Değerli basın mensupları, kıymetli kamuoyu,
Ancak, ülkemizin güncel ekonomik gerçekleri, yüksek enflasyon rakamları ve başta barınma ve gıda olmak üzere temel ihtiyaçlardaki sürekli fiyat artışları dikkate alındığında, bu zam oranlarının vatandaşlarımızın geçim derdine çare olmaktan çok uzak kaldığı açıktır.
Gelir dağılımındaki adaletsizliğin günden güne derinleştiği, pahalılığın her kesimi etkilediği bir ortamda, yapılan zamlar neredeyse en temel ihtiyaç kalemlerini dahi karşılamakta yetersiz kalacaktır. Vatandaşlarımız market raflarındaki etiketlerin sürekli değiştiğine, elektrik ve doğalgaz faturalarının katlanarak arttığına her gün bizzat şahit olmaktadır. İktidar ise bu yakıcı gerçeği görmezden gelerek, halkına adeta sırtını dönmüştür.
Zor koşullar altında görev yapan memurlarımız ve hayatlarını emekli maaşıyla idame ettirmeye çalışan milyonlarca yurttaşımız, bu zam oranları ile birlikte zaten zor olan yaşam şartlarında daha da büyük bir güçlükle karşı karşıya kalacaklardır. Sosyal devlet anlayışının temelinde, başta dar ve sabit gelirli kesimler olmak üzere toplumun tüm katmanlarının refahını gözetmek yatar. Oysa mevcut uygulamalar ne ekonomik adaleti ne de toplumsal huzuru sağlamaya yeterli olmaktadır.
Açıklanan maaş zamlarının, yüksek enflasyon ile mücadelede etkili bir politika seti veya kalıcı bir iyileşme hedefi içermediği de ortadadır. Bunun yerine, günü kurtarmaya dönük yüzeysel çözümlerle toplumu oyalamak isteyen iktidar, dar gelirli vatandaşların sıkıntılarını görmezden gelmeyi sürdürmektedir. Oysa ki gerçek refah artışı, ancak kapsamlı ekonomik reformlar, istikrarlı bir enflasyonla mücadele programı ve üretim odaklı bir büyüme modeli ile mümkün olabilir.
Bu noktada, hükûmetin bir an önce halkın nabzını tutan, gerçeklerin farkında olan ve refah seviyesini artırmaya yönelik somut adımlar atan bir politikaya yönelmesi elzemdir. Vatandaşlarımızın cebini yakan hayat pahalılığına karşı kararlı ve bütüncül bir mücadele yürütülmediği sürece, memur ve emeklilere yapılan bu yetersiz zamlar sadece kâğıt üzerinde kalacak; insanların günlük yaşamlarında herhangi bir rahatlama sağlamayacaktır.
Yüksek enflasyon ve artan temel ihtiyaç maliyetleri karşısında, bu düzenlemenin vatandaşlarımızın refahını artırmaktan ne kadar uzak olduğuna dikkat çekiyor; yetkilileri, sorumluluk bilinciyle hareket etmeye davet ediyoruz. Çünkü toplumun geleceği, ancak adaletli bir gelir dağılımı ve güçlü sosyal politikalarla güvence altına alınabilir.