banner240

Şenol hoca için yıllardır söylenmeyen söz, yapılmayan dedikodu, atılmayan iftira, yaftalanmadık leke kalmadı!

Hocanın paracı olduğu, yani parayı çok sevdiği hep söylene durdu. 

Bir defa öncelikle bir tespitle başlayalım!

Parayı sevmeyen, 
hatta çok parayı hayal etmeyen, 
hatta ve hatta çok parayı kazanıp daha çoğunu kazanayım diye düşünmeyen insan yoktur. 
Olmaz da. 
Olmamalı da.
Zaten böyle bir duyarsızlık insanın fıtratına aykırıdır.
“İstisnalar kaideyi bozmaz tabi” 

Şenol hoca futbolculuk dönemi ve teknik adamlık dönemi dahil, Trabzonspor’da çalıştığı bütün zamanlarda, profesyonelliğin gereği mukavelelerini yapmış ve emeğinin karşılığını almıştır. 

Her insan gibi ihtiyaca ve karşılıklı anlaşılan bedele münhasır, bedava çalışmamış emeğinin karşılığını, doğal olarak vaad edileni almıştır. 
Almasa bedavamı çalışsaydı?
Kim yapardı ki bunu?
Ben söyleyeyim hiç kimse!

Adam talep edilmiş, yok dememiş gelmiş, çalışmış, emek vermiş, başarmış ve bir kimlik edinmiş. 
Bu her insana nasip olacak bir durum, yada bir şans değildir. 
Kimse kimseyi kara gözüne kara kaşına hasretten talep etmiyor, yada çalıştırmıyor. 

Tamam, buraya kadar kısaca anlattığım mevzuyu anladınız sanırım. 

Şimdi sevgili Şenol hoca gelmiş 72 yaşına, Allah (cc) selametini versin, rabbim sağlığını daim, mutluluğunu bol eylesin. 

Benim, bu günlerde söylenenin aksine Şenol hocanın hayatında ilk defa parayı, ünü, şöhreti, makamı, mevkiyi düşünmeden Trabzonspor’a geldiğini, kaldıki ve takdir edersiniz ki bu dediklerimin hiçbirine de ihtiyacı yok diye düşünüyorum. 

Şenol hocanın bütün hevesi ve meramı, yıllarca emek verdiği, değer katıp değer bulduğu memleketi Trabzon’un çok değerli futbol takımı Trabzonspor’u, adına yapılmış spor kompleksinde son kez çalıştırmak, mümkünse şampiyonluk yaşayarak futbola veda edip, emekli olmak. 

Ve zaten adının yazılı olduğu Trabzonspor tarihine, son bir şampiyonlukla adını tekrar ama bu kez, altın harflerle ve kalın kalın yazdırmak istemesi kadar doğal bir arzu yoktur.
Bunu istemek, düşünmek ve arzu etmekte pek tabiki doğal hakkıdır. 

Ancak bu o kadar kolay değil!
Kolay da olmayacak. 
Olmuyor da zaten.

Neden olmuyoru bir çok kişi biliyor ama bilmezden gelip, kişisel çıkar, kin yada kişisel arzusuna binaen, hocayı eleştiriyor, hakaret ediyor ve istifasını istiyor.

Evet herşey saha sonucuna endeksli!

Sahada sonuçlar istenilen gibi olmadığında, kiminin arzusuna kamçı vuruyor, kimisinin beklentisine gem vuruyor. Kimisinin hayalleri yıkılırken, kimisi ellerini ovuşturuyor.

Ama gerçekler hep gözardı ediliyor. 

Önceki şampiyon hocamız Abdullah Avcı’nın sezon öncesi kurduğu ve başarılı olamayarak istifa ettiği, yerine şimdiki hocamızın geldiği, 

Abdullah hoca ile Şenol hocanın futbol anlayışının çok farklı olduğu, takdir edersiniz ki Abdullah hocanın kurduğu takımı oluşturan oyuncu grubuyla, Şenol hocanın futbol anlayışını sahaya yansıtmak zordur ve zorda gidiyor görüldüğü gibi. 

Belki diyeceksiniz ki ara transfer döneminde Şenol hoca transfer yaptı, tamam yaptı da yerleşmiş oyun anlayışını değiştirmek, istediğin oyun anlayışını, kendin seçmediğin oyuncu grubuna oynatmak, üstelik bunu kısa sürede başarmak öyle söylendiği kadar kolay bir durum olmasa gerek. 

Şimdi benim söylediğim bu unsurlara adım gibi eminimki söyleyecek tonlarca sözünüz vardır, doğrudur. 

Zannetmeyin ki ben Şenol hocayı hiç eleştirmiyorum, bende eleştiriyorum fakat, ben kırmadan, dökmeden eleştirmeye çalışıyorum. 

Yapıcı olmaya çalışarak destek olmaya çalışıyorum. 
Her şey Trabzonspor için diye düşünerek, Trabzonspor’un başkanı yada hocası kim olursa olsun bunu hep böyle yapıyorum. 
Yapmaya çalışıyorum.

Bende biliyorum takımın on numara yani, oyunu yönlendirecek yönetecek lider bir oyuncuya, kaliteli stoperlere  daha çok ihtiyacı varken, neden gidip iki tane kanat oyuncusuna 12 milyon Euro verilip alındığını, bunun yanlış olduğunu, akıl alır gibi olmadığını, 

Bende biliyorum son iki deplasmanda Beşiktaş ve Konyaspor’a karşı oynadığımız oyun anlayışının doğru olmadığını, oyuncu değişikliklerinde Şenol hocanın hata yaptığını, 
içerde oynadığımız Gaziantep maçında yanlış oyuncu değişikliğine sebep maçı zora soktuğunu ve az kalsın kazanamayacağımızı. 

Bende biliyorum Şenol hocanın Trabzonspor’a geleli on sekiz haftayı geçtiğini ve halen üzerine bekleneni koyamadığını.

Bende biliyorum Trabzonspor’un ligin bu haftasına kadar henüz bir deplasman galibiyeti olmadığını ve bu durumun Trabzonspor adına bir utanç vesilesi olduğunu. 

Bende biliyorum evet, bütün bunları ve bunlar gibi onlarca Şenol hoca hatasını bende biliyorum. 

Ama aynı zamanda ben şunu da biliyorum. 

Trabzonspor’da istenmeyen ve beklenmeyen ağır sakatlıklara sebep ilk onbir oyuncularının kadroda olamadığını. 

Bariz ve kasti hakem hatalarıyla Trabzonspor’un en az on beş puanının çalındığını. 

Yönetimin, başkan dahil tecrübesiz isimlerden oluştuğunu. Futbol aklının olmadığını.

Teknik ekipte hocanın yardımcılarının, yeterliliklerinin istenilenin gerisinde kaldığını. 

Şenol hocanın aldığı takım ile bugünkü takım arasında gözle görülür bir ilerleme olduğunu ve üzerine koyarak devam ettiğini. 

Devre arasında gelen bir hocanın, sezon bitmeden bunca eleştiri ve hakarete maruz kalmasının haksızlık olduğunu, en azından gelecek sezonun başlangıcını da hakettiğini ve bu kadar da olsa bir kredisi olması gerektiğini. 
Evet bütün bunları bende biliyorum.

Var sayalım Şenol hoca ile yolların ayrıldığını, X bir hocanın getirildiğini, düzelecek mi her şey, gelen hocayı eleştiren, istemeyen, sevmeyenler olmayacak mı? 

Gelen hoca elinde benim bilmediğim bir sihirli değnekle mi gelecek, bu değneği takıma dokundurduğu gibi, müthiş futbol oynayacağız, geleni gideni yeneceğiz. 

Henüz alamadığımız deplasman galibiyetlerini almaya başlayacağız.

Oyuncularımız daha sakatlanmayacak. Yönetime futbol aklı olacak. 

Sizde biliyorsunuz bu böyle olmayacak, olmazda. 

Peki o zaman Trabzonspor’un yeni maceralara ve zaman kaybına ihtiyacımı var? Lüksümü var? Yok. 
Peki neden bunu anlamakta zorlanıyoruz? 

Bir ata sözümüz vardır! 
Gelen gideni aratır. 
peki bunu bile bile neden arayacak olduğumuzu, bildiğimiz halde göndeririz. 

İşte,
Ne zaman bu ve bunun gibi unsurları anlarsak, 
ne zaman aklı selim, 
mantıklı olursak, 
bencil, aceleci, yıkıcı olmaz ve ona göre Trabzonspor’u desteklersek, 
inanın o zaman bir çok şeyi halledip ve başaracağız. 

(2010-11 ŞAMPİYONU TRABZONSPOR)

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber