Yok Mu? Bu Zulme Dur Diyecek Olan
Bugün içimden geldiği gibi kimseyi sakındırmadan yazacağım.
Yazımın başlığından da anlaşılacağı üzere “Yeter Artık Yo mu? Bu Zulme Dur Diyecek olan”
Evet yok mu? bu zulme dur diyecek olan bir delikanlı.
Bu ne rezilliktir. Her akşam Televizyonlarda hunharca öldürülen kadınları ve çocukları izlemekten kimyamız bozuldu.
Elinde imkânı olan da olmayan da kenara çekilmiş filim izler gibi izliyor.
Hani Müslümanlar tek vücut gibi idiler.
Vücudun bir yerinde bir arıza olduğunda diğer uzuvlarda bundan etkilenirdi.
(Gazze de şimdiye kadar kaç kişi kolunu, bacağını kaybettik. Aynı acıyı biz buradan hissedebildik mi?)
Hani Müslümanlar için; Komşusunun karnı açken tok yatan bizden değildi.
(Hangimiz bu duygu ile akşam yemeği yemeden yattık)
Bu ve bunun gibi hadisleri sadece söyledik durduk.
Evet İsrail’e dur diyecek bir delikanlı aranıyor.
Natenyahu’ya posta koyacak “hop dur bakalım. Buraya kadar. Sen haddini aştın” diyecek bir delikanlı aranıyor.
Beki de de Irak’ın geçmişte lideri olan Saddam Hüseyin hayatta olsaydı o postasını koyardı.
Veya Libya’nın Lideri Muammer Kaddafi Olsaydı o da postasını koyardı. Silah da gönderirdi. Askerde gönderirlerdi
Tabii ki onlarında ortadan kaldırılmalarının esas sebepleri şimdi daha net ortaya çıkıyor.
ABD ve AB ve İşbirlikçileri Ortadoğu da serbestçe at koştursunlar diye.
Derhal D-8 ler toplanmalı.
Bir askeri Pakt oluşturmalılar. Bu oluşturulan askeri pakt Filistin’deki, Gazze’de ki, bu katliamı durdurmak için ne gerekiyorsa yapmalıdır.
ABD’den AB merhamet veya müdahale beklemek tabiri caiz ise “Öküzün altında Buzağı aramaya benzer”.
Evet Sayın Cumhurbaşkanımızın diplomatik gayretleri taktire şayandır ama görünen o ki yetmiyor. Başka yollar denenmeli.
STK. Lar görevlerini yeterince yerine getirmiyor.
Büyük STK lar Konfederasyon olmuş STK lar düşmüş Festival peşine o festival senin bu festival benim dolaşıp duruyorlar.
Ondan sonra da “elimizden dua etmekten başka bir şey gelmiyor.”
Yok, yok elimizden çok şey geliyor.
Birgün sizin komşunuzun veya akrabanızın veya çocuğunuzun haksız yere öldürüldüğünü öğrenseniz ne yaparsınız acaba?
O zaman elinizden her şey gelir. Değil mi?
Dua ettik de Cola, Pepsi reklamlarımı, kaktı veya almaktan vazgeçtik.
Dua ettik de Ariel’in Diş macunlarının Reklamlarımı kalktı veya biz almaktan mı vaz geçtik.
Dua ettik de Gemilerimiz İsrail Limanlarına mal taşımaktan mı vaz geçti,
Dua ettik de İsrail ile alışverişimizi mi kestik veya İsrail malları Türkiye’ye girmedi.
Dua ettik de İsrail tohumu almaktan mı vazgeçtik.
Dua ettik de Marketlere İsrail Mallarının girişi mi engellendi.
Dua ettik de Türkiye’de yaşayan kaç İsrailli kendi memleketlerine döndü.
Dua ettik de İsraillilere Türkiye’ye giriş yasağımı kondu.
Dua ettik de İsraillilere konut satma yasağımı geldi.
Dua ettik de Gazze’de kadınların ölmemesini engelledik.
Dua ettik de Gazze’de Çocukların katledilmesini, mi engelledik.
Dua ettik de İsrail askerleri Hastanelere, okullara saldırıyı mı kesti;
Dua ettik de İsrail askerleri yaşlıları öldürmekten mi vaz geçti.
Dua etik de Filistinliler Cuma Namazını Mescidi Aksa da mı kıldı.
Bunlara daha birçok şey eklenebilir.
Hulasa-i Kelam dua ettik de ne oldu.
Gazze de Kadınlar, çocuklar, doktorlar özellikle seçilip öldürülüyor.
Neden mi?
Kadınlar doğurmasın, Çocuklar büyümesin, Doktorlar da iyileştirmesin diye.
Dua tabii ki elzemdir. Bir Müslümanın sığınacak olduğu en yakın Limanıdır. Çünkü duanın içinde Yaratıcı Rabbimiz vardır.
Ancak Başı agıran önce ne yapıyor bir ilaç içiyor değil mi? Ondan sonra İşi duaya bırakıyor.
Önce eylem sonra dua. Önce Namaz kılıyoruz. Sonra da Namazımızın kabulü için dua ediyoruz.
Dua çaresizliğe bir serzeniştir. Oysa ki bu konu da çareler vardır ve denenmelidir.