Taşa kazınmış gibi haritamız, silinmiyor, gitmiyor, bitmiyor. Sorgumuz, sualimiz, tartımız, hesabımız tutmuyor, dualarımızda eksik mi var. İçten değiliz, samimi değiliz, yolumuz, yalvarışımız, ibadetimiz aynı değil gibi. Yoldan çıktık, şaşırdık, menfaate, adam satmaya bulandık. Değerimiz cebimiz, en doğru aklımız, varsa biz varız geri olmasa da olur.
İnsanları kandırdık, dolandırdık. Çocukları, gençleri zehirledik, kazanmadan kazıkladık. Gençlerimiz her türlü madde bağımlısı oldu, zehir saçtık ortalığa. Çocuğa, delikanlıya, yaşlıya, ihtiyaçlıya ve düşküne hiçbir yerde yer vermedik düş kurmaları için. Kullandığımız ilaçlar aklımızı alınca suçlu onları gösterdik, mağdur olduğumuzu talep ettik. Biz kardeştik, biz samimiydik, biz birdik, biz bir bütündük. Analarımızın duasında ayırım olmazdı, mahalle, sokak bizimdi, komşu bizdik, babalarımızın ocağı herkese açıktı. Bereket vardı evimizde tüm mahalleye yetecek kadar, evlerin önlerinde, avlularda, bahçelerde, boş alanlarda pişirilen Ekmek’te ayırım yapılmazdı sokaktan geçenler için, kimin rızkı varsa sahiplenir denilirdi. Küskünlük, kırılganlık, vurma, kırma olmazdı. Kapılar açık, sofralar birdi. Bitirdiler bizi, yıkılmaz dediğimiz kalemizi içeriden yıktılar. Kalemimizi kırdılar, resimlerimizi kırmızıya boyadılar. Keser gibi kendimize yonttuk, hızar gibi bir sana bir bana demedik. Şaşıran, şaşırtan biz olduk. Biz bu değildik dedik aynalardan öcümüzü aldık. Beynimize, kalbimize söz geçiremedik, yüreğimizdeki duyguları karalara boyadık. Mübarek Ramazan ayının bereketine, hoş görüşüne, dualarımızın kabul olacağına sarıldık Müslümanız diyerek. Suratımıza taktığımız kara maskeleri görmeden. Poşetlerimiz şeffaf oldu, içerisinde ne varsa bakanın gözlerine sokarcasına. Rabbena hep bana dedik. Göz hakkı demedik, alamayan, olmayan, darda olanı, düşkün olanı aramadık, aldıklarımızla böbürlenir hale geldik, bölüşmekten, hayır duasını almaktan kaçtık. Hâlbuki ki kâse kâğıtlarımız vardı bizim, içerisinde ne olduğu görünmeyen, kimsenin gözüne takılmayan, yok ettik, mahalle bakkalında üzerinde hesap yapacak kâğıt kalmadı. Apartmanlarımız, katlarımız, yatlarımız, bahçelerimiz oldu, komşu hakkını unuttuk, karnımız doydu sandık, herkes rızkını yer sözünü yabana attık. Eti senin kemiği benim diyerek emanet ettiğimiz öğretmeni mahkemeye verdik, al sana çırak dediğimiz ustalara önce parayı sorduk, işimiz ustaya kalınca zor bulduk. Cesaretimiz, gücümüz, garibana, mazluma, çocuğa, kadına yetti. Sahip çıkamadık, koruyamadık, kollayamadık. Candır, canandır diyemedik, engel olamadık, cep telefonlarına kamera filmi çekme gayesiyle kalabalığa çoğaldık. Kendimiz ettik kendimiz bulduk. Siber saldırılar, teknolojik savaşlar, ekonomik güçler aklımızı aldı götürdü, en güçlü yanımızı kaybettik. Müslümanız dedik, dualarla hallederiz dedik, yabancılar bizden dua bekliyor dedik ateşten kazana kendimiz düştük. Çünkü biz o biz değiliz artık. Uzaklaştık, kaçtık, kaytardık, anlatamadık geleceğimize İslam’ı, peygamberi, geçmişi, atalarımızı, tarihimizi. Anlatamadık kim olduğumuzu. Bazen fısıldıyoruz ya anlamayana anlatırlar diye. Bakın başımıza gelenlere kaç defa sorguladık acaba kendimizi, biz nerede hata yaptık diye.
Sağlıklı, huzurlu, bereket dolu mübarek Ramazan ayımızı geride bıraktık. Bu mübarek aydan aldıklarımızla, kazanımlarımızla yaşamamız ve yaşatmamız dileğimle Allah’a emanet olun.
Kemal Özdemir
Nerede Yanlış Yaptık…!
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.