1857 Yılında inşa eddilen Eski Trabzon Hükümet Konağının, zemin katı o zamanlar Borcundan dolayı tutuklu bulunanlar için Hapishane olarak kullanılmış.
1862 yılında Hapishanede çıkan bir yangın sonucu Konak kullanılmaz hale gelmiş, 1864 yılında yeniden kargir bina olarak onarım yapılarak kullanılmaya başlanmış.
15 Eylül 1924 de Atatürk’ün Trabzon’u ziyaretinde binanın harap halini görünce yılıklıp yerine o zamanın şartlarına göre modern bir bina yapılması talimatını vermiştir.
Bizim de gençlik yıllarımızdan bu yana çok iyi bildiğimiz Bu konak, Önce Valilik olarak, daha sonra, Bölge İdare Mahkemesinin bir bölümüne, yine enson olarak Kültür Müdürlüğüne hizmet vermiş bir binadır.
Artık miadını tamamlamış olan bu binanın aslında en son onarımda (Kültür Müdürlüğü) dan sonra Müze olarak hizmet vermesi hem binanın sağlığı açısından hemde bu binaya yapılan masraf açısından çok önemliydi.
Hatta Bu bina Ortahisar Belediyesine devri sağlansa idi Basın müzesi için en ideal yerdi.
Ama bu yöntem tercih edilmedi ve tekrar onarıma gidildi.
Hemde az bir paraya değil 11.624.141.00 TL gibi rakkamla ihale edildi.
Yaklaşık 12 milyon Tl ye ihale edilen bu binanın çok aciliyeti mi vardı.
Bence yok.
Bu pandemi süreci içerisinde bu tür ölü yatırımların yapılmaması buralara ayrılan paranın, tam da bu dönemde ihtiyacı olan esnafa, çiftçiye geçiminde zorluk çeken vatandaşlara aktarılması daha uygun olur.
********
Esas mesele;
Tüm dünyayı etkisi alytına alan pandemi her kesimden insanı ekonomik yönden dara düşürdü.
Böylesi önem arz eden bu dönemlerde, Merkezi yönetim (Hükümet) olsun Bölgesel yönetimler olsun (BİT) bu tür yatırımlara ara vererek daha çok vatandaşın ayakta kalabilmasi için uğraş vermesi lazım.
Bunun en güzel örneğini, Ortahisar Belediyesi Başkanı Sayın Ahmet Metin Genç Bey yaptı. Kanal Akvaryum Projesini durdurdu.
Elinde ki imkânlar doğrultusunda, Devletin vermiş olduğu 750Tl kira yardımının yanında Ortahisar Belediyesi olarak her ay 500 kişiye 500 Tl yardım yapma kararı aldı.
******
Esnaf zor durumda, evine ekmek getiremiyor.
Emeklinin hali belli.
Çay ocağı, Lokanta, Restorantlar da çalışanlar, Oteller de çalışanlar, serbest çalışanların durumu daha da zor. Devlet yapmış olduğu hamlelerle yaraya derman olmak istiyor.
İyi niyetinden şüphemiz yok ama bir ihtiyaç sahibi ayda bin Tl kısa çalışma ödeneği veya yediyüzelli tl kira desteği ile nereye kadar gider.
Ne yapar bilmiyorum.
Üstelik çoluk çocuk sahibi olanların masrafı daha da fazla. Eskilerimizin güzel bir sözü var. “Hazıra dağlar dayanmaz”.
Evet, gerçekten hazıra dağlar dayanmaz.
Hiçbir şey yapmadan evde oturan daha fazla tüketiyor.
Onun için diyorum ki;
Yapılan güzel şeylere biraz ara verelim.
Bu tür yatırımlara akan parayı farklı bir şekilde değerlendirelim.
Belki o zaman bin yerine ikibin veririz.
Lokantalar, kahvahaneler, çay ocakları kapasitelerinin dörtte biri kadar faaliyetlerini yürütse yinede masrafları çıkar.
Kısıtlamaları kademeli kaldıralım.
Bilim kurulu sanki “Sıkıyönetim gibi” devamlı yasak koyuyor.
Ya kardeşim, birazda, hem iş hayatımızı devam ettirerek, hemde kıstlamalara uyarak hayatımızı nasıl devam ettiririz ona bakalım.
Şu bir gerçek ki;
Bu pandemi süreci yeni zenginler yeni patronlar üretti.
İntrnet üzerinden yeni, yeni sayfalar açılıp alış veriş yapılıyor.
Eğer, bizim insanımız bu tür alış verişi alışkanlık haline getirirse ilerisi daha da tehlikeli olabilir.
Evden kredi kartı üzerinden yapılan alış verişlerin sonunda hesabını kim nasıl ödeyecek.
Bu ve bunun gibi durumları gözardı etmemmiz lazım.
Diye düşünüyorum.
Kalın Sağlıcakla.