DÜNYADA TÜRKİYE’DEN BAŞKA ÖRNEĞİ YOK: MİLLETVEKİLİ ARAÇLARININ ÇAKAR VE TRAFİKTE GEÇİŞ ÜSTÜNLÜĞÜ.

                     Geçenlerde, medyada, yetkisiz kişilerce kullanılan bir çakarlı araca polisçe neden engel olunmadığı sorgulanmış, aracın bir milletvekiline ait olduğunun açıklanması üzerine tartışma sona erdirilmişti…

                      Pek tatminkâr olmayan bu açıklamanın ardından, ülkemizde uzun süredir tartışma gündeminden düşmeyen “trafikte geçiş üstünlüğü ve çakarlı araba” sorununun açıklığa kavuşturulabilmesi bakımından sırasıyla şu soruların cevaplarının verilmesi gerekiyor:

                     -Milletvekillerinin meşru bir gerekçe ile ilişkilendirilebilecek çakarlı araç kullanma hakları var mı?

                     -Bazı görevlilere veya makamlara trafikte geçiş üstünlüğü ve buna bağlı olarak çakarlı araç kullanma ayrıcalığı verilmesini haklı ve meşru kılan gerekçe ve nedenler nelerdir?

                     -“Çakarlı araç,” “geçiş üstünlüğüne sahip araç” mıdır? Geçiş üstünlüğüne sahip olan her aracın çakarlı mı olması gerekir?

                    -Geçiş üstünlüğüne sahip olmak, kırmızı ışıkta geçme hakkını da sağlıyor mu?

                    -Görevi ve içinde bulunduğu şartlar gereği, çakarlı araç kullanma hakkına sahip olmayanlar, neden böyle bir hakkı elde etmeye çalışırlar?

                     -Gelişmiş ve demokratik Batı ülkelerinde durum nasıldır? Oralarda kimler geçiş üstünlüğüne sahiptir ve çakarlı araç kullanır?

                     Mantıklı ve rasyonel bir çerçevede bakıldığında, araçlara geçiş üstünlüğü tanınmasının iki temel sebebi var:

                     1- Acil niteliği ve hayati önemi olan hizmetlerin hızlı, güvenli ve etkili şekilde yerine getirilmesini ve kamu güvenliği gereklerinin karşılanmasını sağlamak:

Bunlar, acil ve kaçınılmaz gerekliliklerdir. Bu çerçevede, can ve mal güvenliğini sağlayan ve hayat kurtaran ambulanslara, polis araçlarına, itfaiye araçlarına, afet acil yardım ve kurtarma araçlarına geçiş üstünlüğü sağlanır.

                      2- Devletin “otoritesini,” “etkili işleyişini” ve “temsil yeteneğini” ortaya koymak; devletin kamu düzeni ve güvenliği çerçevesindeki rolünü ve sorumluluğunu vurgulamak.

                      Bu çerçevede, devlet başkanları ve en üst düzey yürütme makamları, bazı bakanlar ve üst düzey yöneticiler, askeri yetkililer, güvenlik güçleri ve diplomatik temsilciler geçiş üstünlüğüne sahiptir.

                     Bu kapsamda;

                     -Cumhurbaşkanı, başbakan, devlet başkanları ve bunların resmi konvoyları,

                     -İçişleri bakanı, dışişleri bakanı, savunma bakanı ve diğer kritik bakanlar,

                     -Genelkurmay başkanı, askeri komutanlar, özel güvenlik kuvvetleri, askeri konvoylar,

                     -Valiler, büyükelçiler ve resmi diplomatik konvoylar, geçiş üstünlüğünü kullanır.

                     Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, milletvekillerinin geçiş üstünlüğüne sahip olmasını haklı ve meşru kılacak zorunlu bir sebep veya gerekçe bulunmamaktadır.

