Beş Günden beri yoktum. Okulumuz Şehit Yüzbaşı Cengiz Topel İmam Hatip Ortaokulu olarak beş Öğretmen bir idareci otuz beş civarında da veli ve öğrenci olmak üzere Çanakkale gezisi yaptık.
Hamdolsun Allah’a ki gezi kazasız belasız geçti. Hepimiz bu geziden beklediğimiz amaç hasıl olarak şehrimize geri döndük.
Yolculuk boyunca okul Müdür Yardımcımız Adem Hocam tam manasıyla öğrencilere bir ağabey olarak gezinin sorunsuz bitmesinde baş kahramandır. Gezi İnceleme Kulübü Öğretmenimiz Derya Hanım ve Meryem Hanım gezimizin Adem Hocamızdan sonra gelen kahramanlarından. Derya Hanım İngilizce yarışmalarıyla Meryem Hanımda Türkçe yarışmalarıyla okulumuzda harika bir atmosfer oluşturmaktalar. Bizler Zeki Hocam ve ben Öğrencilerimize ağabeylik yapmaya çalıştık.
Gezimiz önce Çanakkale’ye oldu. Çanakkale’de dedelerimizin emperyalist ülkelere karşı durum o kadar vahim ki emperyalistler ülkemi bölüp parçalamak için Anzak ülkesinden bile üşenmemişler kalkıp gelip ülkemi işgal etmeye çalışmışlar. Çanakkale’de adım attığınız her adım ve ayağınızın altında şunu unutmamamız lazım gelmektedir ki mutlaka yatmakta olan bir şehidimiz vardır. Çanakkale’de ziyaret ettiğiniz her mekanda bir şehitlik mezarı var. Bu şehitlerin isimlerine ve memleketlerine baktığımız zaman ülkemin ve İslam coğrafyasının her tarafından hilafetin merkezi olan Anadolu için kalkıp hem de ölmeye gelen insanlara rastlayabilirsiniz. Bu kanlı savaşlarda Trabzon’dan Diyarbakır’a Samsun’dan Batmana , Kerkük’ten Saray Bosna’ya her coğrafyadan bir isimsiz kahramana rastlamak mümkündür. Allah’ın izniyle okul olarak seyahatimiz esnasında şehitler tepesinde Yasinler okuyarak şehit olan büyüklerimiz için Allahtan dualarda bulunduk. Ayrıca şehitler diyarı Çanakkale’yi gezerken nasıl ki dedelerimiz bu vatan ve memleket uğrunda ölmüşlerse biz torunlarında aynen ülkemiz Allah muhafaza bir işgalle karşılanırsa bizlerde vatanımız ve memleketimiz uğrunda cephelere koşacağımızın ahdini aldık.
Şunu bir daha anladım ki nasıl Japonlar çocuklarına okul dönemlerinde mutlaka Nagazaki ve Hiroşima’yı dersler almak için hem de mutlaka ziyarete getiriyorlarsa bizlerde okul dönemlerinde çocuklarımıza mutlaka Çanakkale’yi ziyaret ettirmemiz lazım gelmektedir. Bu ziyaretlerde hem emperyalistlerin amaçlarını hem de dedelerimizin bir işgal durumunda nasıl bir dirayetle bu ellerinden ve ağızlarından kan akan leş kargalarına karşı nasıl durduklarını anlatmamız ve dersler çıkartmalarına yardımcı olmamız lazım gelmektedir. Fakat konu buraya geldiği için yazmakta bir beis görmüyorum bizlerin ülkesinde hakiki bir manada bir milli eğitim ruhuna sahip olmadığımızdan çocuklarımızda bu şuursuzluktan etkilenip sağlıklı bir milli ruha kavuşamamaktalar. Öncelikle çocuklarımıza ülkemizin dört bir tarafında açılan cephelere getirip dedelerimiz ninelerimizin nasıl emperyalistlerle mücadele edildiğinin kavratılması lazım gelmektedir. Aksi takdirde çocuklarımız Atatürk’le Fatihle ve Kanuniyle büyüyeceği yerde dedelerinden ninelerinden bir haber büyür ama çocuklarımıza ne bileyim dünyanın hangi sapkın bir adamını sorsanız yada bir takımının futbolcularını saydırsanız eminim ki bu çocuklarımızın sizlerde göreceksiniz mutlaka sayacaklardır. Bu bana göre çok tehlikeli bir durum gibi durmaktadır.
Seyahatimizin diğer ayağında Edirne ye geçtik. Edirne’de Padişahlar camisi Selimiye Caminde akşam namazı kıldık. Caminin dehşetinden inanın bana etkilenmemek mümkün değil. Dedelerimizin ninelerimizin kurduğu ve Rabbimizin de izzet ve şeref verdiği Osmanlı devletin büyüklüğünü ortaya koyan bu ve diğer Mimar Sina’nın yaptığı camilerin karşısında eğilmemek mümkün değil. Ya Rab! Bu
ne izzet ve şeref…Ya Rab! Osmanlının devamı devletimiz Türkiye Cumhuriyeti Devletine izzet ve şeref nasip eyle…
Gezimiz amacına ulaşarak kazasız belasız güzel şehrim Trabzon’a dönerek neticelendi. Rabbime sonsuz hamdü senalar olsun…