Uzaktan eğitimin başladığı yeni sezonda bütün Öğretmen ve Öğrenci kardeşlerimize önce sağlık sonra başarılar dilerim.
Pantemi özellikle eğitim ve öğretimi çok etkilediği aşikardır. Okullar açılmalı mı açılmamalı mı tartışılırken :Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, katıldığı basın toplantısında "Eğitimde asıl yük öğretmen maaşı ile ilgilidir. Öğretmen maaşlarından dolayı yatırıma fırsat kalmıyor" dedi. Selçuk'un açıklamaları öğretmenler tarafından büyük tepkilere neden oldu.
Tamda bu bağlamda Eğitimci Yazar Sıtkı Aslanhan hocanın anlattığı öğretmen mi Muallim mi hikayesi gelir insanın aklına..
-Dört yıllık bir fakülte bitirip öğretmenlik diplomasını alabilir ve bir okulda ders vermeye başlayabilirsiniz.. Fakat Muallim olmak başka bişey…
50li yaşlarda birisi parkta oturan ilkokul öğretmenini görür gider yanına oturur Selam aleyküm hocam beni tanıdınız mı der..
Aradan yıllar geçmiş tanıyamadım evladım der..
-Ben falanca okuldan öğrenciniz der. Hatırlıyor musunuz.
Bir gün sınıfta bir arkadaşımızın saati kaybolmuştu. Siz herkesi tahtaya kaldırdınız yüzünüzü duvara dönün ve gözlerinizi kapatın demiştiniz. Ben o anda kahrolmuştum. Çünkü o saati ben almıştım. Şimdi saat benim çebimden çıkacak ve ben rezil olacaktım. Siz tek tek sessizce herkesin ceplerini kontrol ederek benim cebimden saati aldınız ve son öğrenciye kadar kontrol etmeye devam ettiniz. Saati sahibi verdiniz. O gün benim gururumu incitmediniz . Bana çok büyük bir ders verdiniz. Her aklıma geldiğinde irkilirim. Hayatımın dönüm noktası olmuştur.
Hocası..
-Evladım ben konuyu ertesi gün unutmuştum. Şimdi hatırlıyorum. Ama onun sen olduğunu bilmiyordum Size gözünüzü kapatın diyince bende gözlerimi kapatmıştım. Olur ya o yaş gurubunda normaldir bir anlık gaflede düşmüş olabilir.Hata yapabilirdi. Ancak bende gözümü kapattım olur ki öğrencime karşı bir önyargı sahibi olmayayım diye bende gözlerimi kapatmıştım. Hangi öğrencim olduğunu bende bilmiyordum.
İşte MUALLİM budur..
İyi matematik anlatan değil iyi fizik öğreten değil. İnsanın gönlüne dokunan iz bırakan hatırlanır.
Sonra kırk yıl sonra bile karşılaştığında önünü ilikleyip koşup elini öpersin bu davranış dönüm noktası olur unutamazsın asla..İyi soru çözdüren değil gönlüne dokunan o gönüle bir tohum eken bir vizyon bir mesaj bir ahlak veren unutulmuyor..
Bu yüzden
Öğretmen mi Muallim mi olmak gerekir.Karar sizin..