İnsan oğlunun bazı alışkanlıkları vardır asla vaz geçemeyeceği,
bazı alışkanlıklarıda vardır istesede vaz geçemediği!
Bu alışkanlıklar kendisi, ailesi yada toplum için faydalıysa sıkıntı yok fakat, bazı alışkanlıklar varki, insanlara zarar veren, işine saygın olmadığını ortaya koyan ve oldukça çirkin ve hoş olmayan durumlar ortaya koyar.
İnsanın asla vaz geçemediği alışkanlıkları muhakkak kendi adına olmazsa olmaz alışkanlıklar olabilir, buda kişinin kendini bağlar, kimseyi ilgilendirmez diyebiliriz.
Fakat, bazı alışkanlıklar varki insan istesede değişemediği!
Ben burada Trabzon dolmuş esnaflarından biraz bahsetmek istiyorum.
Dolmuşçu esnafı yıllarca Trabzon’da dedemle yaşıt araçlarla millete hizmet vermeye çalıştılar. Çalıştılar diyorum çünkü, klimasız ve konfordan oldukça uzak araçlarla dolmuş yaptılar.
Dolmuşa bindiğimizde, koltukların o kadar kirli olduğunu görüyordunuz ki, inanın oturmaya iğrenirdiniz. Mecbur otururdunuz fakat, yayı fırlamış koltuğa denk geldiniz mi, dikkat etmezseniz, ya kıyafetiniz yırtılır yada, yay kıçınıza zarar verebilirdi.
Aylardan Temmuz yada Ağustos’sa 10-15 dakikalık yolculuğunuz resmen sauna sıcaklığında olurdu ve kan ter içinde araçtan inerdiniz.
Toz, kir kayış gibi oldu derlerdi ya, dolmuşların %95’i o durumdaydı.
Bunun yanında klima olmayan bu araçlar, kışın Trabzon’a fazla da kar yağmamasına rağmen, o az sayıdaki karda da zincir lazım olduğu zaman ise, aracında zincir bulundurmadıkları için, çalışmaya ara veren esnaf zihniyetindeydi bizim dolmuşçular.
İnsanlar o soğuk ve karda yürümeye terki-mecbur bırakılırdı. Bu durum her zaman bana göre işine ve müşterisine karşı saygısızlıktı ve çokça bu konuda şikayetlerim olmuştur.
Bu durumun böyle gitmeyeceğini çok şükür anlayan idareciler, konu üzerinde bir çalışma yaparak ileri bir tarih belirleyip, bu tarihe kadar herkesin aracını, en az şu model olmalı şeklinde ilam yaparak değiştirmeleri kararını verdiler.
Ve bu dolmuşlar üzerinde özel olarak boya, amblem, aksesuar yada herhangi bir yazı, çıkartma olmamasına, bilakis tek tip boya ve işaretleri, kliması olan yeni model araçlar olmak üzere, silbaştan dolmuş modeli ve sistemine geçirmek üzere karar verdiler.
Çok şükür ki bu kararı alan mülki amirler kararlı duruşlarıyla bu sistemi 2020 yılında hayata geçirdiler.
Ve şimdi, aradan dört yıl gibi kısa bir zaman geçmiş olmasına rağmen, başta dediğim gibi bizim insanımızın kötü alışkanlıklar, disiplinsiz, işine ve müşterisine saygısız durumları gereği, o güzelim tertemiz araçlar %80 oranında eskimeye, dökülmeye ve pislik içinde kalmaya yine mahkum edilmiş.
Hakkını yemeyelim, Dolmuşa bindiğinizde, eskiden olduğu gibi, koltuğa oturduğunuzda koltuğun yayları kıçınıza batmıyor tamam ama,
Sallanan ve kırık koltuklar mı ararsın, arabanın tabanında katman oluşturmuş toz mu ararsın, kapı kapak yada alt takım gibi akşamlardan gelen gacır gucur sesler mi ararsın, çalışmayan klima mı ararsın,
Masrafları arttığı gerekçesiyle ayakta tıka basa yolcu alan mı ararsın, birbirleriyle haberleştikleri telsiz sisteminin aşırı yüksek gürültü ve sesi altında kendinizi karakoldaymış gibi mi hissedersin, bu telsiz sistemi üzerinde boş ve dangalakça muhabbet mi ararsın,
Dolmuşçu beyefendinin müşteriye karşı saygısız tavrını mı ararsın, Bir çok alanda özellikle havaalanı tarafında standardı olmayan dolmuş ücretleri mi ararsın, (sürekli havaalanı ana giriş üstündeki otobüs durağından bu dolmuşlara binen birinden, bazı dolmuşçuların 18 TL bazıları ise 20 TL aldığına bizzat şahidim)
Beş-üç TL daha ucuza taşıyor diye Yomra/Şana minibüsleri ile yarış içinde olan dolmuscu mu ararsın, onları geçmek, yolcuyu kaptırmamak için tehlikeli araç kullananları mı ararsın,
Neden 20 TL alıyorsunuz? Sizden önceki dolmuscu 18 TL aldı benden, hangisi doğru bunların o mu bu mu? dediğinizde, kendinden 30 yaş büyük müşterisine, ne diyorsun 2 TL’nin hesabını mı yapıyorsun? al paranı diye argo argo çıkan dolmuscu mu ararsın,
Meselenin iki TL ya da beş TL olmadığını, asıl meselenin bir standardız olmadığı için bunu sorguladığınızı söylediğimizde de bunu anlayacak kapasitesi olmayan ve size diklenen dolmuscu mu ararsın,
Dolmuş ile 10 dakikalık mesafeyi, sırf zarar etmemek için aracını doldurmak adına, yavaş yavaş, dura kalka, bekleye bekleye 40 dakikada gidip, işinizi aksatan ve seni bunaltan dolmuscu mu ararsın,
Trabzon’u bilmeyen müşteriler için, gidecek olduğu yeri söylemesine rağmen oraya gitmeyen fakat, sırf 18 TL için müşteriye buyur oranın çok yakınına gidiyoruz gibi sahte sözlerle kandırıp sıcak havada elinde yükle ve ilimize yabancı müşteriyi yürüten dolmuşçu mu ararsın,
Tek tip olacak mecburiyetiyle yola çıkılmasına rağmen, oldukça aksesuarı olan ve yüksek sesli müzik sistemi takılı dolmuş mu ararsın,
Mesleğine ve müşterisine saygısı olmayan, kılık kıyafet, davranış ve ifade bozukluğu olan dolmuşçu mu ararsın,
Ne ararsan var!
Evet Trabzon dolmuscular içerisinde maalesef ne ararsan var.
Bütün bu meselelerden ve sorunlardan kurtulmak için değiştirilmek mecburiyetinde bırakılan araçlar ve sistem maalesef dört yıl gibi kısa süre içerisinde yine eski düzenine dönmüş durumdadır. Kimsede buna engel olmamaktadır ya da müdahale etmemektedir.
Ve kısaca eski, kötü alışkanlıklarına geri döndüler. Maalesef kalitesizlikte master yapmış bu dolmuşçu esnaflarımız, kesinlikle medeniyete ve yeni çağa ayak uydurmakta büyük problem yaşamaktadır.
Not: Burada, işini seven, kendini geliştiren, müşterisine ve işine saygısı olan, aracini evi gibi temiz tutan az sayıda da olsa dolmuscu esnafı da var yok değil.
Onları bu konulardan tenzih ederek ayrıca, kendilerine teşekkür ederek, özel olduklarını ve örnek olmaları gerektiğini buradan belirtmek istiyorum.
Siz ne kadar kanun ve kurallar getirirseniz getirin, eğer insanınızı eğitmezseniz, ya da insan kendini eğitemezse, o koyduğunuz kanun ve kurallar kesinlikle bir işe yaramadığı apaçık bu dolmuşçu meselesinde de ortaya çıkmıştır.
Peki kanun ve kural koyan mülki amirler bizim gördüğümüz bu olumsuzlukları görmüyorlar mı? Hadi dolmuş kullanmıyorlar görmüyorlar diyelim, kulakları sağır da duymuyorlar mı? Hadi diyelim kulakları sağır, hasbelkader sorunları dile getiren bu gibi makaleleri de mi okuyamıyorlar?
Peki görmüyorlar ise, duymuyorlar ise ya da okuma yazmaları yok ise bunlar nasıl mülkü amir oldular?
Eğer kör, sağır, dilsiz yada okuma yazma cahili değillerse!
O zaman sevgili mülkü amirler de mi görevine ya da yönettikleri şehrin insanına veyahut onları göreve getirenlere saygısı yok?
Eğer böyleyse esnafın yaptığı gayet normal sayılır!
Ancak öyle olduğunu düşünmüyorum, mülkü amirlerinin gayet sağlıklı ve tahsilli olduklarını biliyor ve onları Trabzon için göreve çağırıyorum.
(2011’de ŞİKEYİ HANS GÖRDÜDE HASAN GÖREMEDİ)