Birkaç gün önce okulda Öğretmenler odasında güzel bir sohbet etme fırsatı bulduk. Sohbetin bir yerinde biz Türklerin İslamlaşmasındaki yolu konuştuk. Öğretmen arkadaşlardan biri biz Türklerin kılıç zoruyla Müslüman olduk dedi.
Konuya o ana kadar pekte kafa yormamıştım. Gerçekten biz Türkler kılıç zoruyla mı Müslüman olmuştuk yada bazı kardeşlerimizin dediği gibi sevgiyle mi Müslüman olmuştuk.
Öncelikle şunu açık olarak yazmak hasıl oldu ki biz Türklerin Müslümanlaşmasında bizlerin içerisinde bulunduğu bir takım güzel hasletler etkili oldu. Bunlar bizlerde ki aile kavramının İslam’da da olması. Türklerde aile çok güçlüydü. Biz Türklerde ki erdemli davranışlar İslam’da da övülmüştü. Yani sadakat, doğruluk, kendini kardeşine tercih etmek gibi üstün meziyetlerde İslam’da da olması biz Türklerin İslamlaşmasında çok büyük rol gördü. Ayrıca biz Türklerin savaşçı bir millet olmamız yani yıllarca Orta Asya’da Çine karşı varlığımızı devam ettirmemiz biz Türklerin savaşçı bir millet olmamızdan kaynaklanmaktadır. Bu savaşçı yanımız dolayısıyla Abbasiler gibi İslam devletlerinde yer bulmamızı sağladı.
Yaptığım bir dizi araştırma sonucunda şunu gördüm ki bu konu ne biz Türkler kılıç zoruyla İslam’a girdik ne de öyle bazı kardeşlerimizin dediği gibi hemencecik İslam’la şereflendik. Konu çok detaylı olduğundan yazım ebatlarınca kısaca toparlayıp sonuca ulaşmaya çalışacağım. Konuyla ilgilenen kardeşlerim en azından Google ’ye danışır ve her iki tarafın argümanlarını okurlarsa zannımca konu daha güzel anlaşılacaktır.
Ben konuyu önce okulumuz tarih Hocamıza danıştım. Tarih Hocamız İdris Hocam bana Nizamettin Hocam konu öylece bir satırla konuşulacak bir mevzu değil. Konuyu bana ayak üstü bir saat kadar anlattı. Konu hakkında hem özet teşkil eden ve hem de konuyu tam can damarından vuran iki eser söyledi. Bunlar; Rahmetli Ahmet Yaşar Hocamızın Türk , Türkler ve İslam eseri ve Rahmetli Fuat Köprülü Hocamızın Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar eserlerinde konu yeterli bir alanla işlenmiş durumdadır.
İdris Hocamı dinledikten sonra konuyu bir de Google’da sorguladım. Google ‘de önüme çıkan bilgilerde de konu öyle bir yönüyle işlenmesi lazım gelmediği ve konunun pek çok tarafı olduğu vurgulanmaktaydı. Yaptığım tüm bu analizler sonucunda şu kanıya vardım. Biz Türkler binli yıllara kadar kılıç zoruyla İslam’la şereflendik. Binli yıllardan sonra Hoca Ahmet Yesevi gibi gönül erlerinin uzun ve yorucu çalışmalarından sonra yani Yunus Emreler ve Mevlanalar ve Hacı Bektaş’ı veli gibi gönül erlerinin uzunca çalışmalarından sonra konu o kadar geniş ki o dönemde Anadolu’ya gelen gönül erlerinin sayıları ve isimleri tam anlamıyla bilinmiyor onların uzun çalışmalarından sonra biz Türklerin İslamlaşmasında çok büyük görev gördüler.
Fakat şunu söylemek mümkün biz Türkler İslam’la şereflendikten sonra izzet ve şeref bulduk. Biz Türklerden İslam’la şereflenemeyenler tarihin tozlu sayfasında adları izleri silinip gitti. Dedelerimiz ninelerimiz Kayı boyu İslam’a yapıştıktan sonra Allah kendilerine Osmanlı gibi cihan şümul bir devlet nasip eyledi.
Elhamdülillah. İyi ki Müslüman olmuşuz…