Türk milli futbol takımı dendiğinde akla ilk gelen, milli ama yerli olan oyuncuların yüreğini sahaya koyduğu, tekmeye kafa sokan, kaşı başı yarıldığında kan revan içinde de olsa terinin son damlasına kadar mücadele eden oyuncu topluluğundan oluşan bir futbol takımıdır. 

Ancak gel görki, şu anki milli futbol takımımızın, başta hocası olmak üzere milli ama ecnebi bir ekip ve oyuncu topluluğundan oluşan takım olduğu için, o aradığımız dişe diş, kana kan duygusunu bulmakta zorlanıyoruz.

Bunu derken yanlış anlaşılmasın, ben bu oyuncu grubunu beğenmiyor yada istemiyorum diye algılanmasın. Bilakis bu oyuncu grubunun çok kaliteli oyunculardan oluştuğunu pek tabiki görüyor ve kabul ediyorum. 

Benim anlatmak istediğim, oyuncu grubundan sadece ilk 11’e bile baktığınızda, kaleci Mert dışında, milli ama yerli oyuncu olmadığını, yani ilk 11’in on oyuncusunun alt yapısı ve yaşam kültürü hep yurt dışı yani ecnebi (yabancı) olduğunu görüyoruz.

Bu oyuncuların profesyonel ve kültürel anlamda, yaşadıkları ve kariyerlerini sürdürdükleri kültürlere uyum sağlamış, bizim aradığımız yerli kültüründen ve beklediğimiz dişe diş, kana kan mücadelesinden, ayrıca ruhundan uzak kalmış görüyoruz. 

Bu oyuncuların Türk olduğu ve kanlarında bu beklediğimiz duygunun ve ruhun var olduğunu biliyoruz ancak, bu ruhu ortaya çıkaracak hocamız olmadığı için bundan maalesef mahrum kalıyoruz. 

Yanlış politikaları ve yönetim anlayışlarına sebep, futbolumuzu yöneten isimlerin, büyük oranda futboldan uzak olması, bu durumun zeminini hazırlayan en önemli etkendir diyebiliriz. Bu nedenle artık, futbolumuzu futbolun içinden gelen isimlerin yönetme zamanı geldide geçiyor bile. 

Avrupa kupaları eleme müsabakaları grubundaki ilk maçımızda Ermenistan’a konuk olduk. 

Ermenistan’ın futbol anlamında Türkiye’nin kalibresinde olmadığını biliyoruz fakat, sahaya çakınca her şey istediğin gibi olmayabiliyor, örneğinde gördüğümüz gibi, Ozan Kabak’ın talihsiz bir dokunuşu ile Ermenistan 1-0 öne geçti ama Türkiye ilk devre bitmeden bu gole Orkun Kökçü ile cevap verdi ve devre 1-1 beraberlikle geçildi. 

İkinci devreye millilerimiz iyi başladı ve hem milli hemde yerli Kerem Türkoğlu maçın 64.dakikasında Enes Ünal’ın akıl dolu pasını iyi değerlendirip millilerimizin galibiyet golünü attı ve bu golle üstünlüğü 1-2 eline alan millilerimiz bu dakikadan sonra daha rahat bir oyun ortaya koydular. 

Bu arada Çağlar Söyüncü’ye bir parantez açmak istiyorum, ortaya koyduğu iyi oyunun yanında sahaya yansıttığı ruhuda alkışa değerdi ve tüm milli oyunculardan da bu ruhu beklediğimizi söylemeliyim. Ayrıca kaleci Mert Günok’u da tebrik ediyorum, şu an milli kaleyi hakederek aldığını belirtmeden geçemeyeceğim. 

Maçta kalan dakikalarda başka gol olmayınca, Avrupa şampiyonası elemeleri D grubunda oynadığımız bu ilk maçı 2-1 kazanarak gruba üç puanla başlamak, bizim adımıza bu mübarek gecede, ülkemizin zor günler yaşadığı son zamanlarda sevindirici bir unsur olmuştur. 

28 Mart salı günü evimizde ağırlayacağımız Hırvatistan ile grubun ikinci maçından da üç puanla ayrılmak umuduyla, bu güzel duyguların devam etmesini diliyorum. 

(2010-11 ŞAMPİYONU TRABZONSPOR)

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber