Bayram Gazetesi için yazı yazmamı istediler. Dini bayramların bizim için önemi büyüktür. Küskünler barışır. Sevgi, saygı ve vefa duygusu her daim bir adım daha öne çıkar., kenetlenmemizi sağlar. Pandemi dolayısı ile birbirimizden epey bir uzaklaştık. O kalabalık şen - şakrak sofraları… Sürmene güvecine Vakfıkebir ekmeğini birlikte bandırıp aldığımız o tatları özledik. 

İnsan olarak sorumluluklarımız var. Bu sorumlulukları her ne şartta olursak olalım yerine getirmek zorundayız. Biz tokalaşma, sarılma, öpüşme ile duygularımızı birbirimize geçiririz. Pandemi bu duygumuzu bizden aldı. Bizi budanmış meyve ağacına çevirdi! Mevsimi geldiğinde budandığı için çiçek açamayan armut, elma, kiraz ağacının ruh halini hiç düşündünüz mü? Anne olamayan kadın gibidir. Pandemi bizi tam da bu hale getirdi. Bir akıllı telefona mahkum etti. Sosyal medya ile mutlu olmaya zorladı. Emojilerle gülüp ağlattı. Duygumuzu suskunluğa gömdü.
Ne zaman nasıl tedavi oluruz, işte onu bilemiyorum. Çünkü biz kolayı seviyoruz. Hırçın Karadeniz gibi zengin, bir o kadar vahşi doğası kadar dirençli olmak zorunda olduğumuzu unutmamalıyız. Çünkü bizim kendi insani sorumluluklarımız var..
Yardımlaşma gibi..
Dertlerimizi paylaşma gibi..
Ekmeğimizi aşımızı paylaşmak gibi..
Çevremizde olan bitene duyarlı olmak gibi..
Hijyen, mesafe, maskeyi takarak çevremizi hastalıktan korumak gibi..
Sokakları temiz tutmak, devlet malına sahip çıkmak gibi..
Yanlışa dur demek gibi..
Vatandaşlık görevlerimizi korkusuzca yerine getirmek gibi..
Haksızlığa uğrayana korkusuzca sahip çıkmak, duyarlı insan olmak, aç bir kuşu pencere camında ekmek uzantıları ile doyurmak gibi vicdani sorumluluk sahibi olmalıyız..
*
Pandemi süresince eve kapanıp eksiklerimizle yüzleşmek zorunda kalınca insanın üzülmemesi mümkün değil. Çoğu zaman insanlığımızı sorguladık...
Örnek; hayvanları çok seviyoruz. Tasmasını takıp sözde onu gezdirme bahanesi ile sokağa çıkıyoruz. O mu bizi gezdiriyor yoksa biz mi onu gezdiriyoruz daha anlayamadık. Yasağı delme çabası olduğu kesin. Kaldırımlara kakasını yaptırdığımız o hayvanı mahçup ettiğimizi anlamayacak kadar cahiliz. Tıpkı evinin altında marketi olup alışveriş için yarım saatlik yola ekmek almaya giden insan olduk..
*
Vakıf ya da dernek çatısı altında yaşananları da gördük. Vakıf malını yemenin ne kadar günah olduğunu bize aklımız erdiği günden beri öğrettiler. Vakıf malındaki ağaçtan meyveyi bile  alıp yiyemediğimizi hatırlıyorum.  Sürmene Yardımlaşma Vakfı’nda yaşananları ve mahkemeye yansıyanları okuyunca üzüldüm. Yazmaya elim bile varmıyor. Vakıf malını kendi aile menfaatleri için kullanmak çok üzücü. Buradan Vakıf yöneticilerine önerim. Malları sahiplerine teslim edin. Yaptıklarınız için teşekkürler. İyi niyetle çıktığınız iyilik yolunun sonu karanlık bir sapağa girmiş. Dememiz odur ki; çamura saplanmadan anahtarı gerçek sahiplerine verin. Yani Sürmenelilere..

Herkesin Ramazan bayramını kutluyor sağlıklı, mutlu, duygulu , sevgi dolu nice bayramlar diliyorum..

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber