türlü İslam’ca düşünememekteyiz. Galiba kimlik İslam’ını yaşamaktayız. Yani bizler kimlik Müslümanıyız diyen insanları daha iyi anlamaktayım. Her hal bundan dolayı olacak İslam dışı her hayat ülkem geneli meşru kabul edilmekte. Bugün aleme gitmeyen erkekler ayıplanma durumunda kalmakta. İçki içmeyen erkek yerilmekte.
Tüm bu İslam dışı yaşantılardan dolayı ahlakımız bozuldu. Geçim zorlaştı.
2020 artık önce ahlak maneviyat ve bilim yılı olmalı. Milli eğitimin tüm kademelerin de milli bir sistem oluşturulmalı. Bunun için çağdaş dünyanın eğitimi ve dedelerimiz ve ninelerimiz Osmanlıların eğitimimi harmanlanıp sağlıklı bir eğitim modeliyle çocuklarımızı çağa uygun yetiştirmek zorundayız.
Diyanet camileri eğitim yuvası haline getirmeli. Camilerimizde vakit geçirmeden sevgi dersleri başlatmamız olmazsa olmazlarımız arasındadır.
Kurani bir ayetle içiresinde bulunduğumuz yaşantıyı bırakmamız lazım geldiğini hatırlatmak isterim. Ayet; Taha süresi 124. Ayet “Benim Kitap'ımdan yüz çeviren bilsin ki onun dar bir geçimi olur ve kıyamet günü de onu kör olarak haşrederiz.”