                     Neden?:

                    -Milletvekilleri; parlamentoda milleti temsilen bulunmaktadırlar. Dolayısıyla onları, temsil ettikleri kitleden ayrıştıracak, uzaklaştıracak ve daha yukarıda durmalarını sağlayacak bir imtiyaza sahip kılınmaları doğru değildir. Bu, demokratik ilkeler ve eşitlik kavramıyla çelişir.

                   -Milletvekillerinin; devlet başkanı, üst düzey devlet yetkilileri, üst sivil ve askeri güvenlik otoriteleri gibi; devleti temsil etme,  kamu hizmetlerini yürütme, kamu düzeni ve güvenliğini sağlama gibi görev ve sorumlulukları yoktur. Bu nedenle bu yetkililerin geçiş üstünlüğüne sahip olmalarını gerektiren “aciliyet” ve “kamu otoritesi” vurgusu, programlı yasama faaliyetlerini yürüten milletvekilleri için geçerli ve gerekli değildir.

                   -Milletvekillerinin, hastane, polis ve itfaiye gibi kurumların araçlarına geçiş üstünlüğü verilmesini gerektiren, can ve mal güvenliğini sağlama, hasta taşıma, acil yardım ve kurtarma hizmeti gibi görev ve sorumlulukları bulunmamaktadır

                  DÜNYADA TÜRKİYE’DEN BAŞKA PEK ÖRNEĞİ YOK?

                  İnternet üzerinde yapılan araştırma, Türkiye’den başka, milletvekillerine trafikte geçiş üstünlüğü ve çakarlı araba kullanma hakkı veren bir ülkenin bulunmadığını ortaya koydu…

                  -Gelişmiş Batı Ülkelerindeki Uygulama:

                  Demokratik Batı ülkelerinde; bu kapsamda ABD’de, İngiltere’de ve Avrupa ülkelerinde, parlamento üyeleri, demokratik ilkeler gereği vatandaşlarla eşit statüde kabul edilirler. Dolayısıyla parlamento üyelerinin (senatörler, milletvekilleri, kongre üyeleri) bireysel olarak geçiş üstünlükleri yoktur.

                 Bu ülkelerde, araç geçiş üstünlükleri, genellikle “acil hizmetlere” ve “yürütme organlarına” tanınır. Çünkü yürütme sorumluluğu, devletin işleyişinde ve güvenliğinde, yerinde ve zamanında tavır almayı, yani acil müdahaleyi gerektirir. Oysa, programlı ve süreç odaklı olarak faaliyet gösteren yasama organının böyle bir aciliyeti ve müdahale gerekliliği yoktur.

                  Bu ülkelerde özel güvenlik önlemleri ve araç geçiş üstünlüğü, sadece belirli durumlarda ve genellikle kral, başkan, başkan yardımcısı, başbakan veya dışişleri bakanı gibi en üst düzey yürütme organı temsilcilerine ve az sayıda kritik görevdeki yetkililere tanınır.

                  Demokratik sistemlerde parlamento üyeleri, halkın seçilmiş temsilcileridir ve genel olarak vatandaşlarla aynı kurallara tabidirler. Bu, “halkı temsil etme” işlevinden doğan “halkla eşit statüde olma” ilkesinin bir yansımasıdır. Parlamento üyeleri, anayasal ve demokratik görevlerini yerine getirirken, olağan vatandaşlar gibi trafik kurallarına tabi tutulur.

                  -Afrika, Latin Amerika ve ve Ortadoğu Ülkelerindeki Uygulamalar:

                  Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde genel olarak üst düzey devlet yetkilileri ve güvenlik kuvvetleri, çakar lambalı araçlarla geçiş üstünlüğüne sahiptir. Bireysel olarak böyle bir hakka sahip olmayan milletvekilleri, normal trafik kurallarına tabidirler.

                   Orta Doğu’da devlet yönetimleri genellikle daha merkeziyetçi ve otoriter olduğu için, devlet başkanları ve kraliyet ailesi üyelerine; askeri otorite, istihbarat ve güvenlik makamları başta olmak üzere üst düzey devlet yetkililerinin araçlarına geçiş üstünlüğü tanınır. Bu ülkelerde Milletvekillerinin temsil gücü ve dikkate değer bir ağırlıkları olmadığı için bu haktan yararlanamamaktadırlar.

                    -Türkiye’nin Dünyadaki Diğer Ülkelerden Ayrışan Durumu:

Türkiye, milletvekillerinin “geçiş üstünlüğüne” sahip olmaları ve araçlarına “çakar” takılması konusunda, bu hakkı elde etmeye yönelik yoğun çaba göstermeleri ve 2019 yılında meclisten buna ilişkin özel bir düzenleme geçirmeleriyle tüm dünya ülkeleri arasında özel ve dikkat çekici bir konuma sahip olmuştur.

                    TÜRKİYE’DE, TÜM ÜLKELERDEN FARKLI OLMA ARZUSU NEDEN?

                   Peki, milletvekillerinin devleti temsil rolü, yürütmeye ilişkin görev ve sorumlulukları ve güvenlik hizmeti yükümlülüğünden doğan aciliyet gerekleri olmadığı halde, neden trafikte geçiş üstünlüğü ve çakarlı araba kullanma ayrıcalığına sahip olmak için bu kadar çaba gösteriyorlar?

                   Bu hakları talep etme çabalarının temelinde yatan muhtemel sebep ve motivasyonlar şunlar olabilir:

                 -Sıradan insanlardan farklı ve ayrıcalıklı bir konum elde ederek toplumdaki statü ve prestijlerini yükseltme arayışı,

                -Toplumsal alanda daha fazla otorite sahibi olduklarını vurgulama ve bu araçlarla güç ve yetkilerini daha somut ve görünür hale getirme isteği,

               -Güç ve otoriteyi yansıtmanın ve kendini önemli ve özel hissetmenin vereceği tatmin duygusu,

                -Sıradan insanlardan daha üstün statüde olduklarını göstererek, kişilik açmazlarından doğan yetersizlik hissini bastırma çabası,

               -Ayrıcalıklı imkan ve araçlara sahip olmanın sağlayacağı üstünlük algısı ve böylelikle dışarıya karşı kendilerini güçlü gösterme arzusu…

                 ÇAKAR LAMBANIN ANLAMI NEDİR?

                   Geçiş üstünlüğüne sahip araçların mutlaka çakar lambalı olması gerekmez.  

                   Çakar lambanın takıldığı araçlar, genellikle eskort ve güvenlik araçlarıdır.

                   Geçiş üstünlüğüne sahip yetkililerin, içinde bulundukları araçlara mutlaka çakar lamba taktırma arzusu taşımaları da ayrı bir sorundur.

                  Esasen, yetki ve temsil gücü niteliğinden bağımsız olarak, bir kişinin gerekmediği halde aracına çakar lamba taktırması, dışarıdan bakanlara, fiyaka arayışı ve zorlama ve yapay yollarla bir prestij sağlama çabası içinde olduğu izlenimini verebileceği için açıkça bir görgüsüzlük ve özenti işaretidir.

                   Zorunlu ve gerekli olmadığı halde üst düzey bir yetkilinin aracına çakar takılması, itibarını arttırmak bir yana, aksine makamının taşıması gereken temsil gücünün ağırlığını ve protokol değerini düşürür.

                    Çakar lambalar, geçiş üstünlüğüne sahip yetkiliye refakat eden eskort ve güvenlik araçlarının diğer sürücüleri uyarması için önemli bir işarettir. Önde veya arkada, araçlarına eşlik ettikleri yetkililerin trafikte geçiş üstünlüğüne sahip olduklarının işaretini vererek konvoy veya araçlarının hızlı ve kesintisiz ilerlemesini sağlarlar.

                  GEÇİŞ ÜSTÜNLÜĞÜ, HER DURUMDA KIRMIZI IŞIKTA GEÇME HAKKI DA VERİR Mİ?

                 Geçiş üstünlüğü, devlet temsili veya üst düzey görevler gereği verilen bir ayrıcalık olsa bile, bu üstünlük, güvenlik ve aciliyet içermeyen nedenler söz konusu olduğunda “kırmızı ışıkta geçme” hakkını otomatik olarak vermez.

                 Kırmızı ışıkta geçme hakkı, sadece acil müdahale gerektiren durumlar için geçerlidir. Örneğin, ambulanslar, itfaiye araçları ve polis araçları bu haktan yararlanabilirler. Ancak, bir görev sırasında kırmızı ışıkta geçerlerken, siren ve çakar lambalarını kullanarak diğer sürücülerin dikkatini çekmek zorundadırlar.

                  Genel kural gereği protokol ya da devlet temsili gibi durumlarda, geçiş üstünlüğü taşıyan araçların kırmızı ışıkta geçme hakları bulunmaz.

                Türkiye’de üst düzey devlet yetkililerinin veya milletvekillerinin kırmızı ışıkta geçmeleri konusunda resmi bir muafiyet düzenlemesi bulunmamaktadır. Ancak, bu hakkı kullanan makamlara ve milletvekillerine sağlanan geçiş üstünlüğü ve araç dokunulmazlığı kapsamında, belirli kural ihlallerini yaptıklarında cezaya tabi tutulmaktan muaf olmalarını sağlayan bir uygulama mevcuttur. Cezadan muaf tutulma uygulaması, hakim ve savcılar için de uygulanmaktadır.

                   Özellikle 2010 ve 2012 yıllarında yayımlanan genelgelerle, milletvekillerinin araçlarına ceza yazılmaması gerektiği belirtilmiş ve bu durum daha sonra kural haline gelmiştir. Bu çerçevede, milletvekillerinin trafikte yaptıkları ihlaller (kırmızı ışıkta geçmek gibi) sonucu cezadan muaf tutulmaları, yasal dokunulmazlıklarının bir uzantısıdır. Ancak doğrudan kırmızı ışık ihlalini düzenleyen özel bir yasa maddesi yoktur.

                    SONUÇ

                    Dünyada, milletvekillerinin trafikte geçiş üstünlüğüne ve çakarlı araba kullanma hakkına sahip olduğu Türkiye’den başka bir ülkenin bulunmadığı görülüyor.

                  Türkiye’nin, böyle bir konuda düzenleme yetkisi bulunanların, bu yetkilerini kendi yarar ve çıkarları doğrultusunda kullanmaları açısından dünyada benzersiz bir ülke olması, ne yazık ki uluslararası düzeyde bize olumlu bir imaj kazandırmıyor.

                   Bu tür ayrıcalıkların elde edilmesi sonucu milletvekillerinin sıradan insanlardan farklı kurallara tabi tutulması, onların toplumun geri kalanından farklı bir sosyal sınıfta oldukları algısını oluşturmaktadır.

                   Demokratik temsil ilkesi, halkın temsilcilerinin toplumla daha bütünleşik bir ilişki kurmasını gerektirirken, bu tür hakları elde ederek belirgin bir biçimde farklılaşmış bir statü elde etmeleri, onları dışarıdan bakanların gözünde ayrıcalıklı ve ulaşılmaz bir konuma yerleştirerek temsil ettikleri kitleden uzaklaştırabilir.

                 Halk, milletvekillerinin bu ayrıcalıkları talep etmesini, görevleri ve sorumluluklarıyla örtüşmeyen bir statü arayışı olarak görmektedir. Bu tür uygulamalar, genellikle kamuoyunda eleştiriye yol açmakta ve toplum nezdinde kendilerine yönelik güvensizliğe neden olmaktadır. (Pırof. Dr, Ulvi Saran’dan alıntıdır)

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber