Bu korona illetinden dolayı yaklaşık iki aydan beri evlerimizdeyiz. Bu günler çoğu şeyi düşünmemize fırsat verdi. Öncelikle zamanın ve sıhhatin ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Elhamdülillah ala külli hal.
Bu zaman dilimlerinde kitap okumaya ve bolca ibadet etmeye çalıştık. Kendi adıma söylemek gerekirse İmam Nesefi’nin Arapça tefsir okumalarının yanında Türkçe eserlerde okumaya çalıştım. Bu okuduğum kitaplar arasında Peyami SAFA’NIN “ Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” ve şimdi okumaya çalıştığım Victor HUGO’NUN “ Bir İdam Mahkumunun Son Günü” . Eminim sizlerde bol kitap okumaları yapmışsınızdır.
Bu sıkıntılı günler bir haftaya gerilemeye başlayacak. İnşaallah çoğa gitmez bir haftaya aldığımız yasaklar bir bir hafifletilmeye başlanacaktır.
Bu günlerde televizyonda izledik. İzlediğimiz magazin televizyonlarında bir tanesinde yapılan programlarında insanın ne dünyasına ne ahretine bir fayda olmadığını yakinen gördüm. İnanın bana bu programlarda aileye bir fayda yok, toplumsal değerlerimize bir fayda yok zaten din ise akla ziyan. Dersiniz ki bu ülke gayri Müslim. Bakın örnek vereceğim magazin televizyon kanallarında diziler tam bir rezillik. İnsanımıza kattığı hiçbir değer yok. Başkaca bir de yarışma programları var. Güya yarışma. Yok efendim moda yarışması kadınlarımızı milyonların önünde kavga ettirmekteler. Diğer bir programda ise yemek yarışması adı altında kadınlarımızı milyonların önünde “birbirinizi sevmek zorunda değilsiniz , burası bir yarışma programı” . Bir başka televizyon kanalında araba vereceğiz diye eşlere yapmadıkları rezillik yok. Yok efendim acılı biber yedirmeler daha başka akıl tutulması işler. Bir başka yarışma programı bir adada geçmekte. Çocuklarımızı alıp adaya getiriyorlar. Orada yarışmalar yapıyorlar. İnanın bana tam bir rezillik. Çocuklarımız orada birbirleriyle kavgaya tutulmaktalar. Çocuklarımız rezil olmakta bu adamlar reyting yapıp aldıkları reklamlarla paraları götürmekte.
Asıl anlamadığım bu ne idüğü rezil yapımlar milyonlar tarafından izlenmekte. Halkımızın seviyeleri bu kadar düşük mü diye de düşünmüyor değilim.
Şimdi sizlere soracağım bu işler ne kadar doğru?! Zaten az biraz düşünseniz bu adamlar bu programlarla reyting yapmaya çalışmaktalar. Reytingler arttığında da aldıkları reklamlar verdiklerinin yanında uçuk ücretler. Bir araba veriyorlar trilyonları getiriyorlar. Anlatmak istediğim adamlar sizleri oyuncak yapmakta. Siz milyonların önünde rezil oluyorsunuz onlar paraları götürüyor.
Bu günler münasebetiyle kitap okumalarım yanında televizyon kanallarında dolaşırken Diyanet TV ve Semerkant TV’YE rastladım. Semerkant TV’YE hayran oldum. Semerkant TV’DE aile öncelenmekte , din imkanlar ölçüsünde her yönüyle işlenmekte ve toplumsal değerler tüm yönleriyle halkımızın izanlarına sunulmakta. İnanın bana hayran kaldım. Diyanet TV ve Semerkant TV Hanefi ve Şafii mezhebine göre yayın yapmaktalar. Ehli sünnet inancı tam manasıyla verilebildiği kadarıyla verilmeye çalışmakta.
Semerkant TV’DE sabah yayınlarında kadın programlarıyla “ Saliha Hanımlar” gibi ve ilerleyen saatlerde çocuklara yönelik yayınlar daha sonraları da ehli sünnet inancı verilmeye çalışılmakta. Programlar ne itici ve ne de halkımızın üzerinden servetler götürmeye yönelik. Her
programda bir mesaj verilmeye çalışmakta. Hanıma iyi davranılması , yalan konuşmama ve tövbe vb. gibi. Hayran kaldım. Emeği geçenlere canı gönülden teşekkür ederim.
Magazin televizyonlarından uzak durun…