Öncelikle Türkiye’mizin gözbebeği İstanbul’umuzda meydana gelen Terör olayında hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan Rahmet geride kalan yakınlarında sabırlar diliyorum.
Şehit olan her bir vatandaşımızın ayrı bir hikayesi var. Bu hikayeleri izlerken etkilenmedim değil.
Uzun zamandan beri böylesine bizi içten yaralayan bir olayla karşılaşmamıştık. Bu konuda rahat bir pozisyondaydık.
Ama bu olay bana “Su uyur düşman uyumaz” sözünü hatırlattı.
Elbette İçişleri ve Milli İstihbarat Teşkilatının bu konuda yapmış olduğu çok başarılı çalışmalar var.
Bu çalışmalar göz ardı edilemez. Taktir ediyoruz. Teşekkür ediyoruz.
Fakat, bu yaşanan olayda verilen mesaj çok etkili oldu.
Dünya metropollerinden olan İstanbul’ un en hareketli caddesinde, Türkiye’ye gelen her turist ’in (yerli veya yabancı) İstanbul’ a gelip de mutlaka uğradığı gezdiği oturup bir bardak çay içtiği, merkezi bir yer İstiklal caddesi yani Beyoğlu’nun kalbi. İçişleri Bakanımızın dediği gibi “Nazlı Kızımız”
Yapılan bu saldırı, terörün hiç bitmeyeceğinin de kanıtıdır.
Burada zafiyet kimdedir hangi kurum suçludur bunu da sorgulayacak halimiz yok.
Ancak, terör örgütünün de yani PKK-PYD ve diğer terör örgütlerinin davalarından vazgeçmeyeceği bu olayla malum oldu.
Evet, teröristin nerden geldiği, nasıl geldiği, kim yataklık yaptığı deşifre oldu. Peki bu süreç nasıl takip edilip olay olmadan önce engellenemedi.
Demek ki alınan tetirlerde bir eksiklik var.
Ta Suriye’den Afrin’e giriş yapılıyor. Afrin’den sınırdan içeriye giriliyor. Ona burada yataklık yapacak olanlar hazır. Tüm ortam hazırlanmış, ona da bombayı patlatmak kalıyor.
Bir kere bunun araştırılması lazım.
Yani saksılardan önce Suriyelilerin durumu masaya yatırılmalı.
Hatta Suriyelilerin kesinlikle girişlerine izin verilmemeli. Gidenlerin bir daha dönmelerine müsaade edilmemelidir.
Bu olay bizler bir şeyi daha hatırlattı. Bu ülkeyi yönetenler, yönetmeye talip olanlar böylesine önemli bir konuda da bir araya gelip, bir açıklamada bulunamıyorlar.
Birbirlerini suçlar duruma geldiler. Birbirlerine kinayeli sözler söyleme yerine bu konu da olsun hiç değil bir araya gelin.
Yani neredeyse terör olayını da örten bir anlayışla birbirlerine sözler söylemektedirler.
Böylesine önemli bir olayda, neden İBB. Başkanı, İstanbul Valisi ve İçişleri Bakan’ımız yan yana olamıyor.
Bu, bu kadar zor mu? Şimdi birlik olmayacaksınız da ne zaman birlik olacaksınız. Anlayamıyorum.
Her şey bitti Sayın İmamoğlu’nun sözüne kilitlenildi.
Evet, belki zamansız söylenmiş bir sözdü ama belki de İmamoğlu “saksıları çalıştıralım” derken, bu olayın arkasında ki gizemli süreci takip edelim.
Nasıl böylesine bir olay oldu. Bizim eksiğimiz nerede diye araştıralım demek istemiştir.
Yani tabiri caizse “günah keçisi aramayalım”.
İstanbul için söylüyorum. Hiç bu üçlüyü bir arada gören var mı? Sayın Bakan-Sayın Vali-Sayın İBB Başkanı)
Şunun farkında mıyız?
Böylesine önemli bir konuda bile bir araya gelemiyoruz. Böylesine önemli konularda özellikle iktidar, muhalefet üyeleri kendilerini sorgulamalı.
Dikkat edin sizin husumetiniz seçmeninizin tabanına da etki ediyor.
Türkiye’de ki siyasilerin birbirlerine karşı olan husumetleri terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürer cinstendir.
Son söz siyasilere; bölmeyin bölüştürmeyin.