Bu hafta içerisinde okulumuzun öğretmenler odasında Öğretmen arkadaşlarla güzel bir sohbet etme fırsatı bulduk. Konumuz “ Nükleer enerji” üzerineydi. Öğretmen arkadaşlardan biri Nizamettin Hoca geçenlerde izlediğim TRT Belgeselde belgeselin birinde Nükleer santrallar üzerineydi. Amerika’nın yüz yirmiye yakın Rusya’nın yüze yakın Fransa’nın seksene yakın Japonya’nın doksana yakın vb. gibi diğer gelişmiş ülkelerin santralleri varmış. Fransa’nın santralları Toryum ile çalışmaktaymış. Toryumla çalışan nükleer santrallar bin beş yüz sene kadar faaliyetlerine devam edebiliyormuş. Diğer santrallar ise uranyum ile çalışmaktaymış. Uranyumla çalışan santrallar ise elli bilemedin altmış sene çalışmaktaymış.
Görüyorsunuz değil mi gelişmiş ülkeler bizlere öcü olarak tanıttıkları nükleer santralları nasıl da ekmek su gibi yapıp işletmekte. Biz Müslüman ülkelere gelince bu santrallar öcü olarak tanıtılarak aslandan kaçınmak nasılsa onlardan da öylece kaçınmamız lazım gelmekteymiş! Anlıyorsunuz değil mi adamlar büyük ülke olmanın temelinde en öncelikli işlerden olan nükleer santrallar bize gelince tu kaka nasılda tanıtıyorlar.
Hamdolsun Allah’a ki hükümetimiz Ak parti bu iradeyi göstermeye çalışmaktadır. Gelişmiş ülkelerden Rusya ile ortak bir çalışma yaparak ülkemizin de nükleer santrale kavuşması için çaba yürütmektedir. Fakat bu çalışmanın bugün itibariyle çok yavaş yürüdüğünü söylemekte herhangi bir beis yoktur. Konu yaklaşık beş yıldan beri konuşulduğu halde ortada herhangi bir santral gördüğümüz yoktur. Konu ivedilikle bütçeye alınıp hayata geçirilmesi elzemdir. Aslına bakarsanız hükümetimiz Ak Parti bu nükleer santrali Rusya ile değil de Fransa ile yaparsa zannımca ülkemizin menfaatleri açısından daha faydalı olacaktır. Çünkü yukarıda yazdığım gibi Fransa’nı nükleer santralleri Toryum ile çalıştığından toryumla çalışan nükleer santrallerde bin beş yüz sene hayatını devam ettirebildiğinden ülkemizin menfaatleri açısından daha önem arz etmektedir. Fransa bire beş istese bile hükümetimiz bu parayı vererek bu santralleri ülkemize kazandırması hayati durumdadır.
Bu konu hayati durumdadır. Çünkü ülkemiz ve kutsal beldeler her geçen gün işgal edilmektedir. Ülkemizin bağımsızlığı için vatanımızın milletimizin bekası için bu proje hayat geçirilmelidir. Bakınız bugün gelinen noktada miraç hadisesinde çok önemli yer olan Kudüs bugün itibariyle İsrail’in başkenti olarak Amerika tarafından ilan edilmiştir. Bugün Kudüs yarın Allah muhafaza belki de Türkiye. Alametler bakılırsa bu düşüncede uzak olmasa gerek . Amerika her geçen gün ülkemiz aleyhine öyle kararlara imza atmaktadır ki zannımca yakın bir gelecekte Amerika ile ters düşebiliriz. Bu durumda Amerika’yla ters düştüğümüzde sanayimiz ve silah açısından çok yol katetmiş olmamız lazım gelmektedir.
Bakınız nükleer santraller ile bir birkaç milyonluk şehrin Elektrik ihtiyacı karşılanabilmektedir. Durum o boyutlarda ki nasıl ki gelişmiş ülkeler bu santralleri ileride ihtiyaç duyulduğunda silah fabrikası yapmaktalarsa bizlerde Allah muhafaza ihtiyaç duyduğumuzda bir silah fabrikasına dönüştürebiliriz. Bugün ki teknolojiyle gelişmiş ülkeler bu santrallerden nükleer bomba yapmaktalar. Şunun şurasında dört milyon nüfusu olan İsrail’de bine yakın nükleer bomba olduğu söylenmektedir. Diğer gelişmiş ülkeleri yazmayacağım. Nasıl ki onların oluyorsa bizlerinde nükleer bombamız olması yolunda bütün engelleri aşarak yapmamız ülkemizin milli güvenliği açısından son derece önemlidir.
Rusya yada Fransa fark etmez her ikisinden de bu teknolojiyi almamız ve hayata geçirmemiz lazım gelmektedir. Çünkü caydırıcı bir özelliği vardır bu silahların…