Birkaç gün önce vatsapta bir dostum bir paylaşımda bulundu. Bu paylaşımı okumadan önce konu hakkında herhangi bir bilgim yoktu. Paylaşımı okudukça dedelerimiz ninelerimiz Osmanlıların ne kadar ince bir karaktere sahip olduklarını daha iyi anladım.

Osmanlılar bizlerin kitaplarında öyle beş altı sahife olarak okunması doğru değildir. Dedelerimiz ninelerimiz her sahada en ince ayrıntısına kadara okunup anlaşılması lazım gelmektedir. Bakınız biz torunları Osmanlıları sadece Osmanlı olarak biliriz. Fakat başkaca bir yönlerini bilmeyiz. Osmanlıların tarihi, mimarisi, edebiyatı, devlet yapısı , maliyesi, askeri ve istihbaratı gibi özelliklerinden herhangi bir tanesini bu milletin evlatlarına sorun hiçbirini bilemeyeceğine kefilim. Bakınız geçen okuduğum bir makalede Osmanlı arşivlerini en çok hangi millet okuyor diye bir çalışma yapılmışta bu çalışmada Amerikalılar birinci , Japonlar ikinci ve Avrupalılar üçüncü biz torunları ise alttan onuncu sıralarda olduğumuzu üzülerek okumuştum. Elin adamları bizlerin dedelerimizi didik didik ediyor biz torunları ise onlardan bi haberiz.

Bu yazacağım incelikleri mutlaka kız çocuklarımıza öğretmemiz lazım gelmektedir. Kız çocuklarımız magazin kültürüyle yetişip yuva kuracaklarına ninelerinden gelen ben de yeni öğrendim bu güzellikleri öğrenmeli bunları yaşamalı ve bunların yeni gelecek kuşaklara öğretilmesi lazım gelmektedir.

Osmanlıda yeni yerleşim yerleri bir yerde yerleşim gerçekleştirilecekse önce bu yerde bir cami ve medrese inşa ederler evler bu cami ve medrese etrafında şekillenirdi. Yerleşim yerleri böyle inşa edilirdi. Bugün ise insanımız camiden ne kadar uzaklaşırsa o kadar daha evini pahalıya alıp satmaktadır. Cami yanlarında evler ucuza gitmektedir.

Bir evde sarı bir çiçek varsa o evde hasta vardır bundan dolayı bu evin yanından geçerken ses yapılmamaya çalışılırdı. Bir evde kırmızı çiçek varsa bu evde gelinlik bir kız vardır bu evin yanından geçerken konuşmalara dikkat edilmesi lazım gelmekteydi.

Yemek hane içerisinde tek yenmemeye gayret edilirdi. Hane içerisinde yemek topluca yenmeye dikkat edilirdi. Evin reisi yemeğe başlamadıkça kimse yemeğe başlamazdı. Evin reisi herkes toplandığında herkes duysun diye seslice besmele çeker ve öylece yemeye başlarlardı. Yemeğin sonunda hayırların fethi şerlerin defi için Fatiha okunurdu.

Kapı tokmakları iki çeşitti. Bunlardan aslan motifli tokmağı kalın sesliydi. Diğeri ise çiçek motifli ince sesliydi. Kalın seslisi erkek , ince seslisi ise kadın geldiği anlaşılırdı. Buna göre kadın ise kadın tarafından kapı açılır erkek ise erkek tarafından kapı açılırdı.

Misafir geldiğinde kahve verileceği zaman yanında su da verilir. Burada ki incelik eğer misafir önce suyu içerse buradan gelen misafirin aç olduğu anlaşılır ve ev sahibi tarafından mütevazi bir yemek hazırlanırdı.

Eve gelen misafirlerin ayakkabıları ucu eve doğru bakması sağlanırdı. Burada gelen misafirler başımızın tacı kendilerinden çok memnun olduk manası ortaya çıkardı.

Kapı tokmağında “ Ya Fettah “ diye yazılırdı. Bu bütün kapıları açan dertleri sıkıntıları gideren manasına gelmekteydi.

Evin her tarafında “ Ya malikel mülk “ diye yazılırdı. Yani bu mülkün sahibi Allah’tır. Bizler ise misafiriz manasına gelmekteydi.

Allah’ım bu ne incelik…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber